Author Topic: 1912-13 'te pomaklara uygulanan zulüm  (Read 23524 times)

0 Members and 2 Guests are viewing this topic.

Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2349
  • Gender: Male
  • % 100 + POMAK
1912-13 'te pomaklara uygulanan zulüm
« on: May 08, 2008, 17:44 »
1913 yılında pomakları zorla hristiyan yapmak isteyen dönemin bulgar idaresinin yaptığı zulümü o günün osmanlıcası/türkçesi ile yansıtan alıntı makaleyi burada ifşa ediyorum.  



18 Mayıs 1913 (5 Mayıs 329) târihinde Filibe sancağına mülhak
Peroştise  karyesi muhtarı Angel Manofasker-î Yuvan Karinçef, karye-i
mezkûrede Arâmsâz çavuş Zelâtif, Demircik köy papası Görgi, Peroştise
papası Stoyan, Derce köy muhtarı Aralan Karinçef ve civardaki kuradan
daha yüz kişi kadar eşhâd sarf-ı ahâlî-i İslâmiyye ile meskûn eski
Bulgaristan'ın Rum-ili-i şarki dâhilinde vâki' Filibe sancağına mülhak
Ropçoz kazası dâhilinde "Curyan" karyesine giderler. Orada bunlara köy
kâtibi Espas ve köyün muhafazası hususundan Filibe kumandanlığı
tarafından gönderilen Bulgar asâkiri dahi iltihâk ederek beynlerinde ba'de'listişare
gürûh-ı mezkûreden bir kısmı karyeyi muhasara eder, kısm-ı diğeri
dahi köy dâhiline girerek İslam haneleri üzerine hücum ederler, kapuları
baltalar ile kırarlar, cebren hâne içlerine girerler. Erkek, kadın ve çocuk
tefrik etmeyerek bilâ-istisnâ bütün ahâlî-i İslâmiyeyi bir sûret-i fecî'a ve
vahşiyânede darp etmeğe başlarlar ve bu veçhile cümlesini hanelerinden
ihrâc ederler. Karyeyi muhasara eden eşhâs-ı rezîle dahi karye içerisüne
dâhil oldukda evvelkilerle birleşerek müctemi'an ahâlî-i İslâmiyyeye dîn-i
İsevînin kabulünü teklîf ederler. Fakat ahâlî-i mezkûre bu canavarların nâ
kâbil-i kabul olan teklifini bir sûret-i ciddiyet ve azmkârânede redd ederler.
O vakt mezkûr cânîler darb mu'amelesini yeniden ve daha gaddârâne bir
sûretde icra etmeğe başlarlar ve ahâlî-i  İslâmiyyeye kuvve-i cebriyye
ile, hüsn-ü rızâlanyla Hıristiyan olduklarına da'ir birer kağıd imzalatırlar.
Erkeklerin feslerini,kadınların ferace ve başörtülerini kılıç ve süngüler ile
paralarlar. Artık Hıristiyansınız, kadın ve kızlarınız bundan böyle bilatesettür
gezecekdir şayet erkeklerden birinin fes veya kadınlardan birinin
ferace ve başörtüsü ile gezdiği veya âyîn-i Muhammedi üzre ibâdet etdiği
görülecek olursa i'dâm cezasıyla tecziye olunacakclır, derler.Bundan sonra
câmi'-i şerifin minaresini kısmen ve minberini kamilen hedm ederler. Cami'i
kelîsâ ittihâz edüp derû'nini esnam ve tesâvir ile doldururlar. Minarenin
üstüne çan ile haç ta'lik ederler ve ahâlî-i İslâmiyyeyi adetâ koyun sürüleri
gibi cebrî sûretde kelîsâ ittihâz olunan câmi'-i şerife doldururlar.
Ba'dehu bâlâda esâmîsî muharrer papaslar bi'1-cümle ahâlî-i
islâmiyyeye cebren yedlerinde taşıdıkları haçı öpdürürler. Senin ismin
şöyledir, filânın ismi böyledir diyerek ânları Hıristiyan isimleri ile tevsîm
ederler ve böyle keyfi ve vahşîyâne bir sûretde bütün karye ahâlîsini
Hıristiyan ederler.23

Karye-i mezkûre ahâlisinden: Bakkal Hasan zevcesi Saliha, Şaban
Hüseyin zevcesi Hasibe, İsmail zevcesi Fatîma, Kula İsmail, Hacı İsmailzâde
Yâ'kub, Uzun Süleyman, İsmail Gargat Osman, Sa'id-oğlu Hüseyin,
Kotoman-oğlu (II) Kulaç Hüseyin, Gül Ahmed, Mısırlı Ali, Hacı-oğlu
İsmail, Ali Bayram, Hacı Mustafa, zevcesi Fatıma, Karaman Hüseyin,
zevcesi Fatıma, Arif zevcesi Hamîde, Kerim Ömer zevcesi Nesîbe, İsmail
zevcesi Hasîbe, Salih zevcesi Hasîbe ve Süleyman zevcesi Fatıma ber-sûret-i
fecî'a ve vahşîyâne ölüm derecesine gelinceye kadar darb edilmişlerdir.
Mustafa bin İsmail ise defâ'atle vuku' bulan şiddet-i darbe tâb-âver
1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında da buna benzer olayların yaşandığı belgelerle
sabittir. Bu belgelerde Bulgarların yaptıkları zulümler arasında; yağma ve
katliamlar, köylerin yakılması, camilere sığınan halkın diri diri yakılması.halkm mal
ve mülklerini Bulgarlarla paylaşmak ve Bulgarlaşmak zorunda kalacağı yolunda
tehditler gibi. mukavemet olamayarak sâ'ika-i te'essürle zevcesini, iki oğlu ile bir kızını
kati etdikten sonra sâliben intihar eylemişdir.

Filibe sancağı nıuzûfâlıııüan: Bogot, Saftişta ve Çukurköy ve
Gündüzköy karyesi vukû'atı:

