Author Topic: Lofça Pomak köyleri - Prof.dr. Kemal Gözler  (Read 16760 times)

0 Members and 1 Guest are viewing this topic.

Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2347
  • Gender: Male
  • % 100 + POMAK
Lofça Pomak köyleri - Prof.dr. Kemal Gözler
« on: June 10, 2008, 17:46 »
Osmanlı tahrir defterlerine göre Lofça pomak köylerinin İlk Müslüman sakinleri: 1479-1579

Prof.dr. Kemal GÖZLER
 
Kimlik.- Pomaklar, anadil olarak Bulgarca konuşan Müslüman bir topluluktur. Dolayısıyla biz, Pomaklığı şu iki unsur ile tanımlamaktayız: Anadil olarak Bulgarca konuşma ve Müslüman olma. Milliyetlerine göre tarihçiler, Pomak kimliğini bu unsurlardan sadece birisiyle tanımlamakta, diğer unsuru ise görmezden gelmektedirler. Bulgar tarihçiler, dil unsurunun altını çizerek, Pomakların Hristiyan âdetlerini koruduğunu belirtmektedirler. Hatta, bazı Bulgar yazarlar, bazı Pomakların evlerinde İncil sakladıklarını ve gizli olarak Hristiyan ibadetleri yaptıklarını iddia edebilmişlerdir. Türk yazarlar ise, Pomakların dil ve kültür boyutuna ilişkin olan her şeyi gölgede bırakarak, ortak unsur olan din unsurunun, yani Pomakların Müslüman oluşunun altını çizmişlerdir. Hatta bazı Türk yazarlar, Pomakların anadil olarak Bulgarca konuştukları olgusunu bile inkar edebilmişlerdir.

İsimlendirme.- En yaygın açıklanış tarzına göre, “Pomak” kelimesi, muhtemelen Bulgarca “pomagam (yardım etmek)” fiilinden gelmekte ve “yardımcı” (pomagaci) gibi bir anlama gelmektedir. Kanitz’ten bu yana, bu açıklama tarzı, birçok yazar tarafından tekrarlanmaktadır. Pomaklar Makedonya’da bazen “Torbeši” ve sıklıkla da “Poturi” olarak isimlendirilirler. Rodoplar’da Pomaklara “Agarjani” veya “Achrjani” dendiği de olur. Bulgar yazarlarının kullandıkları Bălgarite mohamedani veya Bălgaro-mohamedanite (Bulgar Müslümanları veya Müslüman Bulgarlar) gibi isimlendirmeler, 1870 öncesi hiçbir şekilde bilinmeyen, sonradan uydurulmuş terimlerdir. Keza, bazı Türk yazarlarının kullandığı, “Pomak Türkleri” ismi de, sonradan imal edilmiş, bölge halkının hiçbir şekilde kullanmadığı bir terimdir. Biz, bu topluluğu isimlendirmek için kendilerinin kullandığı “Pomaklar” ismini tercih ediyoruz.

Yerleşim ve Nüfus.- Pomaklar bugün Türkiye, Bulgaristan, Yunanistan ve Makedonya’da yaşamaktadırlar. 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbinden önce Pomaklar sadece iki bölgede yaşıyorlardı: Rodoplar’da ve Lofça dolaylarında. Buna paralel olarak da, Pomaklar iki gruba ayrılmaktadır. Rodop Pomakları ve Lofça Pomakları. 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbinden önce, Rodop Pomaklarının sayısının 500 000 ve Lofça Pomaklarının ise 100 000 civarında olduğu tahmin edilmektedir.

1877-1878 Osmanlı-Rus Harbinden sonra, Pomakların önemli bir kısmı Trakya’ya ve Anadolu’ya göç ettiler ve Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, çanakkale, Balıkesir, Bursa, Manisa, Eskişehir gibi illerde birçok köy kurdular. Bugün Pomak nüfusunun sayısı hakkında sağlıklı bilgilere sahip değiliz.

Rodop Pomakları hakkında birçok çalışma yapılmıştır. Buna karşılık Lofça Pomakları çok az incelenmiş bir konu olarak kalmıştır. Bugün bile, Bernard Lory’nin haklı olarak gözlemlediği gibi, “Pomaklardan bahsedildiği zaman, Rodop dağlarının batı kısmında oturan insanlar anlaşılmaktadır”. Oysa, Lofça Pomaklarının varlığına, Rodop Pomaklarının varlığından çok daha önce işaret edilmiştir.

“Lofça Pomakları” İsimlendirmesi.- “Lofça Pomakları” isimlendirmesi üzerinde uzlaşma yoktur. L. Miletič, Vasil Savov ve Geno Ivanov bu terimi kullandığı halde, Petăr Petrov “Lofça Çevresi Müslümanları” veya “Bulgaristan'ın Kuzey-Batı Bölgesinin Müslüman Bulgarları” ifadesini kullanmaktadır. Buna karşılık, Vasil Mikov, “Tete­ven, Lukovit ve Belaslatina’daki Pomaklar”dan veya “İskăr ve Vit Nehirleri Havzası Pomakları”ndan bahsetmektedir. Türk yazarlar ise, genel olarak Balkanların kuzeyinde, Lofça, Selvi, Plevne ve Rahova çevresinde bulunan Pomaklardan bahsetmektedirler.

Bizim burada inceleyeceğimiz Pomak köyleri bugün Kneža, Bjala Slatina, Roman, Jablanica, Teteven, Ugărčin, Lukovit, Červen Breg ve Pelova ilçeleri (obština) arasında dağılmıştır. Bu ilçeler de, Loveč ve Mihaylovgrad illerine (oblast) bağlıdırlar. Geçmişte de, Pomak köyleri Lofça (Loveč), Plevne (Pleven), Rahova (Orjahovo) ve İvraça (Vraca) kazaları arasında taksim edilmişti. Bu kazalar da XV ve XVI’ncı yüzyıllarda Niğbolu Sancağına, XIX’uncu yüzyılda ise Tuna Vilayetine bağlıydı.

Bu köylerin bir kısmının tarihte ve günümüzde Lofça Kazasına/İline bağlı olmamasına rağmen, L. Miletič’ten beri, bu köylerdeki Pomakları “Lofça Pomakları” olarak isimlendirmek âdet olmuştur. Daha iyisini bulamadığımız için, biz de bu terimi kullanmaya devam ediyoruz.

1877/1878 Osmanlı-Rus harbinden önce, Lofça Pomakları, Lofça, Plevne, Rahova, İvraça kazalarına bağlı 60 civarında köyde oturuyorlardı. Coğrafi olarak Pomak köyleri, Vit havzasında, İskır, Panega ve Skıt nehirleri üzerinde bulunmaktadır. Köşeleri, Pleven, Kneža, Bo­rovan, Roman, Teteven ve Ugărčin olan bir çokgen aşağı yukarı Pomak yerleşim sahasını belirlemektedir.

Aşağıda 1 nolu haritada Lofça Pomak köyleri gösterilmiştir.

Lofça Pomak Köyleri

Çalışmanın Konusu.- Bu çalışmanın konusunu, Lofça Pomaklarının kökeni sorunu oluşturmaktadır. Acaba Lofça Pomakları ihtida kökenli midirler, yani Müslüman olmuş bir yerli halk mıdır? Yoksa, oraya Anadolu’dan gitmiş Türklerden mi gelmektedirler?

Lofça Pomakları üzerine yazılmış en önemli inceleme, Bernard Lory’nin, 1987 yılında yayınlanan makalesidir. Ama Lory, Lofça Pomakların tarihini ancak XIX’uncu yüzyılın ortasından itibaren incelemektedir. Aslında, Konstantin Jireček’in “Bulgar milleti içinde bu Müslüman grupların başlama tarihi karanlıkta kalmaktadır” diye yazdığı yıllardan buyana değişen bir şey yoktur ve Pomakların kökeni sorunu hâlâ karanlıktadır.

Bununla beraber, Lofça Pomaklarının kökeni üzerine Bulgar yazarlar tarafından geliştirilmiş birçok tez vardır. Onlara göre, Lofça Pomakları Bulgar ırkındandırlar ve Osmanlı döneminde zorla Müslüman edilmişlerdir. Din değiştirme tarihi konusunda ise değişik dönemler ileri sürmektedirler.

Lofça Pomaklarının kökeni sorununu aydınlatmak için biz Osmanlı tahrir defterlerine dayalı bu çalışmayı yaptık.

Tahrir Defterleri.- Çalışmamız tahrir defterlerine dayalı olduğuna göre, bu defterleri kısaca tanıtmak uygun olur. Tahrir defterleri özellikle XV ve XVI’ncı yüzyıllarda Osmanlı idaresi tarafından tutulmuş olan nüfus sayımı ve vergi kayıtlarının bulunduğu defterlerdir. Tahrir defterlerinin icmal ve mufassal olmak üzere iki çeşidi vardır. İcmal tahrir defterlerinde sadece hane, mücerred (bekar erkek) ve bi­ve (dul kadın) sayıları bulunmaktadır. Mufassal tahrir defterlerinde ise, hane reislerinin, mücerretlerin ve bivelerin isimleri de kayıtlıdır.