9 Şubat sene 1913 târihinde Şir ve Kâlikâ karyesinde zabit mu'âvini
Çavuş Angelif ve aynı köy redîf askerlerinden Kolyo Kompaniyacif, Andon
Amavudof; Malova karyesi muhtarı Kostadin Damyanof, Angel Gazovif
karye-i mezkûre rahibi Vasil Zagorovski ve baş kâtibi Vlaşo Rusenof,
Pavelsko karyesi sakinlerinden Atanas Gaştif, râhib Görgi Hristo ve
Veştinarof, râhib Pindef, Fonye karyesi muhtarı Hristo Bronzolof, redîf
askerlerinden îspas Gazenski ve karye-i mezkûre papazı Popiovan, Lilkova
karyesi ahâlîsinden Dolen ve Paşmaklı kumandanlığının idaresinde bulunan
redîf asâkirinden yirmi kadar şahıs bâlâda mezkûr kurâ-yı islâmiyyeye
gidüp ahâlisine dîn-i nasârânın kabulünü teklif ederler. Ahâlî-i mezkûreden
hiçbiri hüsn-ü azalarıyla teklîf-i vâki'i kabul etmez, redd ederler. Bunun
üzerine eşhâs-ı mezkûre, erkek, kadın ve çocuk tefrik etmeyerek bi'1-cümle
ahâlî-i islâmiyyeyi enva' işkence ve tazyîk tahtında bulundurmağa başlarlar.
Darb, tehdîd, ahâlî üzerine silâh ile âteş etmek, erkek ve çocukların feslerini
atmak, kadın ve kızların ferace ve yaşmaklarını yırtmak, câmî' ve sâ'ire
mahallerde bulunan Kur'ân-ı Kerim ve kütüb-i sâ'ire-i dîniyyeyi ihrâk
eylemek, çizmeleriyle çiğnemek gibi vekâyyi'-i fecî'ayı irtikâb eyledikten
sonra cevâmi'-i şerîfenin minarelerini hedm, yerlerine çan ve haç ta'lîk
ederek cevâmi-i şerîfenin minarelerini hedm, yerlerine çan ve haç ta'lîk
ederek cevâmi'-i mezkûreyi kelîsâya tahvîl ederler ve derûnlarını esnam ve
tesâvîr ile doldururlar. Ba'dehu ahâlî-i islâmiyyenin cümlesini cebren kelîsâ
ittihâz olunan cevâmi' derûnuna ânları doldurarak âyîn-î hıristiyâniyye üzre
hıristiyân yapmağa başlarlar. Bâlâda esâmîsi muharrer olan papaslar her
ferdi yegân yegân huzurlarına celb eyler ve ânlara yedlerinde bulunan haçı
cebren öpdürürler. Öpmekden imtina' edenler şiddetle darb edilirler. Kadın
ve kızların başlarından birer mikdâr saç kesilir ve bütün ahâlînin üzerlerine
zor ile hristiyanlarca mukaddes add olunan su serpilir. Bundan sonra erâzil-i
mezkûre yüksek sesle Hazret-i Muhammed'e tükürmeğe başlarlar! Ahâlî-i
islâmiyyeyi  dahi cebren ol hazrete tükürmeğe mecbur ederler ve
müşârün- ileyhin dîninden vaz geçdiklerini dayak kuvvetiyle i'tirâf etdirirler.
Vefat eden müsliimanları cebren âyîn-i hristiyâniyye üzerine hristiyan
kabirlerine defn ederler. İşbu vahşetin şiddet-i te'sîrinden sâ'ika-i ye's ile
ahâlî-i islâmiyye-i kura çoluk çocuğu ile birlikte gece vakti dağ ve bayırlara
firar ederler. Orada mevsim-i şitânın en bürûdetli zamanlarında orman ve
mağaralar içlerinde ve taş altlarında aylarca aç ve bî-ilac pek perişan bir
halde emrâr-ı evkât ederler.

Safteşte karyesi sakinlerinden İsmail bin Lütfî, zevcesi Nesîbe,
validesi Nefise, Şerif bin Hüseyin Çavuş, Gündüz karyesinden İbrahim bin
Hüseyin ve Çepelli karyesi sakinlerinden Dramah-oğlu Mehmed şaiben
intihar eylemişlerdir. Filibe sancağı muzâfâtından Peştere kazasına tabî Çepine havzası
dahilindeki kurada vukû'bulan mezâlim ve fezâyih. Banye Karyesi Vukû'atı
18 Mayıs 1913 târihinde Aleko (Ali) kerîmeleri Ayşe ve
Ümmetullah ve Belübaş kerîmesi ürküş nâm islâm kadınları karye-i mezkııre
dâhilinde ikâmet etmekde bulunan asâkirinden Angel Tomof, Nikola
Yuvanof, Dragon Ahilof ve Vasil Radof  nâm eşhas-ı rezîle kuvve-i
cebriyye ile hanelerinden ihrâc ederek köy kançılaryasına* götürürler orada
zavallıları köy papası Vasil ve komitecilerden Kolo, Dragan ve Görgi nâm
eşhasın muvacehesinde ber-sûret-i caniyâne ve vahşiyânede darb etdikden
sonra papasın emriyle taht-ı tevkîfe alırlar. Yine târih-i mezkûrede karye-i
mezkûre ahâlîsinden Stoyan nâm şahıs otuz kadar komitacı ile birlikde islâm
kadınlarının yıkandığı bir kaplıcaya girerek ânlar üzerine kılıçlarıyla
yürürler. Bîçâre kadınlar sâ'ika-i havf ile elbiselerini kaplıca içerisinde terk
ile oradan firar ederek çırıl çıplak karye derûnuna vâsıl ve güç hâl ile
hanelerine dâhil olurlar.

10 Nisan sene 1913 tarihinde Çepine havzasında vâkî' Kamanisa
karyesi sâkinlerindn jandarma çavuşu Botcovisof nâm şahıs bâlâda mezkûr
Banye karyesi sakinlerinden Sa'îd kerîmesi Raşîde ve Monla Hasan kerîmesi
ümettullah'a yolda rastgelerek üzerlerine bir kelb-i akûr gibi hücum eder,
" Kançılarya: Muhtarlıkta heyet odası.
kılıcıyla anlarun ferace ve başörtülerini paramparça eyleyerek ve bir tavr-ı
bî-edebâne ile "yavrularım, saklanmayınız. İşte ben sizin yüzünüzü açtım
durunuz bakalım hanginiz daha güzelsiniz" diyerek ânların daha bed
mu'âmele etmeğe kalkışır. Keza 3 Eylül sene 1913 târihinde Bâne karyesi
ahâlî-i hristiyâniyyesinden: Bozacı Ilristo, köy  jandarması Yordan
Paliforof nâmındaki caniler karye-i mezkûre papası Kristo Yuvanof, Filip
Danailof, Kâtip Kristo Grançarof ve muhtar Atanas Savof nâmındaki eşhasın
teşvîkâtıyla tarlalarından avdet etmekdc olan karye-i mezkûre sakinlerinden
Salih kerîmesi Rabiş, Sono kerîmesi Meryem, Mehmed kerîmesi Saliha,
Hüseyin kerîmesi Saliha, Hacı Emin kerîmesi Seyyide, Hasan kerîmesi
Nesîbe, İsmail kerîmesi Rabiş, Mustafa Derman kerîmesi Metiyâ, gelinleri
Fatma ve Ayşe nâmındaki islâm kadınlarının köy kenarında üzerlerine
hücum ve mesture bulunduklarını bahane ile ânları bayıltıncaya kadar darb
ederler. Ferace, çarşaf ve başörtülerini ber-sûret-i gaddarâne ve vahşîyânede
bıçaklarıyla paralarlar. Bununla da iktifa etmeyüp bîçârelerün elbiselerini
dahi süngü ve kılıçlarile yırtarak zavallı kadınları sokak ortasında çırıl çıplak
bırakırlar. Bundan sonra da ânları çimdirmek, öpmek ve sâ'ir nâ-mahrem
mahallerini yoklamak gibi medeniyyet ve insâniyyette asla yakışmayan bîedebâne
harekâtda bulunurlar. Yine aynı eşhas karye-i mezkûre dahilindeki
islâm hanelerine cebren duhûl ile: Pore-oğlu Ahmed, Mustafa-oğlu Aliş,
Rapgin-oğlu Receb

Bulgaristan'daki Fâci'aların Temâsîli
Tanassur etdirilen müslümanlara â'id in'ikâsât-ı mü'ellime
Bulgaristan'da vâki' (Peştere) ahâlisinden olup son günlere kadar
dîn-i aslîlerine avdetlerine mümâne'at edilen Pomak dindaşlarımızdan:
Asıl İsimleri
Bulgar İsmi
1- Bekir bin Mehmed
Yivatı
2- Mehmed bin Salih
Dimitri
3- Mehmed bin Halil
Dimitri
4-Hafız Halil
İliyâ
5- Fatma
Evsinyanka
6- Hasan
Asen
7- Emin
Mitiko
8- Ümmedi
İliyâ

 Zazo-oğlu Salih, Tomba-oğlu Salih, Sergi-oğlu İbrahim, Metooğlu
Ali, Meradin-oğlu Ali, Meno-oğlu Mehmed, Karaca-oğlu İbrahim,
Baro-oğlu Hasan, Ali-oğlu Yusuf, Mino-oğlu Monla Hasan, Bakkal-oğlu
Mehmed, Kara Hafız Efendi, Kerto-oğlu Abdi, Kerto-oğlu Ali, Kayno-oğlu
İsmail, Manço-oğlu Mehmed Ali, Kego-oğlu Mehmed, Ilıcalı Yusuf, Bekir
oğlu Ali, oğulları Hasan ve Ahmed, Balcı oğlu Aliş, Divak oğlu Ahmed,
Arif oğlu Ali, Hafız Nalbantof, Aliş Kalanof, Alko oğlu Seyfi, Ahmedof,
Abdi Memişof, İbiş Paçof, Abdi Reyşof, Mehmed Tomif, Mehmed Revnof,
Hüseyin Bilalof, Hüseyin Başkof, Hüseyin Lelekof, Mehmed Arifkof,
Hüseyin Menof, Mehmed Dedekof, İsmail Diderof nâmındaki müslümanları
pek gaddârâne ve vâhşiyâne bir sûretde darb ederler ve merkûmûni baygın
bir halde bırakırlar. Karye-i mezkûre ahâlisinden Fatma Anzova, Ali Monla
Aliyef, Mustafa Kandof, Metiyâ Şispeva, Hasan Deremalof, Saliha Kantova,
Kahveci kızı Meryem, Hatica Kertova, Arago kerîmesi Meryem, Mehmed
Lolof, Ahmed Divakof, Hüseyin Mokof, Hüseyin Terzof, Bâlî Karof, Biyo
Biyof nâmındaki kesân şiddet-i darbdan vefat  etmişlerdir. El-hâsıl
işkence, havf ve ahvâl-i sâ'ire-i rûhiyye ilcâ'âtiyle yalnız Banye karyesinde
dört ay zarfında vefat edenlerin mikdârı beşyüzü tecâvüz eylemişlerdir.

Çepine'nin Ortaköy Karyesi Vukû'atı

16 Mayıs sene 1913 târihinde karye-i mezkûre sakinlerinden Kopit
kerîmesi Fatma, İbrahim kerîmesi Fatma, Mehmed Ali kerîmesi Ayşe nam
islâm kadınları sokakdan geçerlerken mesture bulunduklarını gören köy
papası Vasil ve mu'allimesi Rose Vahman yüksek bir sadâ ile orada bulunan
askerlere emr eyler, ânlar da zavallıları zorla papasın dâ'iresine götürürler.
Papas merkûmelere hitaben bir tavr-ı vahşiyâne ile "biz, sizi Hristiyan etdik,
siz hâlâ bu kalın kafadan vaz geçmeyecekmisiniz, bu ferace ve başörtüleri
nedir" diyerek orada bulunan askerlere emr eder ve bîçâreleri öldüresiye
döğdürdükten sonra ferace ve başörtülerini yırtdırır. Mehmed Ali kerîmesi
Ayşe şiddet-i darbdan sâ'ika-i havf ile hâmil bulunduğu çocuğu düşürür.
Yine aynı askerler papas ve mu'allimenin emriyle karye dahilindeki islâm
evlerine zorla girerek bundan böyle mesture görülen kadın ve kızların ve
âyîn-i Muhammedi üzre ibâdet eden kimselerin i'dâm cezasıyla tecziye
edileceklerini bir tavr-ı tehdîtkârâne ile ahâlî-i islâmiyyeye söylerler.

Çepine'nin Korova Karyesi Vukû'atı

Popkoif ismindeki köy papası karye-i mezkûre İslâm kadın ve
kızlarını mesture gördüğü takdirde orada bulunan komitacılara tutdırarak
ferace, çarşaf ve başörtülerini cebren atdırıyor. Müdâfa'a edenler şiddetle
darb edildikten sonra taht-ı tevkife alınıyor. Civarda bulunan kuradan hergün
müsellah Bulgar çeteleri Korova karyesine dâhil olarak ahâlî-i islâmiyyeyi
ölümle tehdîd ediyor. Şayed ahâlî-i islârniyyeden biri âyîn-i Muhammedi
üzre ibâdet ederken görülecek olursa bütün karyenin ihrâk ve ahâlîsinin katli
âmm edileceğini bilâ-pervâ söylüyorlar.

Çepine'nin Dal ve Alemdar Kulübeleri Vuku'âtı

Çepine'nin Bânye karyesinde sakin polis müdîri Pazarcık'lı
Gogozlatin ahâliden Yuvan İştef, Papas Ko'if, Görgi Tomof, karye-i
mezkûre muhtarı Lazar, Hristo Kadorin ve ismi mechûl daha üç rahibin
kumandan tahtında mezkûr  karye komitacı ve serserilerin yüzü
mütecaviz eşhas ve papas kıyafetli kimseler 17 Şubat sene 1913 târihinde
sırf ahâlî-i islâmiyye ile meskûn Bâlâ'da mezkûr kulübelere giderek ahâlîsi
yegân yegân cebren hanelerinden ihrâc ile bir araya getirdikten sonra ânlara
hristiyan dininin kabulünü teklif ederler. Âhalî-i islâmiyye teklîf-i vâki'i
kat'iyyen redd eder. Bunun üzerine mezkûr cânîler adetâ kudurmuş
canavarlar gibi ahâlî-i mezbûre üzerine saldırarak zavallıları engizisyon
mezâlimine rahmet okudacak derecede işkencelere ilkâ ederler: darb,
söğmek, süngü ile saplamak kadın ve kızların ferace ve elbiselerini yırtmak
gibi vekâyi'-i fecî'iyyeyi irtikâb teklîf-i mezkûrı tekrar redd ederler. Bunun
üzerine bâlâda esâmîsi muharrer papaslar ahâlî-i islâmiyyeyi ikiye tefrik
ederek bir kısmını karye dâhilinde bırakırlar, kısm-ı diğerini ise kati
olunmak üzre komitacılara teslim ederler. Komitacılar, papasların emriyle bu
bîçâreleri köy haricindeki dere içerisine götürürler. Yarım sâ'at sonra köy
dâhilinden silâh sadâları işidilmeğe başlar. Papaslar köyde bırakdıkları
islâmlara hitaben:
"İşte hemşehrileriniz kati olındı, sizin ceza-yı sezanız budur. Siz hâlâ
mı înad edeceksiniz yoksa teklîf etdiğim dîni hemân kabul edecek
misiniz, acele cevâb veriniz" diyerek kuvve-i tehdîdiyye ile kerhen bîçâre
müslümancıklara hristiyanlığı kabul etdirirler.
El-yevm bâlâda zikr olunan kurâ-yı islamiyyenin kâffesinde Pazar
ve sâ'ir eyyam resmiyye-i dîniyyede müsellah Bulgar çeteleri ahâlî-i
islâmiyyeyi cebren hanelerinden ihrâc ile kelîsâ ittihâz olunan câmi'lere
götürüyorlar. Bir mâni'-i meşru' üzerine gitmek istemeyen veya münferiden
gidüp de â'ilesi efradından ba'zılannı hanesinde bırakan kimselere en
zalimane bir sûretde darb olunuyorlar.