Tahrir Defterleri Pomakların Kökeni Sorununu Aydınlatmaya Elverişli Bir Araç mıdır?- Asıl incelememize başlamadan önce, şu ön sorunu çözmek gerekir: Tahrir defterleri Pomakların kökeni sorunu aydınlatmaya elverişli bir araç mıdır? Diğer bir ifadeyle, tahrir defterleri, Pomakları bir yandan Bulgarlardan, diğer yandan Anadolu’dan gelen Türklerden ayırmaya imkân vermekte midir?

Pomaklar ile Bulgarlar arasındaki ayrım din unsuruyla yapılmaktadır. Birinciler Müslüman, ikinciler ise Hristiyandır. Pomaklar ile Türkler arasındaki ayrım ise dil zemininde yapılmaktadır. Birinciler, anadil olarak Bulgarca, ikinciler ise Türkçe konuşmaktadırlar.

Osmanlıların tahrir defterlerinde kullandıkları sayım ölçütü dil değil, dindir. Diğer bir ifadeyle, tahrir defterlerinde bir yerleşim biriminin ahalisi, dilleri itibarıyla değil, dinleri itibarıyla gruplandırılmaktadır. Bu nedenle, tahrir defterlerinden hareketle bir Müslüman, bir Hristiyandan kolayca ayrılabilir. Ancak, söz konusu olan bu Müslümanın Anadolu’dan gelen bir Türk mü, bir Pomak mı, bir Boşnak mı, bir Arnavut mu olduğu doğrudan bilinemez.

Buna göre Osmanlı tahrir defterleri, Pomakları Bulgarlardan ayırmaya elverişli bir araçtır. Ancak, tahrir defterlerinin, Pomakları diğer Müslümanlardan ayırmaya elverişli bir araç olmadığı düşünülebilir. Ancak bu noktada, icmal tahrir defterleri ile mufassal tahrir defterleri arasında bir ayrım yapmak uygun olacaktır.

İcmal tahrir defterleri hiçbir şekilde Pomaklar ile diğer Müslümanlar arasında ayrım yapmaya elvermezler. Yukarıda da belirtildiği gibi, bu defterlerde sadece bir köydeki Müslüman ve Müslüman olmayan hane sayıları verilmektedir. Belirtilen Müslüman hanelerden hangisinin mühtedi, hangisinin Anadolu’dan gelen bir hane olduğu bilinemez. Bizim kullandığımız dört temel tahrir defterinden sadece bir tanesi (1479 defteri) icmaldir. Ve bu defterde kayıtlı sadece 4 Müslüman hane vardır. Bu nedenle, bizim çalışmamızda icmal tahrir defterlerinin kullanılmasındaki sakınca ihmal edilebilir niteliktedir.

Mufassal tahrir defterleri de kimin mühtedi, kimin eski Müslüman olduğunu belirtmemektedir. Ancak bu tür defterler, mühtedileri tespit etmeye imkân verecek kayıtlar içermektedir. Zira bu tür defterler, kayıtlı kişinin babasının ismini de not etmektedir. Bu defterlerde mühtedilerin babalarının gerçek Hristiyan isminin yazılmadığı, onun yerine baba ismi olarak “Allahın kulu” anlamına gelen “Abdullah” yazıldığı ileri sürülmektedir. Gerçekten de ihtida olgusunun görüldüğü birçok yörede, anormal bir sıklıkta tahrir defterlerinde birçok kişinin isminin yanına “veled-i Abdullah” (Abdullah oğlu) yazılmıştır. Bu kişilerin mühtedi olduğu, baba ismi olarak “Abdullah”ın bunların gerçek Hristiyan baba isimlerini deşifre etmemek için kullanıldığı yorumu yapılmıştır. Türk, Bulgar, ve Batılı birçok tarihçi, “veled-i Abdullah” ibaresinden o kişinin mühtedi olduğu sonucunu çıkarmaktadır.

“Veled-i Abdullah”ın Anlamı Sorunu.- Ancak, tahrir defterlerinde geçen her “Abdullah” isminin bir gayr-i müslim ismini simgelediği haliyle iddia edilemez. Zira “Abdullah” ismi İslâm âleminde çok sık rastlanılan bir isimdir. Mühtedi olmayan bazı Müslümanların da baba isimlerinin “Abdullah” olması kadar doğal bir şey yoktur.

Bununla birlikte, eğer “veled-i Abdullah” ibaresinin bir mühtediyi simgelemediği kabul edilirse, konumuzu teşkil eden 40 köyün Müslüman hane reislerinin ve mücerretlerinin isimleri incelendiğinde, kolayca cevaplandırılamayacak sorular ortaya çıkmaktadır.

Bir kere, bu “Abdullah” ismine defterlerde hep baba ismi olarak rastlanmaktadır. Eğer Abdullah ismi, bir mühtedinin babasının Hristiyan ismini gizlemek için değil de, gerçek bir isim olarak kullanılıyorsa, niçin bu isme aynı sıklıkta, baba ismi olarak değil de, ilk isim (hane reisi veya mücerred ismi) olarak rastlanmamaktadır?

İkinci olarak, incelediğimiz 40 köyde bu “Abdullah” ismi, baba ismi olarak dahi anormal bir sıklıkta geçmektedir. Bu köylerde tahrir edilmiş Müslüman hane reislerinin ve mücerretlerin baba isimlerinin 1516’da % 41’i, 1545’te % 72’si, 1579’da ise % 21’i “Abdullah”tır. Haliyle, ilk isim olarak hiç kullanılmamış bu isme, baba ismi olarak bu yoğunlukta rastlanılması düşündürücüdür.

Diğer yandan, 1545 tarihli defterde baba ismi olarak yer alan (toplamın % 72’sidir) Abdullah’lardan hiç değilse bazılarının 1516 tarihli defterde ilk isim (hane reisi veya mücerred ismi) olarak bulunması gerekmez miydi?

Nihayet, Bulgaristan’da saf Türk nüfusunun iskân edildiği bölgelerdeki (örneğin Deliormanlar, Dobruca) köylerde, Abdullah ismi tahrir defterlerinde böylesine anormal yoğunlukta kullanılan bir isim değildir. Ahalisinin Anadolu’dan göç ettiğini bildiğimiz köylerde, Abdullah ismine az rastlanırken, incelenen bu 40 köyde neden bu isme bu kadar yüksek bir sıklıkta rastlanmaktadır?

Bu nedenlerden dolayı, çalışmamızda, incelediğimiz 40 köyde tahrir edilen “veled-i Abdullah”ların mühtedi olduğu varsayılmıştır. Ancak, aşağıda her yerde, bunun bir varsayım olduğu vurgulanmıştır. Aşağıdaki birçok paragrafta, ihtida konusunda yapılan yorumlarda, o yorumun geçerliliğinin “veled-i Abdullah” ibaresinin bir mühtediyi simgelediği varsayımına bağlı olduğu belirtilmiştir.

Lofça Pomak Köyleri Listesi.- Açıktır ki, böyle bir çalışma için bizim her şeyden önce, Lofça Pomak köylerinin tam bir listesine ihtiyacımız vardır. Bu listeyi, 1877 yılını esas alarak yapmalıyız. Zira, Lofça Pomaklarının önemli bir kısmı 1877-78 Osmanlı-Rus Harbinden (Doksanüç Harbi) sonra bu köylerden göç etmişlerdir. Bu nedenle bu Harpten hemen önceki yıllarda, Lofça yöresinde sakinlerinin tamamının veya bir kısmının Pomak olduğu köyleri tespit etmek gerekir. Doksanüç Harbinden önceki yıllara ait, Lofça Pomak köylerine ilişkin tanıklıklar, özellikle gezi notları, incelemeler vardır. Keza, biz, Kanitz, İreček, Miletič, Savov, Mikov, İirkov, Ivanov, Cvetkova, Petrov ve Lory tarafından verilen Lofça Pomak köyleri listelerine de sahibiz. Bu listelerin birleştirilmesinden 60’tan fazla köyü içeren bir listeye ulaşılmaktadır. Ne var ki, biz bu köylerden bazılarında 1870’lerde Pomak yaşayıp yaşamadığını kesin olarak tespit edemedik. Böyle köyleri listeden atarak 40 köylük bir liste oluşturduk. 1870’lerde bu köylerin ahalisinin tamamının veya bir kısmının Pomak olduğu kesin olarak biliyoruz. Bu 40 köyün isimleri, aşağıda 1 numaralı tablonun birinci sütununda, alfabetik sırada verilmiştir.

XVI’ncı Yüzyılda Bu Köylerin İlk Müslüman Sakinleri Pomak mıydı? Asıl incelememize geçmeden önce, itiraf etmek gerekir ki, burada çok önemli bir mesele ile karşı karşıyayız. Bizim incelediğimiz, Osmanlı tahrir defterlerinde “Pomak” kelimesi geçmemektedir. Oysa bizim çalışmamızın asıl amacı, yukarıda da ifade edildiği gibi, Pomakların kökeni sorununu aydınlatmaktır. Lofça, Plevne, Rahova ve İvraça arasında bulunan belirli bir bölgede yer alan 40 köyün Müslüman sakinlerini, biz burada “Pomak” olarak takdim ediyoruz. Oysa Osmanlı belgeleri, bu köylerin “Müslüman sakinleri” için, “Pomak” kelimesini değil, “Müslim” kelimesini kullanmaktadır. XIX’uncu yüzyıl için, biz bu köylerde Osmanlı belgelerinin “Müslim” dediği kişilerin “Pomak” olduğunu biliyoruz. Zira, bu köylerdeki Müslümanların kendilerine “Pomak” dediklerini ve anadil olarak Bulgarca konuştuklarını gösteren delillere, özellikle gezi notlarına ve incelemelere sahibiz. Buna karşılık, XVI’ncı yüzyıl için, bu köylerin Müslüman sakinlerinin “Pomak” olarak isimlendirilip isimlendirilmedikleri konusunda en ufak bir bilgiye sahip değiliz.

Aşağıda görüleceği gibi, tahrir defterleri, inceleme konumuzu oluşturan 40 köyün ilk Müslüman sakinlerinin önemli bir kısmının “veled-i Abdullah” ve dolayısıyla (bu ibarenin bir mühtediyi simgelediği varsayımıyla) mühtedi olduğunu göstermektedir. Ancak, biz bu yeni Müslümanların kendilerine XVI’ncı yüzyılda “Pomak” deyip demediklerini bilemiyoruz. Bulgaristan’da “veled-i Abdullah”lara sadece bizim Pomak bölgemizde değil, diğer yerlerde de rastlanmaktadır. Örneğin, 1516 ve 1545 tarihli tahrir defterlerinde, Pomak bölgesine çok yakın olan Presyaka ve Smoçan köylerinde de “veled-i Abdullah”lar vardır. Neden bu köylerdeki “veled-i Abdullah”ların torunları “Pomak” olarak isimlendirilmediler? Bulgaristan’nın diğer köylerindeki ihtida kökenli Müslümanlar “Pomak” olarak isimlendirilmedikleri halde, bizim incelediğimiz bu 40 köyün Müslümanları neden “Pomak” diye isimlendirildiler? Bu bir sır. Bu sırrın çözümü için ise en ufak bir tarihî veriye sahip değiliz.

Bu nedenlerle, bizim inceleme konumuzu oluşturan 40 köyün, XVI’ncı yüzyılda ilk Müslüman sakinlerinin “Pomak” olarak isimlendirilip isimlendirilmedikleri sorusu haklı olarak sorulabilir. “Pomak” kelimesinin ne anlama geldiğini tam olarak bilmediğimiz gibi, bu kelimenin hangi yüzyılda ortaya çıktığını da bilmiyoruz. Kesin olarak bildiğimiz tek şey, bu köylerin XIX’uncu yüzyıldaki Müslüman sakinlerinin Pomak olarak isimlendirildikleridir. Bu köylerin XIX’uncu yüzyıldaki Müslüman sakinlerinin Pomak olduklarına bakarak, bu köylerin XVI’ncı yüzyıldaki ilk Müslüman sakinlerinin de Pomak olduğu düşünülebilir. Ancak böyle bir düşünce bir varsayımdan başka bir şey değildir. Biz böyle bir varsayıma başvurmak yerine, bu köylerin XVI’ncı yüzyıldaki Müslüman ahalisinden bahsederken, “Pomak” kelimesini kullanmayıp, “Pomak köylerinin ilk Müslüman sakinleri” ifadesini kullanmayı tercih ettik. Diğer bir ifadeyle bizim çalışmamız, “ilk Pomaklar” üzerine değil, daha doğru bir ifadeyle, XIX’uncu yüzyılda tamamen veya kısmen Pomak olduğunu bildiğimiz 40 köyün, XVI’ncı yüzyıldaki “ilk Müslüman sakinleri” üzerinedir.

***

Biz Osmanlı tahrir defterlerinden itibaren 40 Pomak köyünün XV ve XVI’ncı yüzyıldaki ilk Müslüman sakinlerini belirledik. Belirlediğimiz sayılar köy köy aşağıda 1 numaralı tabloda verilmiştir.


Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2347
  • Gender: Male
  • % 100 + POMAK
Lofça Pomak köyleri - Prof.dr. Kemal Gözler
« Reply #1 on: June 10, 2008, 18:04 »
Arşiv kaynaklarımızı gösterebilmek amacıyla, biz bir de her köy için, kullandığımız tahrir defterinin ve 1873 Salnamesinin sayfa numaralarını gösteren bir tablo yaptık.



Şimdi 1 numaralı tabloyu incelemeye başlayabiliriz.

Tablomuz altı sütundan oluşmaktadır. Birinci sütunda 1877-78 Osmanlı-Rus Harbinden hemen önce sakinlerinin tamamının veya bir kısmının Pomak olduğunu kesin olarak bildiğimiz 40 köyün ismi alfabetik sırada gösterilmiştir. İzleyen sütunlar sırasıyla 1479, 1516, 1545 ve 1579 tarihli tahrir defterlerinden elde edilen verilere tahsis edilmiştir. Son sütunda, bu köylerin XVI’ncı ve XIX’uncu yüzyıllarda nüfusları arasında bir karşılaştırma yapabilmek amacıyla, 1873 Tuna Vilayet Salnamesinin (Hicrî 1290 senesi Salname-i Vilayet-i Tuna) rakamları verilmiştir.

I. 1479 Tahrir Defteri
Niğbolu Sancağına ait günümüze kalan en eski tahrir belgesi, bir icmal defteri parçasıdır. Bu defter parçası, Sofya’da Kiril ve Methodi Millî Kütüphanesinin Şarkiyat Seksiyonunda muhafaza edilmektedir (OAK, 45/49, envanter no: 1/1960). Bulgarcaya Russi Stoikov tarafından çevrilmiş ve Bulgar Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü tarafından, fac-similéleriyle birlikte yayınlanmıştır. Bu defter parçası 60 yaprak içermektedir. Defter parçası kendi metni içinde bir tarih içermemektedir. Çevirmeni bu defteri, “XV’inci yüzyılın ortası olarak” tarihlendirmiştir. Ancak, Bistra Cvetkova’nın belirttiği gibi bu tarih yanlıştır. Bu defter şimdi yazarlar tarafından 1479 olarak tarihlendirilmektedir.

Bu tahrir defteri icmal türündendir. Köy köy, sadece Müslüman aile (hane-i müslim), Müslüman olmayan aile (hane-i gebr) ve dul kadın (bive) sayılarını vermektedir. Defterde hane reisi olan kişilerin isimleri verilmemektedir. Dolayısıyla biz bunların Anadolu’dan oraya gitmiş eski Müslümanlar mı, yoksa mühtediler mi olduğunu bilemiyoruz.

1479’da, inceleme bölgemizde sadece üç köyde (İzvor, Reseleç, Todoriçane) toplam dört hane Müslüman vardır.


İzvor köyü bugünkü Bălgarski İzvor’dur. Bu köyün, Osmanlı resmî kayıtlarındaki ismi “İzvor-i Müslim”; halk arasındaki ismi ise, “Turski İzvor” idi. Bu isim 1934’te “Bălgarski İzvor” olarak değiştirildi. Bu köy, 1873 Salnamesinde (hicrî 1290 senesi Salname-i Vilayet-i Tuna) İzvor-i Müslim adı ile kaydedilmiştir. Ahalisinin tamamı Pomak olan bir köydü. 1873’te bu köyde, 445 hane ve 2340 erkek nüfus vardı. 1479 defterine göre, İzvor’da 1 Müslüman hane (hane-i müslim) ve 31 Hristiyan hane (hane-i gebr), 4 Hristiyan dul kadın (bive) vardı. 1479 defteri, Reseleç’te 1 Müslüman hane, 39 Hristiyan hane ve 4 Hristiyan bivenin bulunduğunu kaydetmektedir. Todoriçane de ise, 2 Müslüman hane, 17 Hristiyan hane ve 1 Hristiyan bive vardı.