İcrâ-yı Şekavet Edenler

1913 senesi kânûn-ı sânî ve Şubat ayları zarfında Paşmaklı
karyesinden papas Yuvan Dorkof, Rahovo karyesinden papas Anastas,
Davudköy papası Stevan, Raykovo karyesinden papas Vasil, papas Gavrail
ve papas Anastas, Çakman karyesinden papas Çakırof ve ismi mechûl
Sofyalı bir papas ma'iyyetlerinde birkaç yüz komitacı olduğu halde Bâlâda
mezkûr sancak ve kazalar dâhilinde vâki' bî'l-cümle kurâ-yı islâmiyyeye
hücum ile zavallı müslümanlar üzerinde icra edilmedik şekavet ve mel'anet
bırakmazlar. Eşhâs-ı merkûme-i rezîle evvelâ girdikleri köylerin ahâlî-i
islâmiyyesine tebdîl-i mezheb eylemelerini teklîf ederler. Cevâb-ı redd
aldıkları yerlerde hemân kuduz köpekler gibi ora müslümancıklarının
üzerine saldırarak ekserisini sopa ve tüfeng dipçikleriyle darb, ba'zılarını
kılıç ve süngü ile cerh, bir takımını kati eylemek, kadın ve kızların ferace,
çarşaf ve başörtülerini ve elbiselerini yırtmak ve ırz ve namuslarına tasallut
eylemek gibi en fecî ve en çirkin ef âli irtikâb etmekden asla çekinmezler.
Ahâlîsi cerben tanassur etdirilen kurâ-yı islâmiyyenin ba'zısı ile
mağdûrîn ve maktûlîn-i islâmiyyenin kısmen esâmisi:

Ahi Çelebi Kazasından

Paşmaklı karyesi: Karye-i mezkûre kısmen ihrâk ve ahâlisinden
Çako Adem nâmındaki zât kati edilmişdir.
Raykovo karyesi: Karye-i mezkûre sakinlerinden İncekara oğlu
Emin ve Hacı Hafız efendiler ölüm derecesine gelinceye kadar kelisâda darb
edilmişlerdir. Bunlardan Hacı Hafız hanesine sedye ile nakl edilmişdir,
mûmâ-ileyh sekiz ay müte'essiren hasta yatmışdır.
İflah karyesi:
Terpen (Pletena) karyesi: Karye-i mezkûre kamilen ihrâk edilmişdir.
Fındıcık karyesi: Bu karye de kamilen ihrâk olunmuşdur.
Ahâlîsinden Osman kızı Hatice nâmında bir kadın silâh ile itlaf edilmişdir.
Çamlıca karyesi: Köylülerden Hasan Usta oğlu Ahmed, Kara
Nu'man oğlu Sadık ve Hacı oğlu Ahmed silâh ile itlaf edilmişlerdir.
Söğütçük: Karye-i mezkûreden elli iki hane ihrâk edilmişdir.
Ahâlîsinden Hasan oğlu Receb, Bayrakdâr oğlu Hasan, Onbaşı oğlu Hasan,
Müvetgıl oğlu Hasan, Şeyh oğlu Emin, Ali Ağa oğlu Hasan nâm kimseler
silâh ile itlaf edilmişlerdir.
Küçük Arda: Karye-i mezkûreli Haydar Salih'in başı yarılmış,
Ya'kub oğlu Ya'kub, Ali Hoca oğlu Monla Hasan öldüresiye darb
olunmuşlardır; Ya'kub oğlu Ya'kub şiddet-i darbdan deli olmuş, kerîmesinin
ırz ve nâmûsu hetk edilmişdir.
Tuyuklu (Tuvişte) karyesi: Karye-i mezkûre kamilen ihrâk
edilmişdir. Ahâlîsinden Boşnak Monla Mehmed oğlu Salih kati olunmuşdur.
Büyük ve Küçük Pala kurası: Kurâ-yı mezkûre kamilen ihrâk
edilmişdir.
Çangır Dere karyesi: Karye-i mezkûreden on kişi silâh ile itlaf
edilmişlerdir.
Muçurya karyesi: İşbu karyede silâh ile altı kişi kati dört kişi cerh
edilmişlerdir.
Büyük Dere karyesi: Karye-i mezkûre kamilen ihrâk edilmişdir.
Küçük Dere karyesi: Karye-i mezkûre kamilen ihrâk edilmişdir.
Kokaliç: Karye-i mezkûre kamilen ihrâk edilmişdir.
Yunus Dere: Karye-i mezkûre kamilen ihrâk edilmişdir.
Esmilan: Karye-i mezkûre kamilen ihrâk edilmişdir.
Tekfur: Karye-i mezkûre kamilen ihrâk edilmişdir.
Arda Başı: Bulgarlar karyede karı, kız ve erkek olarak silâh ile otuz
kişi telef etmişlerdir.
Hasan Koko karyesi:
Tozburun karyesi:
Bukovo (Ma'den-ihrâk cedîd):
Kirazlı karyesi:
Karşılı karyesi: Karye-i mezkûre tesellümden bir hafta sonra
Bulgarlar tarafından muhasara olunup ihrâk olunmuşdur. Yanan evlerden
firara tesaddî eden erkek, kadın, çocuklar silâh ile itlaf edilmişlerdir.
Eşrâfdan Pat oğlu Emin, Med oğlu Mahmud dahi maktûlîn meyânmdadır.
Demircik karyesi:
Kozca karyesi:
Valkan (Balkan) karyesi:
Paşadık karyesi:
Gökçepınar karyesi:
Ketenlik karyesi:
Mustafçova karyesi:
Ayvacık karyesi:
Dan Dere Kazasından
Darı Dere (karyesi)
İlyasça karyesi
Hürmet karyesi
Ma'den karyesi
Karye-i mezkûrenin Varya mahallesi kamilen ihrâk ve ahâlisinden
yirmisekiz kişi kati edilmişdir. Câmi'-i şerîfde ve karye dahilindeki evlerde
bulunan Kur'ânı Kerîmler kısmen ihrâk edilmiş ve kısm-ı küllisi
abdesthânelere atılmışdır.
Alamalar karyesi
Sarıyar karyesi
Ilıca karyesi
Memkova karyesi
Şahin karyesi
Göneli karyesi
Kepenek karyesi
Uzundere karyesi
Akpınar karyesi
Mehmed zevcesi Fatma sâlîben i'dâm edilmişdir. Hasan ve Ömer
Çavuşlar komitacılar tarafından kesmeğe yatırılmış Ömer Çavuş'un oğlunun
oğlu korkudan füc'eten vefat etmişdir. Kadın ve erkeklerden darb olunanlar
hadd ü hesabı yokdur.
Mü'min Hoca'nın sakalı tıraş edilmişdir. Ve tıraş ederlerken "dur
bakalım Muhammed'ihrâk düşürüyoruz..." derlermiş!.
Ma'den-ihrâk Cedîd karyesi: Karye-i mezkûreden Softa oğlu Hafız
Şakir telef edilmişdir.

Bâlâlı (karyesi)
Uğurlu (karyesi)
Sinikova karyesi
Karaoğlan karyesi
Sunucak karyesi
Almalıca karyesi
Koşnalar karyesi
Eğri Dere Kazasından:
Lesiçek karyesi
Leskova karyesi
Ilıca karyesi
Kozluca karyesi
Davudköy karyesi
Kiriska Deresi karyesi
Valçan Dere karyesi
Dolaştır karyesi
Hambar Dere karyesi
Balıklı karyesi
Erikli karyesi
Ahren Evrik karyesi
Gümülcüne Kazası:
Yanıköy karyesi
Karakaş Dere karyesi
Yındık karyesi
Arabacı karyesi
Kızılağaç karyesi
Kapinova karyesi
Çakalköy karyesi
Küçük İpdere karyesi
Terez Yoran karyesi