1479’da İzvor Lofça vilayetine, Reseleç ve Todoriçane ise Mramorniçe vilayetine tâbiydi. İzvor, Pomak bölgesinin güney doğusunda bulunmaktadır. Reseleç ve Todoriçane ise bölgenin ortasında yer almaktadır. Reseleç, Todoriçane’ye göre daha batıdadır.

Diğer köylerde, 1479 yılında Müslüman yoktur. Bu çalışmada, İzvor, Reseleç ve Todoriçane köylerindeki bu dört Müslüman haneyi, biz, tarihte Pomak köylerinde görülen “ilk Müslümanlar” olarak kabul etmekteyiz. 1479 defteri, bir icmal olduğu için bu ilk Müslümanların isimlerini bilemiyoruz. Keza, onların Anadolu’dan gelen otantik Türkler mi, yoksa İslâm dinini benimseyen Bulgarlar mı olduğunu da bilemiyoruz.

XIX’uncu yüzyılda tamamen veya kısmen Pomaklar ile meskûn olduğunu bildiğimiz 40 köyden 15’i (Bırkaçevo, Blısniçevo (Rumyançevo), Breşte (Breşke), Bu­kofça, Curilova, Galata, Glava, Gornik, Komarevo, Koynare, Popiça, Radomirçe, Tırnık, Tlaçane, Ugırçin) 1479 defterinde kayıtlı değildir. Bu defterin ilk iki yaprağının eksik olduğu bilinmektedir. Eğer bu köylerden bazıları bu kayıp yapraklar üzerinde kayıtlı değillerse, bunların 1479’da mevcut olmadıklarını ve bu tarihten sonra kurulduklarını söyleyebiliriz.

1479 defterinde kayıtlı 25 köyde, 4 Müslüman haneye karşı, toplam 487 Hristiyan hane ve 34 Hristiyan bive vardı

Lofça Pomak köylerindeki ilk Müslümanların ortaya çıkışının 1479’dan daha eskiye gitmediği sonucuna varabiliriz. Bulgaristan’ın 1393’te Sultan Beyazıd tarafından kesin fethinden itibaren, 88 yıl boyunca, Lofça Pomak bölgesinde önemli bir kolonizasyon veya orada gerçekleşmiş bir ihtida hareketi görülmemektedir. Bu nedenle, Bogomillerin, Osmanlıların gelişi ile Müslüman oldukları yolundaki tez, en azından bölgemiz köyleri bakımından Osmanlı belgeleriyle teyid edilememektedir. Bununla birlikte, Osmanlı tahrir defterleri Pavlikenler, yani Bogomiller üzerine birçok bilgi içermektedir.

II. 1516 Tahrir Defteri
Lofça Pomak bölgesine ait bugüne ulaşan izleyen defter bir mufassaldır. Bu defter, Defter-i Mufassal-i Vilayet-i Niğbolu başlığını taşımaktadır. Sultan Selim I zamanına aittir. Defter kendi metninde hicrî 922 (miladî 1516) tarihini taşımaktadır. Bu defter yayınlanmamıştır. İstanbul’da Başbakanlık Osmanlı Arşivinde saklanmaktadır. Maliyeden Müdevver Defterler  fonunda 11 numara ile kayıtlıdır. Keza İstanbul’da Başbakanlık Osmanlı Arşivinde Tapu Tahrir Defterleri fonunda 370 numara ile kayıtlı bir icmal tahrir defteri vardır. Bu defter 1530 yılına aittir. 370 numaralı defter Muhasabe-i Vilayet-i Rumeli Defteridir. Defterin Niğbolu Livasına ait kısmı 1516 tarihli mufassal tahrir defterinin (MM 11) verilerinden itibaren oluşturulmuş olmalıdır. Her iki defterin verdiği sayılar aynıdır. Biz esasen 1516 tarihli mufassal defteri (MM 11) izliyoruz.

1479 defterinde kayıtlı olmayan Bırkaçevo, Blısniçevo (Rumyançevo), Bukofça, Glava, Komarevo, Koynare, Popiça, Radomirçe, Tırnak, Tlaçane ve Ugırçin köyleri 1516 defterinde kaydedilmiştir. Bunların 1479 ile 1516 yılları arasında kurulmuş yeni köyler olduğu düşünülebilir. Bırkaçevo, Bukofça, Popiça ve Tlaçane, köyleri için bu konuda delilimizde vardır: 1516 defterinde açıkça not edilmiştir ki, bu köyler, birkaç kilometre güneyde bulunan Gabare’den gelen kişiler tarafından kurulmuştur.

1516 defteri Müslümanların bulunduğu köylerin sayısının arttığını göstermektedir. Artık Müslümanların sakin olduğu köy sayısı 9’a çıkmıştır. 1516 defterinden itibaren, Müslümanların sayılarına ilişkin 4 numaralı tablo oluşturulmuştur:



Görüldüğü gibi, 1479’dan 1516’ya kadar geçen 37 yıl içinde köylerimizdeki Müslüman nüfus 4 haneden (=20 kişi), 15 hane ve 6 mücerrede (=81 kişi) çıkmıştır. Bu % 405’lik bir nüfus artışı anlamına gelmektedir. Hristiyan nüfus da artmıştır. Hristiyan nüfus, 1479’da 487 hane ve 35 duldan 1516’da 1472 hane, 782 mücerred ve 46 biveye ulaşmıştır.

1516 tahrir defteri (MM 11), hane reislerinin ve mücerretlerin isimlerini baba isimleriyle birlikte kaydeden mufassal tipte bir defterdir. “Veled-i Abdullah” ibaresinin bir mühtediyi simgelediği varsayımıyla, defterde kaydedilen bir Müslümanın mühtedi olup olmadığını tespit edebiliriz.

1516 defterine göre, 15 Müslüman hane reisinden 6’sı ve 6 Müslüman mücerretten 4’ü Abdullah oğlu idi. Bu husus, Müslümanların % 42’sinin mühtedi, dolayısıyla Bulgar kökenli olduğu anlamına gelmektedir. Hatta, Abdullah oğlu olmayan Müslümanların Abdullah torunu olabilecekleri de düşünülebilir. Zira, bu bölgede daha 1479’da 4 Müslüman hane vardı. “Veled-i Abdullah” olmayan hane reisleri 1479’da kaydedilen Müslüman hanelerden geliyor olabilirler. Dolayısıyla ihtida kökenli nüfus oranının, yukarıda zikredilen orandan daha yüksek olması muhtemeldir.

İzvor, Sopot, Toros ve Ugırçin Pomak bölgesinin güney doğusunda yer almaktadır. Bu köylerin daha doğusunda, yer alan bir Pomak köyü yoktur. Bu dört köy, harita üzerinde bir kare oluşturan komşu köylerdir. Yerleri nispeten dağlıktır. İzvor ve Toros Vit nehrinin kolları üzerinde kuruludur. Ugırçin ise, Vit’in diğer bir kolu üzerindedir. Roman Pomak bölgesinin güney batısında yer almaktadır. Roman’ın daha batısında yer alan köylerde Pomak nüfusu yaşamamaktadır. Bu köylerin coğrafi durumuna bakarak, ilk Müslümanların, bölgenin daha ziyade güneyinde ve özellikle de güney doğusunda bulunan köylerde ortaya çıktığı gözlemlenebilir. Bununla beraber, bu gözlemden yola çıkılarak genel bir sonuca varılamaz. Zira, ilk Müslümanların ortaya çıktığı diğer köyler (Çerven Breg ve Reseleç) Pomak bölgesinin ortasında yer almaktadır. Onlar İskır nehri kıyısında kurulu iki komşu köydür.

Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2347
  • Gender: Male
  • % 100 + POMAK
Lofça Pomak köyleri - Prof.dr. Kemal Gözler
« Reply #2 on: June 10, 2008, 18:26 »
III. 1545 Tahrir Defteri
İzleyen dönem için, Kanunî Sultan Selim dönemine ait bir mufassal deftere sahibiz. Defter metninde tarih yoktur. Ama 1545 yılına ait olduğu tahmin edilmektedir. Bu yayınlanmamış defter, İstanbul’da Başbakanlık Osmanlı Arşivinde muhafaza edilmektedir. Tapu Tahrir Defterleri fonunda 416 numara ile kayıtlıdır. Başbakanlık Osmanlı Arşivinde Tapu Tahrir Defterleri fonunda 452 numara ile kayıtlı olan defter, bu defterle (TD 416) aynı kayıtları içermektedir. Her iki defterin de baş tarafları eksiktir. Kanımızca, muhtemelen TD 416 asıl, TD 452 ise surettir.