Razlık ahâlisinden Hacı Hüseyin'in evvelâ gözlerini çıkarmışlar.
Sonra da kulaklarını, kollarını omuzlarına kadar kesmişler. Bî-çâre bu hal
üzre üç gün ber-hayât kalmış ise de üçüncü günü yedi yerinden kasatura ile
delinerek şehîd edilmişdir.
Razlık kazasına tâbi' Yakorit (Yakoruda) karyesinden Hacı Hatib
Durmuş Efendi'nin kulaklarını, dudaklarını ve dilini kesmişlerdir. Merkum
el-yevm ber-hayât ise de son derece doğulmuş ve vefat eyledi zannıyla
mecburen yatmışdır.
Baçovalı Çengo İbrahim Gulak bayırı üzerinde onbir yerinden
kasatura ile urulmak suretiyle itlaf edilmişdir.
Razlığ'a tâbi' Yakorit nahiyesinden Ayşe binti Mehmed nâmındaki
hâtûn kendisine edilen zulm ve işkenceye tahammül ederek tebdîl-ihrâk dîn
ve mezheb etmemeğe cidden karâr vermiş, ancak iki ciğer-pâresini Bulgar
canavarlarının eline terk eylememek içün kendilerini der-âgûş eyleyerek bir
teneke gaz yağı üzerine dökmüş ve bu suretle ciğer-pâreleri ile ma'an
muhterik olmuşdur.
Ahi Çelebi kazasının Söğütçük karyesi papas ve muhtarı tarafından
Sofya kumandanlığına gönderilen bir mektubun suretidir.
Sofya Kumandanlığına
Kumandan Efendi
Sofya'nın hapishanesinde 339 numaralı odada mevkuf bulunan
Edirne topcı onbaşılarından Söğütçük karyeli Salih bin Hasan'ı karyesine
azîmet eylemek üzere serbest bırakınız. Buraya vusulünde hemân hristiyan
edileceğine kefilim.
İmza
Tarih
Blagoy Yok

İstihbar edildiğine nazaran 1912-1913 seneleri zarfında gerek yeni
ve gerek eski Bulgaristan dâhilinde bulunan din kardaşlarımızı tanassur
etdirmek vazifesiyle mükellef olan sınıf-ı ruhbana mükâfât-ı nakdiyye olarak
birçok mebâliğ tevzî' edilmişdir. Papaslar işte bu sayede ya'ni ta'assub-ı
dîniyyelerine inzimam eden para hırs ve tama'ıyla nüfus-ı hristiyâniyyeyi
çoğaltmak içün engizisyon mezâlim ve vahşetini gölgede bırakmışlardır.

HATİME
Ey, ihvân-ı dîn, ey müslümân : Kemâl te'essür ve te'essüf ile
okuduğunuz, enzâr-ı ibratinizden geçirdiğiniz ve herbiri kalblerinizi çak çak
parçalayacak olan işbu vekâyi'i mü'essife, dindaşlarımız üzerinde harb-i
âhir-i meş'ûm esnasında ve bi'l-âhare düşmanlarımız tarafından icra edilen
şenâ'at ve cinayetlerin bir milyarda birini bile temsîl ve irâ'e eyleyemez ve
buna cidden emîn olunuz.
Düvel-i mu'azzamadan ba'zılarının eser-i teşvikiyle meydana
getirilen son Balkan Muhârebesi'nin sûret-i zuhurunu elbetde hatırınızdan
çıkarmadınız ve çıkaramazsınız. İslâm ve Türklükle alâkadar olan, ehl-i salîb
seferinden başka bir şey olmayan muhârebe-i mezkûru hatırından çıkaracak
bir Türk, bir müslümân nasıl tasavvur edilebilir? Bu mümkün değildir.
Balkan müttefiklerine vekâleten Çar Ferdinand'ın salîb nâmına, i'lân-ı harb
beyân-nâmesi unudulabilirmi? O, yirminci asır târihinin en kirli bir
sâhifesini teşkil eyleyecekdir. Son Balkan Muharebesi vahşet, ta'assub ve
çirkinlik i'tibâriyle ehl-i salîb muhârebât-ı meşhûresinden farklı değil, belki
de daha çirkindir. Ahvâl ve hakikat bu merkezde bulunur, müttefiklerin
orduları kavâ'id-i harbi, hukûk-ı beyne'd-düveli ayaklar altına alarak çiğner,
ma'sûm çocuk, kadın, kız, ihtiyar, ma'lûl demeyerek bütün
müslümânlığa karşı i'lân-ı harb eyledikleri içün ... gelenleri kılıçdan geçirir
iken, âlem-i hristiyâniyet bütün cism-i câmud ve dilsiz gibi sükût etdi,
kaldı ve bu vahşet ve canavarlıklara karşı hemân hiçbir yerden - Mösyö
Piyer Loti ve birkaç müstesna sımadan gayrı - bir sadâ-yı i'tirâz ve ...
kaldırılmadı, çünki akıdılan kanlar, hetk edilen ırz ve namuslar müslümân
kanı ve namusları idi. Zehî medeniyyet!
Zâten müslümânlarca öteden beri alışılmış olan bir hakîkat
muhârebe-i âhîr dolyısıyla bir kat daha vuzuh peyda etdi. Bunun içün
müslümânlar, cidden yaşamayı istiyorlarsa yek-diğerleriyle samîmi bir
sûretde ve ittihâd eylemeli ve her ân ve dakika vahşî, gaddar, zâlim ve ...
kanı içmekle lezzet alan canavar düşmanlarından tatlı intikam ... içün de
elele vererek, vakt ü zaman gâ'ib eylemeyerek hazırlanmalı aynı zamanda
her vakitden ziyâde ulûm ve fünûna i'tinâ ederek ilmen, fennen ve iktisâden
terakki etmeğe, yükselmeğe çalışmalı ve bu suretle dînlerini, namuslarını,
vatanlarını ve'1-hâsıl tam ma'nâsıyla mevcûdiyyetlerini muhafaza etmeli,
zîrâ kendine acımayana kimse acımaz, müslümânlar içün muhârebe-i âhîr
kadar büyük bir ders-i ibret ve intibah da olmaz ve olamaz!


Offline feti66

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 17
Ynt: 1912-13 'te pomaklara uygulanan zulüm
« Reply #1 on: May 08, 2008, 19:51 »
Zdrasti!Moje li tozi material da go napishete na bulgarski! Blagodaria vi!

Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2349
  • Gender: Male
  • % 100 + POMAK
Ynt: 1912-13 'te pomaklara uygulanan zulüm
« Reply #2 on: May 08, 2008, 19:55 »
Zdrasti
Tuk e turskata 4ast na foruma, no az 6te go publikuvam v bylgarskata 4ast i imam nujda ot vreme za prevod, za6toto statiqta e stara (na star turski) i az ne moga da razbera vsi4ko

Offline bogutevolu

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 999
  • Gender: Male
Ynt: 1912-13 'te pomaklara uygulanan zulüm
« Reply #3 on: May 09, 2008, 09:03 »
Mehmet Akif Ersoy'un Safahat isimli şiir kitabından 1912-13 Balkan savaşlarında zulüm gören Pomaklarla ilgili bir pasaj:
Tarihi ne unuturuz ne de tarihe takılıp kalırız.
Pomakların dünü, bugünü ve geleceği için tüm gerçekler bizim için önemlidir.