1516 defterinde (MM 11) kayıtlı olmayan Dıbene köyü, 1545 defterinde kayıtlıdır. Bu köyün 1516 ile 1545 yılları arasında kurulan yeni bir köy olduğu sonucuna varabiliriz. 1545 defteri Dıbene köyünün haric ez-defter-i atik olduğunu, yani önceki defterde kayıtlı olmadığını açıkça not etmektedir. Keza, 1516 yılının verilerini içeren TD 370 numaralı icmal defter, Dıbene’nin terk edilmiş, boş bir mezraa (hali mezraa) olduğunu kaydetmektedir. 1545 defterine göre, Dıbene’de hepsi Hristiyan 13 hane, 9 mücerred ve 1 bivenin bulunmaktadır.

1545 defteri Müslümanların sakin olduğu köylerin sayısının arttığını göstermektedir. 1545’te Müslüman içeren 13 köy sayılmaktadır (1516’da 9 köy vardı). Buna karşılık, saf Hristiyan köylerinin sayısı ise düşmüştür. 1545 defterine göre Müslümanların bulunduğu köylerin listesi ve Müslüman hane ve mücerred sayıları aşağıda 5 numaralı tabloda gösterilmiştir.



Müslüman nüfus, 1516’daki 15 hane ve 6 mücerretten (=81 kişi), 1545’te 25 hane ve 9 mücerrede (=134 kişi) yükselmiştir. Bu % 165’lik bir artış anlamına gelmektedir.

1545’te 25 Müslüman hane reisinden 16’sı ve 9 Müslüman mücerretten 4’ü Abdullah oğludur. Keza incelediğimiz köylerde, 25 Müslüman hane reisinden 2’si ve 9 Müslüman mücerretten de 2’si Abdullah torunudur. Buna göre, “veled-i Abdullah” ibaresinin bir mühtediyi simgelediği yorumu kabul edilirse, toplam Müslüman nüfusunun % 72’sinin ihtida kökenli olduğu sonucuna ulaşılabilir.

Müslüman nüfusunun diğer kısmı da ihtida kökenli olabilir. Bunların üçüncü veya dördüncü kuşak Müslümanlar olmaları muhtemeldir. Unutmamak gerekir ki, “veled-i Abdullah” ibaresi sayesinde biz ancak birinci kuşak Müslümanları ve bazı hallerde de ikinci kuşak Müslümanları tespit edebiliyoruz. Defterlerde üçüncü ve dördüncü kuşak Müslümanları tespit etmeye imkân sağlayacak veri yoktur. Bu nedenle, ihtida ve dolayısıyla Bulgar kökenli Müslüman nüfusunun oranı yukarıdaki orandan daha yüksek olabilir. Diğer bir ifadeyle, 1545 defterinde “veled-i Abdullah” olarak görünmeyen kişilerde aslında 1516 defterinde “veled-i Abdullah” olarak kayıtlı olan kişilerin oğulları ve torunları olabilirler.

IV. 1579 Tahrir Defteri
Sahip olduğumuz dördüncü defter, yayınlanmamış bir mufassaldır. Bu defter Defter-i Mufassal-i Liva-i Niğbolu başlığını taşımaktadır. Kendi metninde hicrî 987 (=miladî 1579) olarak tarihlendirilmiştir. Üçüncü Murat’ın tuğrasını içeren defterin aslı, Ankara’da Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün Kuyud-i Kadime Dairesinde muhafaza edilmektedir. Burada 58 numara ile kayıtlıdır[74]. Bu defterin İstanbul’da Başbakanlık Osmanlı Arşivinde bir de sureti vardır. Bu suret, Tapu Tahrir Defterleri fonunda 718 numara ile kayıtlı olan defterdir[75]. TD 718 numaralı defterin ilk yaprakları eksiktir. Bu defterdeki tüm kayıtlar, KK 58 numaralı defterinkilerle aynıdır.

1545 defterinde mevcut olmayan Breşte ve Galata, 1579 defterinde kayıtlıdır. Bundan bu köylerin 1545 ile 1579 yılları arasında kurulmuş köyler olduğu sonucunu çıkarabiliriz.

1579 defterinde, Müslümanların sakin olduğu köy sayısının arttığını gözlemleyebiliriz. 1579’da 40 köyümüzden 22’sinde Müslümanlar yaşamaktadır. Bu Lofça bölgesindeki 40 Pomak köyünün yarıdan fazlasının daha 1579’da kısmen Müslüman (ve muhtemelen de Pomak) sakinlere sahip olduğunu göstermektedir.

1579 defterine göre, Müslümanların sakin olduğu köyleri ve köylerdeki Müslüman hane ve mücerred sayılarını gösteren 6 numaralı tabloyu yaptık.



1545’te 25 hane ve 9 mücerretten (toplam 134 kişi) oluşan Müslüman nüfus, 1579’da 126 hane ve 71 mücerrede (toplam 701 kişi) yükselmiştir. Bu 34 yılda % 523’lük bir nüfus artışı demektir. Müslüman nüfusunun hızlı artışı, ihtida hareketi ile açıklanabilir. Pomak bölgemizdeki 40 köyde, 1579’da, KK 58 nolu deftere göre, 126 Müslüman hane reisinden 24’ü ve 71 Müslüman mücerretten 7’si “veled-i Abdullah”tır. Keza, köylerimizde, 126 Müslüman hane reisinden 4’ü ve 71 Müslüman mücerretten 2’si Abdullah torunudur. Bu, “veled-i Abdullah” ibaresinin bir mühtediyi simgelediği yorumu kabul edilirse, toplam Müslüman nüfusunun % 21’inin ihtida ürünü ve dolayısıyla pek muhtemelen Bulgar kökenli olduğu anlamına gelmektedir.

1545 defterine ilişkin yaptığımız açıklamalarda da belirttiğimiz gibi, Müslüman nüfusunun diğer kısmı da ihtida kökenli olabilir. Bunların üçüncü veya dördüncü kuşak Müslümanlar olmaları muhtemeldir. Bu nedenle, ihtida ve dolayısıyla Bulgar kökenli Müslüman nüfusunun oranı yukarıdaki orandan daha yüksek olabilir.

Özetle, 1579’da 126 Müslüman hane ve 71 Müslüman mücerrede (toplam 701 kişi), karşı 2429 Hristiyan hane ve 1459 Hristiyan mücerred (toplam 13 604 kişi) vardı. İncelediğimiz 40 köyde toplam nüfusun % 5’i daha 1579’da Müslümandı. Bu göstermektedir ki, bölgenin İslâmlaşması daha 1579’da ihmal edilebilir olmaktan çıkmıştır.

Müslüman nüfusun önemli bir kısmı ihtida kökenlidir. Mühtedilerin ve kısmen mühtedi oğullarının oranı 1516’da % 42, 1545’te % 72 ve 1579’da % 21’dir. Altını çizmek gerekir ki, bunlar mühtedilerin ve kısmen mühtedi oğullarının oranıdır. Müslüman nüfusunun diğer kısmının da mühtedi soyundan gelme ihtimali vardır. Dolayısıyla, ihtida ürünü nüfusun oranının, yukarıdaki oranlardan daha fazla olması pek muhtemeldir.

Not etmek gerekir ki, Pomakların ortaya çıkışının XVI’ncı yüzyılın sonunda ve özellikle XVII’nci yüzyılın başında olduğu yolundaki Bulgar tezi, 1479, 1516, 1545 ve 1579 defterlerinin verileriyle uyum içinde değildir. Zira, yukarıda görüldüğü gibi, XV ve XVI’ncı yüzyıllarda Pomak köylerinde, sayıları azda olsa, Müslüman nüfus vardır.

Burada Pomak köylerinde ilk Müslümanların ortaya çıkışının çok yavaş olduğunu ve Müslüman nüfusun sayısının tedrici bir şekilde arttığını gözlemleyebiliriz. Bu olgu, kanımızca, Pomakların zorla İslâm dinine geçirildikleri yolundaki Bulgar tezini çürütmektedir.

V. 1873 Tarihli Salname-i Vilayet-i Tuna
Tablo 1’in son sütununda hicrî 1290 (miladî 1873) tarihli Salname-i Vilayet-i Tuna'dan elde edilen veriler sunulmuştur. Bu son sütunu, XVI’ncı ve XIX’uncu yüzyıllardaki Pomak köylerindeki Müslüman nüfus sayılarını karşılaştırmak amacıyla koyduk. Salnameye göre, 40 köyümüzde, 1873’te 4797 Müslüman hane ve 13 495 erkek nüfusa (=37 480 kişi) karşılık, 4738 Hristiyan hane ve 9909 erkek nüfus (=33 599 kişi) vardı. Böylece Pomak bölgesinde yer alan köylerimizde hanelerin % 50’si ve erkek nüfusun de % 58’i Müslüman idi. Hane sayılarını kişi sayısına dönüştürerek, 1873’te incelenen köylerdeki toplam nüfusun % 53’ünün Müslüman ve dolayısıyla Pomak olduğunu söyleyebiliriz.