“Gümülcine’yle havalisidir ki, bir canavar
Bu mel’anetleri yapmaz –meğer ki Bulgarlar!-
Ne ihtiyar seçiyor, bak, ne kimsesiz tanıyor;
Beş altı günde otuz bin adam boğazlanıyor!
Pomak’ların deşilip süngülerle vicdanı;
Alınmak isteniyor ta içinden imanı!
Birer birer oluyor ırzı, malı, yurdu heder…
Gidince hepsi elinden: “Ya Bulgar ol, ya geber!”
Şu göğsü baltaların en körüyle parçalanan
Şu, beyni taşların altında uğrayıp kafadan,
Karın, çamurların üstünde inleyen canlar;
Şu, bir yığın kömür olmuş, kül olmuş insanlar;
Ki gazlı bezle, o olmazsa yağlı katranla
Yakıldı Bulgar’a şayeste, bir soğuk kanla;
“Salibe secdeye varmak Huda’ya isyandır.”
Deyip Huda’sına kurban olan şehidandır.
“Ya Bulgar ol, ya geber!” sade hainin dediği…
Tanassur etmeye koyvermiyor ahaliyi,
Bahanesiyle imam görmüyor mu, çıldırarak,
Kuduzca saldırıyor, intikam için, ite bak!
Sarıklarından asılmışların hesabımı var?
Yetişmiyor gibi yer, bir de gökyüzünde mezar!”
-------------
Sözlük:
Heder: bozulmak, perişan olmak
Şayeste: uygun
Salip: haç
Huda: Tanrı
Şehidan: şehitler
Tanassur: Hristiyanlaşmak

Offline daylek

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 551
  • Gender: Female
  • pomakinka gorda sam jena... SorguluYorum
Ynt: 1912-13 'te pomaklara uygulanan zulüm
« Reply #4 on: June 27, 2008, 21:11 »
beden çeker bu dünyada bütün eziyeti sanılır. ancak bedenmidir gerçekten eziyeti çeken yoksa ruhmudur. bir dönem sadece beden çekmiş peki şimdi ? şimdi pomakların ruhudur eziyeti çeken. peki bu ruhlar nerde arkadaşlar büyük bir çoğunluğuna hala ulaşamıyoruz halbuki yanıbaşımızda sanıyoruz. ancak bizden çok uzaklardalar görmüyoruz belkide göremiyoruz. ölenlerin ruhları şad olsun :(     

Ziyaretçi

  • Guest
Ynt: 1912-13 'te pomaklara uygulanan zulüm
« Reply #5 on: June 28, 2008, 23:15 »
  Malesef 1912 li yıllar Balkan harbinin olduğu zamanlar.Balkanlarda ,Balkan uluslarının Fransız ihtilalinin önemli bir sonucu olan '' milliyetçilik '' akımı etkisi ile Osmanlının Balkan toplaraklarını paylaşmaya çalışacağı talihsiz bir döneme denk gelir.Talihsiz dedim zira talihsizlik Osmanlının toprak kaybı değil , orada yaşayan Türk ve Müslüman ahalinin böyle anlaşılmaz!?! muamelelere maruz kaldığı dönemlerdir.Soydaşlarımız ve dindaşlarımızın neler yaşadığını düşünmek bile acı geliyor..Bulgarların gereksiz ve anlaması zor kinlerini 1.Balkan harbi sırasinda İstanbul Yeşilköy ( ayastefanos) a kadar gelip istanbulu ele geçirmek amaçlarının, Osmanlının barış istemesi ile suya düşünce hırslarını mezar taşlarından alabilecek kadar anlamsız ve gereksiz kinleri..
  Her zaman yinelediğim gibi çok geç değil hala o dönemleri görmüş tanıklık etmiş ninelerimiz, büyük babalarımız var onlarla konuşmaya çalıştığınız an bile o dev çınarların gözlerinin doldugunu görmek zor değil.Rabbim kimselere böyle acılar yaşatmasın.

Offline ümitarda

  • Member
  • **
  • Posts: 11
  • Gender: Male
  • silistreli
Ynt: 1912-13 'te pomaklara uygulanan zulüm
« Reply #6 on: July 07, 2008, 22:08 »
ee normal Osmanlı zamanında rahat bir hayat süren Pomaklar, e tabi Bulgarlar savaşı kazanınca kaçamayanlar ellerine düştü.İyiki dedem annesiyle beraber kaçabilmiş. Boşnaklarlar da hep aynı durumda kalıyorlar. Bulunduğun coğrafyaya ayak uyduramazssan böyle olur.Düşman bu seni öpecek değil ya! tabiki zulüm yapacak.Bir gün Osmanlını bu topraklardan gideceğini hesaba katıp ona göre hareket edecekler. Gelecek yüzyıllarda da hep aynı sorun sürecek gidecek. Benim dedemin Babası Slistarada uçbeyi imiş , zengin rahat soylu imişler.Ama Osmanlı savaşı kaybedince , Onlarda o savaşta ölmüşler.Yanlız dedemin Annesi Hasköye kadar bir şekilde gelip oradan Malkaraya geçebilmişler. Dha sonrada Dedemin Amcası da Malkaraya gelmiş.Bu kez Çanakkale savaşı çıkınca Dedmin amcası ,,; Ağabeyim Osmanlı için savaştı öldü , ama ben osmanlı için savaşmam ben Pomağım Bulgaristana geri dönüyorum der.Ama kader ağlarını örer ve Çanakkalede savaşmaya giden binlerce vatan evladının Osmanlının ekmeğinin ahı tutar , Çanakkalede dağlardaki Arvanut eşkiyaları Dedemin Amcasını öldürüler. Düşünsenize Millet savaşıyor ama birtakım uyanıklarda dağa çıkmışeşkiyalık yapıyormuş.Her neyse çocukluğumdan beri aklıma takılır durur ; acaba Hüseyin Dede( dedemin amcası) Neden ben Osmanlı için savaşmam demiş? Bu hep zihnimde saklı kalan bir sorudur.        Ümid ARDA

Offline balaban

  • Member
  • **
  • Posts: 16
Ynt: 1912-13 'te pomaklara uygulanan zulüm
« Reply #7 on: July 09, 2008, 18:38 »
ee normal Osmanlı zamanında rahat bir hayat süren Pomaklar, e tabi Bulgarlar savaşı kazanınca kaçamayanlar ellerine düştü.İyiki dedem annesiyle beraber kaçabilmiş. Boşnaklarlar da hep aynı durumda kalıyorlar. Bulunduğun coğrafyaya ayak uyduramazssan böyle olur.Düşman bu seni öpecek değil ya! tabiki zulüm yapacak.Bir gün Osmanlını bu topraklardan gideceğini hesaba katıp ona göre hareket edecekler. Gelecek yüzyıllarda da hep aynı sorun sürecek gidecek. Benim dedemin Babası Slistarada uçbeyi imiş , zengin rahat soylu imişler.Ama Osmanlı savaşı kaybedince , Onlarda o savaşta ölmüşler.Yanlız dedemin Annesi Hasköye kadar bir şekilde gelip oradan Malkaraya geçebilmişler. Dha sonrada Dedemin Amcası da Malkaraya gelmiş.Bu kez Çanakkale savaşı çıkınca Dedmin amcası ,,; Ağabeyim Osmanlı için savaştı öldü , ama ben osmanlı için savaşmam ben Pomağım Bulgaristana geri dönüyorum der.Ama kader ağlarını örer ve Çanakkalede savaşmaya giden binlerce vatan evladının Osmanlının ekmeğinin ahı tutar , Çanakkalede dağlardaki Arvanut eşkiyaları Dedemin Amcasını öldürüler. Düşünsenize Millet savaşıyor ama birtakım uyanıklarda dağa çıkmışeşkiyalık yapıyormuş.Her neyse çocukluğumdan beri aklıma takılır durur ; acaba Hüseyin Dede( dedemin amcası) Neden ben Osmanlı için savaşmam demiş? Bu hep zihnimde saklı kalan bir sorudur.        Ümid ARDA


bu gün osmanlı olsa bende osmanlı için savaşmam doğrusu bunun neresi garip ? canımı dişime takacağım osmanlının içindeki entrikalar sonucu kaybettiği bir savaşta insanlarımın canını namusunu kurtaracağım kendimi osmanlının başa çıkamadığı düşmanlarına kabul ettirip devlet statüsü kazanacağım başkent olan istanbulun ve trakyanın osmanlının elinde kalmasını sağlayacağım

yinede vefasızlık etmeyerek bu devleti (şarki rumeli )osmanlının vilayeti olarak osmanlının düşmanlarına dikte ettireceğim sonrada osmanlı sanki yolda bulmuş gibi bu vilayeti bulgar devletine hediye edecek ve bende osmanlı için yeni bir savaşta kan dökeceğim bunun neresi garip ?