Buna göre, 1579’da 126 hane ve 71 mücerreten (=701 kişi) oluşan Müslüman nüfus, 1873’te 4797 hane ve 13 495 erkek nüfusa (=37 480 kişi) çıkmıştır. Bu üç asırda (tam olarak 294 yıl) % 5346’lık bir artış anlamına gelmektedir. Diğer bir ifadeyle, Müslüman nüfus, üç asırda 53 kat artmıştır. 1579’da Müslüman nüfus, toplam nüfusun sadece % 5’ini temsil ederken, 1873’te toplam nüfusun % 53’ünü temsil eder hale gelmiştir.

Buna karşılık, köylerimizde, 1579’da 2429 hane ve 1459 mücerretten (=13 609 kişi) oluşan Hristiyan nüfus, 1873’te 4738 hane ve 9909 erkek nüfusa (33 609 kişi) yükselmiştir. Bu üç asırda (tam olarak 294 yıl) yüzde 246 oranında bir artış demektir. Diğer bir ifadeyle, toplam Hristiyan nüfus üç asırda iki buçuk kat artmıştır (Aynı dönemde Müslüman nüfus 53 kat armıştır). 1579’da Hristiyan nüfus toplam nüfusun % 95’ini oluşturduğu halde, 1873’te Hristiyan nüfus toplam nüfusun sadece % 47’sini oluşturabilmektedir.

VI. Örnek Köy İncelemeleri
Yukarıda her ne kadar 1 numaralı tabloda 40 köydeki Müslüman ve Hristiyan hane sayılarını tahrir yıllarına göre vermişsek de, böyle bir çalışmada her köyü tek tek incelemek gerekir. Ancak bu tebliğin sınırlı hacmi nedeniyle bunu yapmak mümkün değildir. Bununla birlikte sırf örnek teşkil etmesi için birkaç köyü incelemenin uygun olacağını düşünüyoruz. Bunun için de Çamakofça, Galata, Kneja, Gorna Lukovit ve Ugırçin köylerini seçtik.

1. Çamakofça
Çamakofça XIX’uncu yüzyılda saf bir Pomak köyüdür. 1873’te bu köyde 127 Müslüman hane yaşıyordu. 1479 defterinde bu köy “Çamakofça nam-ı diğer Drazbrod” olarak kaydedilmiştir. 1545 defterinde ise, Karye-i Çamakofça ma'a mezraa-i Drazbrod”[80] şeklinde kayıtlıdır. Yani Çamakofça köyüne Drazbrod mezrası ilave edilmiştir. Çamakofça’da 1545’te, 2 Müslüman hane ve 2 Müslüman mücerred vardı[81].

Fotokopi 1 ( BOA, TD 416, s.141)



“Veled-i Abdullah” ibaresinin bir mühtediyi simgelediği kabul edilirse, İskender ve Mustafa’nın mühtedi olduğu söylenebilir. İskender ve Mustafa’nın kardeş olmaları da muhtemeldir. İskender’in oğlu olan ikinci Mustafa ve Durak Abdullah torunudur, yani ikinci kuşaktan Müslümanlardır. Buna göre, 1545 yılında Çamakofça’nın ilk Müslüman sakinlerinin ihtida kökenli oldukları sonucuna varılabilir.

1545’te 2 hane ve 2 mücerretten oluşan Müslüman nüfus, 1579’da 4 hane ve 3 mücerrede ulaşmıştır. 1579 tahrir defteri izleyen listeyi vermektedir:

Fotokopi 2 (BOA, TD 718, s.147)



Görüldüğü gibi, kayıtlı kişilerden üçünün baba ismi olarak “Abdullah” ismi yazılmıştır. Yani bunlar, yukarıdaki yoruma göre, mühtedidirler. Kasım ve Şaban’ın baba isimlerinin yazılmadığına göre onların da mühtedi olma ihtimalleri vardır.



Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2347
  • Gender: Male
  • % 100 + POMAK
Lofça Pomak köyleri - Prof.dr. Kemal Gözler
« Reply #3 on: June 10, 2008, 18:49 »
2. Galata
Galata, üzerinde çok şey yazılmış saf bir Pomak köyüdür. Bulgar yazarlara göre, Selim Giray Han yönetiminde Tatar birlikleri, 1690 yılında İzvor, Leşniça, Gra­deşniça, Asen (Hısene) ve Peştera köylerini yakıp yıkmışlardır. Yıkılmasından sonra Peştera köyü, bulunduğu yere göre daha aşağıya kurulmuş ve Galata ismini almıştır. Bu Bulgar tezi, 1579 tahrir defteri tarafından bütünüyle yalanlanmaktadır. Zira, Galata 1690’dan sonra kurulmuş bir köy değildir; o daha 1579 yılında kurulu bir köydür.

Galata ilk kez 1579 mufassal defterinde kayıtlıdır. Dolayısıyla bu köyün 1545 ile 1579 yılları arasında kurulduğu sonucuna varabiliriz. Köyün yeni kurulduğunu, 1579 yılındaki nüfusunun azlığı da göstermektedir. Bu köyde 1579 yılında, 6 Müslüman hane, 5 Müslüman mücerred ve 5 Hristiyan hane yaşamaktaydı. Bu köyün 1579 öncesi yeni kurulduğuna dair bir kanıtımız daha var:

Fotokopi 3 (BOA, TD 718, s.407)



Görüldüğü gibi, Hristiyan hane reislerinin isimlerinin altına “Prişleç” yazılmıştır. Bu kelime, Bulgarcada “muhacir”, “göçmen”, “yeni gelme” gibi anlamlara sahiptir. Buna göre, bu köyün Hristiyanlarının bir başka köyden buraya geldikleri sonucuna varılabilir. 1579’da aynı köyde, 6 Müslüman hane ve 5 Müslüman mücerred bulunmaktadır. Dağ başında bir köyün, başka yerden gelen 6 Müslüman ve 5 Hristiyan hane tarafından kurulması hayret vericidir. Ayrı dinlere mensup olsalar da bu insanlar arasında birtakım bağlar bulundukları veya en azından aynı dili konuştukları düşünülebilir.

Belirtmek gerekir ki, Lofça Pomak köyleri arasında bütünüyle İslâmlaşan ilk köy Galata’dır. 1642 tarihli bir defter, Galata’nın saf bir Müslüman köyü olduğunu göstermektedir.

Fotokopi 4 (BOA, TD 775, s.130)
Keza, 1751 tarihli bir deftere göre, Galata’da 50 hane Müslüman olmasına karşın tek bir hane Hristiyan yoktur.
 
Fotokopi 5 (BOA, Kepeci Tasnifi - Mevkufat Defteri, no.2915, s.13.)


1873 tarihli Salname-i Vilayet-i Tuna, Galata’da tek bir Hristiyan hanenin olmadığını buna karşılık 172 Müslüman hanenin bulunduğunu göstermektedir. Yine belirtelim ki, Galata, günümüzde de saf bir Pomak köyüdür. 1985’te Galata’nın nüfusu 2238 idi.

Bulgar yazarlar Galata ile birlikte İzvor-i Müslim, Gradeşniça, Pomaşka Leşniça’da XIX’uncu yüzyılda domuz beslendiğini iddia etmektedirler. Kaynak olarak 1873 tarihli Salname-i Vilayet-i Tuna’yı göstermektedirler. Petăr Petrov domuz sayılarını bile vermektedir: İzvor-i Müslim’de 1167 domuz, Galata’da 394, Gradeşniça’da 53 ve Leşniça’da 561 adet domuz varmış! Dahası, Petrov, bu köylerde domuz beslenmesinde şaşırtıcı bir yan olmadığını; zira, Pomakların Hristiyan âdetlerini muhafaza ettiklerini söylemektedir[91]. Petrov, kaynak olarak 1873 tarihli Salname-i Vilayet-i Tuna’yı zikretmektedir. Ancak, her nedense domuz sayılarını aldığı bu Salnamenin sayfa numaralarını vermemektedir. Biz, bu köylerin 1873 Salnamesindeki kayıtlarını bulduk. Aşağıda 6 numaralı fotokopi bu köylerin kayıtlı olduğu Salname sayfalarını göstermektedir. Fotokopiden de görüldüğü gibi, bu köylerde domuz beslendiğine ilişkin tek bir işaret yoktur. Tersine, Salnamede tablonun domuz (canvar) sayısına ilişkin sütununa İzvor-i Müslim, Galata, Gradeşniça ve Leşniça köyleri için 0 (sıfır) rakamı yazılmıştır. Böyle bir yalanın niçin uydurulduğunu anlamak güçtür.