Offline ЖАРКО ЖЕГЛЕВ

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 1479
  • Gender: Male
Ynt: 1912-13 'te pomaklara uygulanan zulüm
« Reply #8 on: March 31, 2009, 09:34 »
Batı Trakya'nın Bitmeyen Çilesi / Nevrekoplu Celal Bey'in Hatıraları
Celal Perin

Arma Yayınları / Tarih Dizisi Etiket:  13,00 TL 
NetKitap Ederi: 11,70 TL 


Nevrekoplu Celal Bey ölene kadar bağlı kaldığı ittihat ve terakki'ye genç yaşında katılmıştır. Teşkilat-ı Mahsusa'nın kuruluş toplantısında yer alan Nevrekoplu Celal Bey kendisine verilen gizli görev gereği Abidinof takma ismini alarak Bulgar Millet Meclisi Sobranya'ya milletvekili seçilmiştir. Sobranya'da Bulgaristan'ın 1. Dünya savaşına katılması oylamasında diğer 14 Türk milletvekili ile birlikte kilit rol oynamıştır. Bu olaylara Bulgaristan Osmanlı İmparatorluğunun yanında savaşa girmiştir. Sobranya 'da Türk yanlısı tutumu nedeniyle Bulgar vatan haini olarak kabul edilerek bir çok tehditlere maruz kalmıştır.
1. Dünya savaşı sonrası kendisine verilen görevle Roma'da Trakya'nın Türkiye'ye bağlanması konusunda diplomatik girişimlerde bulunmuştur.
İlk kez yayınlanan hatıralarında Batı Trakya ile ilgili çok önemli bilgiler yer almaktadır.
 

Offline ЖАРКО ЖЕГЛЕВ

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 1479
  • Gender: Male
Re: 1912-13 'te pomaklara uygulanan zulüm
« Reply #9 on: May 09, 2010, 21:01 »
Tuyuklu (Tuvişte) karyesi: Karye-i mezkûre kamilen ihrâk
edilmişdir. Ahâlîsinden Boşnak Monla Mehmed oğlu Salih katl olunmuşdur.
 
Spomenava se che selo Tuiuklu( veroiqtno segashnoto Tuhovishta ) e bilo napylno opojareno.
 
Not: Bu köy Nazmi'nin köyüdur. http://www.pomak.eu/board/index.php?topic=2507.msg59861;topicseen#new
Terpen (Pletena) ise ona yakındır.
 

Offline ercanucar

  • Candidate member
  • *
  • Posts: 2
Re: 1912-13 'te pomaklara uygulanan zulüm
« Reply #10 on: April 22, 2011, 00:01 »
benim de dedemlere zulüm edilip türkiyeye kaçmışlar. sene 1933 yer zlotograd.

Offline recep memis

  • Avarage member
  • ***
  • Posts: 94
Re: 1912-13 'te pomaklara uygulanan zulüm
« Reply #11 on: April 22, 2011, 10:54 »
......Bu kez Çanakkale savaşı çıkınca Dedmin amcası ,,; Ağabeyim Osmanlı için savaştı öldü , ama ben osmanlı için savaşmam ben Pomağım Bulgaristana geri dönüyorum der....... çocukluğumdan beri aklıma takılır durur ; acaba Hüseyin Dede( dedemin amcası) Neden ben Osmanlı için savaşmam demiş? Bu hep zihnimde saklı kalan bir sorudur.        Ümid ARDA


özellikle pomaklar arasında 1. dünya savaşında savaşmama eğilimi belirgin bir olgudur. bunun nedeni balkan harbinde bulgarlar tarafından pomaklara yönelik olarak gerçekleştirilen zora dayalı asimilasyon uygulamalarının acı anıları hafızalarda canlılığını  korurken daha bulgarlarla aynı cephede savaşılmasıdır kanımca...

bu süreçte pomaklara askerlik konusunda seçimlik hak tanınmıştır. belirli bir süre içinde  istanbula gelerek osmanlı ordusuna katılmayanlar bulgar ordusuna yazılacaktır. askere alınmayanların fiili takibi de bulgar ordusu yetkisindedir.

bu nedenle çok kısa bir süre önce kendilerine türlü eziyetler çektirmiş bulgarlarla aynı safta savaşmak istemeyen pomaklar arasında asker kaçaklığından kaynaklanan bir tür zorunlu eşkiyalık faaliyetleri yaygınlaşmıştır. istanbulda orduya katılmak üzere dramadan edirneye gelerek karaağaç istasyonunda günlerce tren bekleyip orduya katılma süresini kaçıran  dedemin bu dönem anıları hafızamdaki canlılığını korumaktadır. artık bulgar ordusunda zorunlu askerlik yükümüyle başbaşa kaldıkları için gizlice dramaya döner ve asker kaçağı olarak  saklanarak geçen uzun bir sürecin içine düşer. köyden çok ta uzak olmayan bir çevrede kümeleşen benzer gençlerle gruplaşarak kendilerince anlamlandırılmış bir tür güvenlik misyonu yüklenirler. sık sık köylere gelip asker devşirmeye çalışan bulgar müfrezelerini gözleyip yaklaştıkları köylere haber uçururlar. köylüler eli silah tutan erkekler ile genç kadınları köyden kaçırsın diye...

dinlediğim bir öyküde; haber geç ulaştığı için köye, yaşlılar gençleri yakındaki mezarlığa gizleyebilmiştir ancak.  bulgar müfreze komutanı kadınlı erkekli yaşlıları köy meydanına toplar. askerlik çağındaki gençleri sorar. yanıt;  "hepsi mezarda yatıyor!.." şeklindedir.  bütün gençlerin ölmüş olacağına inanmayan komutan, dini duygularının katılığını bildiği için yaşlılardan kurana el basarak yemin etmelerini ister.  yaşlşılar da tereddütsüz yemin eder... çünkü gençler öldü dememiştir onlar, mezarda yatıyor demiştir  ve yalan da değildir bu...

yaşanmış gibi anlatılan bu öykü gerçek olmayabilir de... çok sofistikedir çünkü... yaşantıların ihtiyaca bu kadar denk düşen çözümleri anında üretmesi  hayli zordur. ancak dönemin koşullarını toplumsal hafızaya kodlayan folklorik bir veri olarak bu anlatımın  önemlidir kanımca...



Offline recep memis

  • Avarage member
  • ***
  • Posts: 94
Re: 1912-13 'te pomaklara uygulanan zulüm
« Reply #12 on: April 22, 2011, 11:22 »
"bir de tabii; dönem osmanlının çözülme dönemidir. tutanın elinde kalır her şey, tutulan asker olur savaşır ölür. kaçan eskisinden daha rahat yaşama olanaklarına erişir geride... anında ve sonrasına bunun takibini yapacak ne  bir düzen kalmıştır ortalık yerde; ne dirliği mevcuttur döndüğü evde... birçokları bıraktığı eşini bile başkalarının karısı olarak bulmuştur, bulabildiyse insanını bıraktığı yerde... kim nerdedir bilinmez çünkü... rumelinin tahliye sürecidir. göçen kalan bilinmez...  timras cumhuriyeti  örneğindeki gibi kendiliğinden direnmenin onuruna bile prim veremez osmanlı... teslim olun diye baskı yapar üstelik...  bu koşullar altında savaşma isteğinin kırılması anormal sayılmamalıdır.  dönemin haleti ruhiyesini, neredeyse deyimleşen şu sözlerden anlamak mümkün: "ipime seferberlik, kuşağıma balkan harbi"... iple kuşağın,  penis ve testisle yer değişmiş sokak formunun  hala yaşadığını gözlediğim bu tekerlemenin pomakça versiyonuna da rastlamadım üstelik. yalnız pomaklara özgü değil, rumeli havalisinde genel bir hali yansıtıyor  sonuçta... sivil ortamda buralara gerileyen moral değerler sözkonusu o dönemde.. savaşmama eğilimini anlayabilmek için akıldan uzak tutulmamalı bu da...

Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2349
  • Gender: Male
  • % 100 + POMAK
Re: 1912-13 'te pomaklara uygulanan zulüm
« Reply #13 on: April 26, 2011, 19:41 »
Askerden kaçma olayının altında yatan etmenler farklıdır. Mesela benim büyük dedem kendi deyişiyle bulgar ordusunda askerken karavanada (doğal olarak) domuz etinin yer alması hasebiyle firar etmiş. Bu olay kısmen dini hassasiyet olarak açıklanabilsede esas neden değildir. Recep arkadaşımızın bahsettiği üzere dönemin kendine özgü şartları vardır. Türkiye'de resmi tarih bazı acı gerçeklere yer vermez. Basit bir örnek verecek olursak yunan ordusunun selaniği kuşatması esnasında şehri müdafaa edecek bir bölük asker dahi toplanamamış sonucunda yunan kuvvetleri direnişle karşılaşmadan şehri ele geçirmişlerdir. Tezat bir örnek ise Türkiye'deki çoğu pomak göçmenin kendi öz akrabalarının II. balkan savaşları esnasında bulgar ordusunun en ön saflarında yunan ordusu ile çarpışıp büyük kahramanlıklar gösterdiğinden haberdar olmadıklarıdır. İşte böyle ilginç durumlar vardır.

Offline ЖАРКО ЖЕГЛЕВ

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 1479
  • Gender: Male
Re: 1912-13 'te pomaklara uygulanan zulüm
« Reply #14 on: April 17, 2013, 22:17 »
Bulgaristan Balkan Savaşları sonucu Kırcaali-Rodop bölgesini topraklarına
katmıştı. Ele geçirilen bu bölgede 333.321 Türk, 50.967 Bulgar, 10.720 Rum
bulunmakta buda Bulgarların tek bir Bulgar-Slav topluluğu yaratmak amaçlarına
düşmekteydi. Bulgarlar bu amaçlarını gerçekleştirmek amacıyla 1910 yılında
hazırladıkları bir plânla Pomak Türkleri ile diğer Türkleri ayırmaya çalışmışlardır.
Bulgarlar bu maksatla;
a) Müslüman Pomak Türklerinin yaşadığı köy, bucak, ilçe ve vilayetlerde
Türkçe tedrisatın yapılmasına müsaade etmemişler,
b) Türkçe tedrisat yapılan okullara Pomak Türklerinin gitmesini
yasaklamışlardır,
c) Pomak Türklerinin folklorunu tahrip ederek, Bulgar folkloruyla birleştirmek
istemişler,
d) Ayet, hadis ve hutbeleri Bulgarca okumaya zorlamışlar,
e) Anavatan “Türkiye sevgisi” yerine, “Anavatan Bulgaristan” sevgisini telkin
ederek, ısrarla benimsetmeye çalışmışlar,
f) Türk ve İslam düşmanlığının aşılanması için kreş, ilkokul, ortaokul ve bütün
diğer okullara Bulgar asıllı öğretmenler tayin edilerek, Türk-İslam düşmanlığını telkin
edici temalar işlemişler,
g) Soydaşlarımızı, Bulgarların yaşadığı köy, kasaba ve şehirlere zorla iskân
ettirerek, Bulgarların içinde eritmeye gayret etmişlerdir65
.
Bu şekilde Balkan Savaşları sırasında Bulgaristan’ın sınırları içerisinde yaşayan
Türkler gibi Bulgaristan sınırları içine yeni dahil olan bölgelerde yaşayan Türklerde
Bulgarlaştırma politikalarına maruz kalmışlardır. Gnkur.Bşk.lığı arşivlerinde
bahsettiğimiz baskılarla ilgili belgelerden birine baktığımızda şu bilgiye
rastlanmaktadır:

“… Eski Bulgaristan’da ve şimdiki istilâ ettiği yerin kâffesinde elhâsıl eski
Bulgaristan’da ve yeni Bulgaristan’da her nerede Pomak köyler var ise Pomaklar’ı
kâmilen Bulgar yaptılar ve herkese Bulgarca isim koydular… Dolaştır’da,
Babasıoturdu ve Elcabdra’da, Eğreli’de, Ilıca’da, Kozluca’da, Vahriyan Örbek’te,
Davut köyünde, Anbardere’de ve sâir Pomak köylerinde papazlar geldiler burasının
ahvâli şudur…”

1908 yılında bağımsızlığını ilan eden Bulgar Prensliği 1909 tarihinde Osmanlı
İmparatorluğu ile İstanbul’da bir protokol imzalamış ve Bulgaristan sınırları içinde
yaşayan Türkler üzerinde bir takım düzenlemeler yapmayı kabul etmiştir. İmzalanan bu
protokole göre Bulgaristan’daki Türk azınlığı tıpkı Bulgar çoğunluk gibi bütün hukuki
ve siyasi haklardan istifade edebilecek, okullarını, camilerini ve mescitlerini koruyup
yaşatabileceklerdir. Ayrıca bu protokole göre, Bulgaristan’daki Türk-İslam eserleri
Bulgaristan’ın bir iç sorunu olmaktan çıkarak devletler hukuku güvencesi altına alınmış
ve Türk hükümeti gerek Bulgaristan’daki Türk Azınlık, gerekse Bulgaristan’daki Iürk-
İslam Kültürüne ait eserler üzerinde hak sahibi olmuştur. Ancak 1912 yılında patlak
veren Balkan Savaşları yüzünden bu haklar Bulgaristan Türklerine Bulgarlar tarafından
verilmemiştir.

Balkan Savaşları sırasında karşı yapılan mezalimler Avrupa ve Türkiye’de
yayınlanan gazetelerde de yer almaktaydı. İkdam gazetesinin 15-16 Ağustos 1913 tarihli
sayısında yapılan katliamlarla ilgi yayınlanan belgelerin sonuna özet olarak şöyle
yazılmaktaydı: “ Habere göre Kırcaali kazasının 6 köyünde 570 hanede oturan 3430
nüfusun çoluk çocuğu da dahil olmak üzere tamamı katledilmiştir. Eğridere
kazasının Gümilcine’ye hicret etmeyen kısmında kalan 11 köyde 1490 hanenin
tamamı yakılmış ve bir tek kişi kalmamacasına 7600 nüfus katledilmiştir. Diğer
köylerden 1970 ev yıkılmış ve göç etmeyi başaramayan 1880 kişi feci şekilde
katledilmişti. Gümilcine’nin 85 köyden oluşan Şeycuma ve 25 köyden oluşan Kirli
nahiyelerinin tamamı Türk olduğundan bütün bu köyler yıkılmış ve tahrip edilmiş
ahalisi istiladan önce göç ettiğinden kurulmuştu. Arda havzasının kuzeybatı
istikametindeki Eğridere’nin Hataşlı nahiyesi ile Kırcaali’nin Şahinler ve Çamdere

mevkileri istilaya uğramamıştı. Bunun sebebi ise 15-16.000 nüfustan oluşan
ahalisinin elinde 2000’i aşkın silah ve bolca cephane bulunmasıydı.”67
Balkan Savaşları sırasında katledilen Türklerin sayısını İttihad ve Terakki
Partisi’nin önde gelenlerinden olan ve dönemin Bahriye Nazırı olan Cemal Paşa
hatıralarında 500.000 civarında olduğunu belirtmektedir. Diğer kaynaklara göre bu
dönemde 812.271 kişinin 1912–1926 yılları arasında Türkiye’ye göç ettiği
belirtilmektedir68
.

http://193.255.140.18/Tez/0069687/METIN.pdf