Bulgar yazarlar diğer yandan, Galata camisinin eski kilisenin temelleri üzerine kurulduğunu yazmaktadırlar. Kanımca bu, ihtimal dışıdır; zira 1579’da bir camiye veya kiliseye sahip olmak için Galata çok küçük bir köydür: Bu köyde sadece 6 Müslüman ve 5 Hristiyan hane vardır. 1579’da Galata’da bir kilise olma ihtimalinin çok düşük olduğu gibi, 1642 yılında da bu köyde bir kilisenin olması ihtimal dışıdır. Zira, 1642’de bu köyde Hristiyan kalmamıştır. Ayrıca, 1642’de bu küçük köyde, bir caminin veya bir imamın bulunduğuna dair TD 775 nolu defterde bir kayıt da yoktur.

3. Kneja (çarev Kladeniçe)
Türk ve Bulgar haleflerinin aksine, Osmanlıların bölgemizdeki köylerin ismini değiştirmediklerini gözlemleyebiliriz. Pomak köylerinin hepsinin ismi Bulgarcadır. Bununla birlikte Kneja bu kurala istisna oluşturmaktadır. Kneja’nın XVIII ve XIX’uncu yüzyılda bir de Türkçe ismi vardır: “İsmailpınar”. Kneja, “İsmailpınar” ismiyle, 1751 tarihli bir mevkufat defterinde, 1845 tarihli bir temettüat defterinde, 1850 tarihli bir nüfus defterinde ve 1873 Tuna Salnamesinde kayıtlıdır. Kneja ismiyle İsmailpınar isminin aynı anda kullanılan isimler olduğunu tahmin edilebilir.

1873 tarihli Salname-i Vilayet-i Tuna’ya göre, İsmailpınar, 394 Müslüman hane, 620 Müslüman erkek nüfus, 472 Hristiyan hane ve 639 Hristiyan erkek nüfus ile Pomak bölgesinin en büyük köylerinden biridir.

Todorov ve Nedkov yönetiminde yayınlanan ve 1479 tahrir defterinin içinde bulunduğu Turski İzvori isimli eserde, Çarev Kladeniçe diye bir köy vardır. Bu eseri hazırlayanlar, bu köyün bugün bilinmeyen bir köy olduğunu not etmişlerdir. Osmanlı tahrir defterleri, çarev Kladeniçe’nin Kneja’nın diğer adı olduğunu açıkça göstermektedir.



Fotokopilerden de açıkça görüldüğü gibi, 1516, 1545 ve 1579 defterleri Çarev Kladeniçe’nin Kneja’nın diğer ismi olduğunu kaydetmektedirler. O halde, bugünkü Kneja kasabasının kökeninde Çarev Kladeniçe köyünün olduğunu söyleyebiliriz.

1479 defteri, Kneja’nın kökeni olan çarev Kladeniçe’den mezraa olarak bahsetmektedir. Muhtemelen burası tarıma elverişli ama işlenmeyen bir yerdi. Deftere göre buradan alınmış bir vergi yoktur. 1479 defteri, çarev Kladeniçe’nin Katib Ah­med’e burasını şenletmesi (iskâna açılması) için verildiğini not etmektedir. Bundan, İskar ve Skıt nehirleri arasında düz ve verimli topraklar üzerinde bulunan çarev Kladeniçe’nin tahrir emini tarafından işlenebilir olarak görüldüğü ve bu toprağın şenletilmesine karar verdiği sonucuna varılabilir. Bu nedenle, bu mezraa vergilerden bir süre için muaf tutulmuş ve şenletilmesi amacıyla Katip Ahmed’e verilmiştir.

Çarev Kladeniçe’nin şenletilmesinin (iskâna açılmasının) kısa sürede başarıya ulaştığını gözlemlemek gerekir. 37 yıl sonra yapılan tahrirde çarev Kladeniçe artık bir mezra olarak değil, bir köy (karye) olarak kaydedilmiş ve bir başka isim almıştır: Kneja. 1516’da bu köyde hepsi Hristiyan 101 hane, 81 mücerred ve 6 bive tahrir edilmiştir. Kneja’nın nüfusu, 1579’da hepsi Hristiyan 404 hane ve 250 mücerrede yükselmiştir. 1579’da Kneja, bölgenin en büyük köylerinden biridir.

Bir yüzyılda böylesine büyük bir köyün kurulmasını gözlemlemek ilginçtir. Bu husus, Osmanlı iskân (şenletme) politikasının başarıya ulaştığını tartışmasız bir şekilde göstermektedir. Dahası, bu köyün nüfusu tamamen Hristiyandır. Bu bize, incelediğimiz Pomak köyleri bölgesinde, Osmanlıların kendi çabalarıyla kurdukları bir köyde bile, yerli ahaliyi İslâmlaştırma veya dışarıdan bu köye Müslüman nüfus getirme gibi bir politikalarının olmadığını göstermektedir.

Kneja nüfusunun artış hızını, normal doğum artış oranı ile açıklamak oldukça güçtür. Kneja muhtemelen komşu köylerden göç almış olmalıdır. Kanımızca, bu görüşümüz, bu köyün nüfusunun yarısının mücerretlerden (bekar erkeklerden) oluşuyor olması olgusuyla da desteklenmektedir. Bu köyde, 1516’da 101 haneye karşılık 81 mücerred, 1545’te 69 haneye karşılık 71 mücerred ve 250 haneye karşılık 404 mücerred vardı. Bundan, komşu köylerde kendilerine yeterince toprak düşmeyen evlenme yaşına gelmiş erkeklerin Kneja’ya göç ettikleri ve orada kendi ocaklarını kurdukları sonucunu çıkarabiliriz. Diğer köylerle birlikte Kneja, bu dönemde bizim inceleme bölgemizin hızlı gelişimine tanıklık etmektedir.

Bu arada belirtelim ki, tahrir defterlerinde köylerin ürettikleri mahsul ve ödedikleri vergi miktarlarına bakarak (çok derinlemesine bir inceleme yapmaya gerek olmaksızın), incelediğimiz 40 köyün, söz konusu dönemde (1479-1579) geçim sıkıntısı çekmeyen, nispeten zengin köyler olduğunu genel olarak söyleyebiliriz. Bu dönemde, bu köylerde görülen olağanüstü nüfus artışı da bu köylerdeki refahın bir delili sayılabilir. Bu köylerde 1479’da toplam 2489 kişi (491 hane+34 bive) yaşarken, bu sayı yüz yıl sonra, 1579’da 14 305 (2555 hane+1550 mücerred) kişiye çıkmıştır. Yani nüfus sadece bir yüzyılda 6 kat artmıştır. O dönemdeki sağlık koşullarına göre bu olağanüstü bir rakamdır.

4. Lukovit (Gorna)
Lukovit günümüzde bir obštinanın merkezi durumunda olan ve 10 355 nüfusa sahip (1985 yılı) bir kasabadır. 1873 Salnamesine göre, Lukovit’te 290 Hristiyan hane ve 852 Hristiyan erkek nüfusa karşılık, 382 Müslüman hane ve 979 Müslüman erkek nüfus vardı.

Lukovit kasabasının kökeninde bulunan Gorna Lukovit köyünde Müslümanların varlığına ilk defa olarak 1545 tahrir defteri işaret etmektedir. Defterde 3 Müslüman hane ve 1 Müslüman mücerred kayıtlıdır. Onların isimleri şöyledir:

Fotokopi 9 (BOA, TD 416, s.101)


Eğer “veled-i Abdullah” ibaresinin bir mühtediyi simgelediği yorumu kabul edilirse, Gorna Lukovit’in tüm Müslümanlarının mühtedi olduğu sonucuna ulaşabiliriz.

5. Ugırçin
Ugırçin 1479 defterinde kayıtlı değildir. Bununla birlikte, 1516 defterinde, 1 Müslüman hane, 163 Hristiyan hane, 88 Hristiyan mücerred ve 1 Hristiyan bivenin bulunduğu büyük bir köy olarak kayıtlıdır. Bu köy muhtemelen 1479 ile 1516 yılları arasında kurulmuştur.

 
Fotokopi (BOA, TD 370, s.534)



1516 defterinin belirttiği gibi, Ugırçin bir derbend köyüdür. Avarızdan muaf olma karşılığında Lofça’dan, Tırnova’dan Çernovi’den Sofya’ya ve Vidin’e giden yolları korumaktadırlar. Bizim inceleme bölgemizde, 1516’da kayıtlı olan köyler arasında en büyük köy Ugırçin’dir. Bu köyün gelişimi onun derbent statüsü ile açıklanabilir. Muhtemelen Osmanlı idaresi, Ugırçin’in bulunduğu yerde, Lofça’dan Sofya’ya ve Tırnova’dan Vidin’e giden yolların güvenliğini sağlamak için oturanlarına vergi muafiyeti tanıyarak bir derbend köyü kurdu. Bu yerin iskânında kısa sürede başarılı olunduğu gözlemlenebilir.

Sonuç
Özet olarak izleyen tabloları verebiliriz.



10 nolu tablodan şunlar gözlemlenebilir. Birinci olarak, Müslüman nüfusun önemli bir kısmı (1516’da % 42, 1545’te % 72 ve 1579’da % 21), Abdullah oğlu ve Abdullah torunudur. “Veled-i Abdullah” ibaresinin bir mühtediyi simgelediği kabul edilirse, bu köylerdeki Müslümanların önemli bir kısmının ihtida kökenli olduklarını söyleyebiliriz. Nüfusun mühtedi olmayan diğer kısmı da ihtida kökenli olabilir. Zira, bu tablo üzerinde sadece, “veled-i Abdullah”lar ve –bazı hallerde– onların oğulları, yani birinci ve kuşak Müslümanlar yer almaktadır. Haliyle, Müslümanlardan bir kısmının da üçüncü ve dördüncü kuşak Müslümanlar olması mümkündür. Bu nedenle, ihtida ürünü olan Müslüman nüfusun oranı yukarıda verilen oranlardan gerçekte daha yüksek olabilir. Örneğin 1579 defterinde kayıtlı olan ve veled-i Abdullah olmayan Müslümanların bir kısmı, 1545 defterinde kayıtlı veled-i Abdullahların oğulları ve 1516 defterinde kayıtlı veled-i Abdullahların torunları veya torunlarının çocukları olabilir.

Sonuç olarak, “veled-i Abdullah” ibaresinin bir mühtediyi simgelediği kabul edilirse, Osmanlı tahrir defterlerine göre, Lofça Pomak köylerinin XVI’ncı yüzyıldaki ilk Müslüman sakinlerinin önemli bir kısmının ihtida kökenli olduğunu söyleyebiliriz.

Burada şunu da gözlemlememiz gerekir ki, bu köylerdeki ilk Müslümanların ortaya çıkışının belirli bir tarihî yoktur. Daha ziyade uzun ve yavaş bir süreç sözkonusudur. Bir yüzyıl boyunca Müslüman nüfus, toplam nüfusun sadece % 5’ine ulaşabilmiştir. 1 numaralı tabloda görüldüğü gibi, bir ortalama bir köyde, 1516’da 1 hane, 1545’te 2 hane ve 1579’da üç hane Müslüman vardır. Kanımızca bu olgu, Pomakların İslâm dinini zorla kabul ettikleri yolundaki Bulgar tezini çürütmektedir. Zira, eğer zorla din değiştirme olsaydı, belirli bir tarihte bir köyün nüfusunun tamamı veya önemli bir kısmının birden Müslüman olması gerekirdi.

***

“Veled-i Abdullah”lara, yani mühtedilere, sadece Lofça bölgesindeki Pomak köylerinde değil, Bulgaristan’nın diğer yerlerinde de rastlanmaktadır. Burada şu soruları sormadan da geçmek mümkün değildir? Lofça Pomak bölgesinde yer alan bu 40 köyün mühtedileri atalarının dilini korudukları halde, neden başka bölgelerin mühtedileri atalarının dillerini unutup Türkçe konuşur hale geldiler? Başka bölgelerdeki mühtediler asimile oldukları halde, neden bizim 40 köyümüzdeki mühtediler asimile olmadılar? Bu 40 köyün, Türk iskânından uzak olduğu ve Türk-Pomak karma köyünün olmadığı ve dolayısıyla, bu 40 köyün mühtedilerinin Bulgar dillerini koruduklarını, oysa diğer bölgelerin mühtedilerinin Türklerle birlikte yaşadıklarını ve bu nedenle zamanla asimile olduklarını söyleyebiliriz. Ancak, bu sadece bu olguyu bir açıklama tarzıdır ve bir yorumdan ibarettir. Bu yorumun geçerliliğini teyid edecek tarihî bir veriye sahip değiliz.

Pomakların yaşadığı bir başka bölge daha vardır: Rodoplar. Birbirinden coğrafi olarak ayrı bu iki topluluk, neden aynı ismi taşımaktadır? Lofça Pomakları ile Rodop Pomakları arasındaki ortak nokta, Müslüman olmaları ve anadil olarak Bulgarca konuşmalarından ibarettir. Bundan başka aralarında bir ortak nokta, bizim bilebildiğimiz kadarıyla yoktur. Aynı ismi taşıyan bu iki topluluğun, kökenleri bakımından, aralarında bir ilişki olup olmadığı noktası tamamen karanlıktadır. Belki de problemin çözümü bu noktada saklıdır. 



***
Kemal Gözler, "XV ve XVI'ncı Asırlarda Lofça Pomak Köylerinin İlk Müslüman Sakinleri", XIII. Türk Tarih Kongresi, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2002, Cilt III, Kısım III, s.1397-1437 (Türk Tarih Kurumu Tarafından Düzenlenen 13. Türk Tarih Kongresinde Sunulan Tebliğ, Ankara, 4-8 Ekim 1999). www.anayasa.gen.tr/pomteb  erişim tarihi.


Offline AlperenKIRIM

  • Advanced member
  • *****
  • Posts: 358
Ynt: Lofça Pomak köyleri - Prof.dr. Kemal Gözler
« Reply #4 on: June 29, 2008, 17:31 »
guzel paylasim

Offline bello

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 588
  • Gender: Male
  • Göçler, göçler, göçler...
Ynt: Lofça Pomak köyleri - Prof.dr. Kemal Gözler
« Reply #5 on: June 29, 2008, 18:27 »
Sevgili önder.. Prof.dr.Kemal Gözler. Nekadar tarfsız bunu nerden bilelim.

Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2347
  • Gender: Male
  • % 100 + POMAK
Ynt: Lofça Pomak köyleri - Prof.dr. Kemal Gözler
« Reply #6 on: June 29, 2008, 20:17 »
Bello kardeşim tahmin ederimki bu zat-ı muhterem bizden  ;) Ayrıca hukukçu olmasından dolayı olaylara bakış açısının farklı olacağı muhakkaktır. Sayın kemal gözler osmanlı arşiv belgelerine istinaden konuştuğu için şahsen benim bu hususta tereddütüm olmaz.
http://hukuk.uludag.edu.tr/kemal-gozler.htm


Ayrıca bu konu ile ilgili olarak verdiğim ve aynı şekide eleştirilere muhatap olduğum ulf brunnbauer ile ilgili bir haberide aşağıdaki linklerde bulabilirsiniz.

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=7532859&tarih=2007-10-22

http://209.85.135.104/search?q=cache:wZW4vGmj-4IJ:www.qantara.de/webcom/show_article.php/_c-680/_nr-81/_p-1/i.html%3FPHPSESSID%3D5+Ulf+Brunnbauer&hl=tr&ct=clnk&cd=3&gl=tr&lr=lang_tr

Offline bello

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 588
  • Gender: Male
  • Göçler, göçler, göçler...
Ynt: Lofça Pomak köyleri - Prof.dr. Kemal Gözler
« Reply #7 on: June 29, 2008, 20:51 »
Sevgili önder kardeşim türkiyede yaşayan pomaklar olaylara biraz kuşkulu yaklaşıyoruz buda olaylara türk gözüyle bakmamızdan kaynaklanıyor. senin dediğin gibi somut ve tarafsız done ler geldikçe kuşkular kalkacak  :) şu bir gerçek  bizler pomağız  bunu hiç birşey değiştiremez. Saygılar.

Offline daylek

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 551
  • Gender: Female
  • pomakinka gorda sam jena... SorguluYorum
Ynt: Lofça Pomak köyleri - Prof.dr. Kemal Gözler
« Reply #8 on: June 30, 2008, 13:45 »
verdiğiniz linkte geçen batak kasabası hikayesini daha geçen hafta dedem de bana anlatmıştı. kendiside gitmiş oraya bir kiliseyi müzeye dönüştürmüşler ve kafatasları kanlı baltalar falan baya ilginç bir yer haline dönüştürmüşler. dedemin söylediğine göre kendiside oraya gittiğinde bu müzede ilkokul çağında çocuklar başlarında öğretmenleri türklerin ne kadar barbar olduklarını anlatıyormuş. dedemin bana bunu anlatmasının nedeni neden türkiyeye gelmişiz sorusuna verdiği yanıt; draginova da artık pomaklar yaşayamaz hale gelmişler. nerdeyse her hafta bulgarlar köye gelirlermiş erkekleri toplayarak dayak falan atarlarmış, kadınlar, kızlar ve çocuklarada yaptıkları cabası, kadınlar artık üstlerine başlarına palas pandıras elbiseler giyer yüzlerini gözlerini çirkin görünmek için toprakla çamurla kirletirlermiş. bunlar sadece sana anlatabildiklerim anlatamadıklarım var bide. dedi ve arkasından batak kasabasındaki müzeden bahsetti bide türklere barbar derler peki onların pomaklara yaptıkları ne oluyor sorusunu yöneltti.       

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42