Author Topic: Чаша кафе  (Read 12093 times)

0 Members and 1 Guest are viewing this topic.

Offline Ayshe Shukri

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 151
  • Gender: Female
Ynt: Чаша кафе
« Reply #15 on: May 09, 2009, 23:44 »
Шамарът даде отговор

Имало едно време един млад мъж, който отишъл отвъд морета да учи за дълго време. Когато се върнал, той помолил родителите си да му намерят религиозен учен или какъвто и да е експерт, който може да му отговори на три въпроса.
Най-накрая родителите му успели да намерят един религиозен учен.
Младият мъж го запитал:
- Кой си ти? Можеш ли да отговориш на въпросите ми?
Ученият отвърнал:
- Аз съм един от рабите на Бог и, с позволението Му, ще отговоря на въпросите ти.
- Сигурен ли си? Много професори и експерти не успяха да отговорят на въпросите ми...
- Ще дам най-доброто от себе си, с помоща на Бог.
Младият мъж тогава обяснил:
- Имам три въпроса:
1. Съществува ли Господ? И ако да - покажи ми формата Му!
2. Какво е съдбата?
3. Ако сатаната е създаден от огън защо накрая (т.е. след Съдния Ден) ще бъде хвърлен в Ада, който също е създаден от огън... Със сигурност това няма да го нарани щом и сатаната и Адът са създадени от огън. Господ не е ли помислил за това?!
Изведнъж ученият ударил силно с плесница лицето на младия мъж.
Той останал смаян и попитал:
- Защо ми се ядоса?!?!
Ученият отвърнал:
- Аз не съм ядосан. Тази плесница е моят отговор на твоите три въпроса...
- Но... Нищо не разбирам?!
- Какво почувства след като те ударих?
- Разбира се, че болка!
- В такъв случай вярваш ли, че съществува болка?
- Да!
- Покажи ми формата на болката!
- Но аз не мога.
Ученият рекъл:
- Това е моят първи отговор. Всички ние чувстваме присъствието на Господ, въпреки че нямаме възможността да видим Неговата форма.
След това продължил:
- Снощи сънува ли, че аз ще те ударя?
- Не. – отговорил младежът.
- А помисли ли си изобщо, че днес може да бъдеш ударен от мен?
- Не.
- Това е съдба... Моята длан, с която те зашлевих, от какво е създадена?
- Създадена е от плът.
- А лицето ти от какво е създадено?
- От плът.
- И какво чувстваш след като те ударих?
- Болка!
- Именно... Въпреки че сатаната е създаден от огън (от каквото е създаден и Ада), ако Бог пожелае, това място ще бъде изключително болезнено за сатаната. – гласял мъдрият отговор на ученият.

Offline ЖАРКО ЖЕГЛЕВ

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 1479
  • Gender: Male
Ynt: Чаша кафе
« Reply #16 on: May 10, 2009, 12:20 »
Bir Hint masalina gore, kedi korkusundan devamli endise içinde yasayan bir
fare vardir.
Büyücünün biri fareye acir ve onu bir kediye dönüstürür.
Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacagi yerde bu kez de köpekten
korkmaya baslar.
Büyücü bu kez onu bir kaplana dönüstürür.
Kaplan olan fare, sevinecegi yerde avcidan korkmaya baslar.
Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsin farenin korkusunu yenmeye imkan yok. Onu
eski haline döndürür.

Ve der ki,

"Sen cesaretsiz ve korkak birisin. Sende sadece bir farenin yüregi var. O
yüzden ben sana yardim edemem."


Ünlü yazar Shakespeare, bu konuda söyle diyor :

"insanlarin çogu kaybetmekten korktugu için sevmekten korkuyor..
Düsünmekten korkuyor, sorumluluk getirecegi için.
Konusmaktan korkuyor, elestirilmekten korkttugu için.
Yaslanmaktan korkuyor, gençligin kiymetini bilmedigi için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir sey vermedigi için.
Ve ölmekten korkuyor, aslinda yasamayi bilmedigi için."


Offline ЖАРКО ЖЕГЛЕВ

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 1479
  • Gender: Male
Ynt: Чаша кафе
« Reply #17 on: May 10, 2009, 12:25 »
TANRI ve ŞEYTAN TARTIŞMASI…

Zaman, günümüzden yaklaşık 110 yıl öncedir. Avrupa üniversitelerinden birinde bir profesör, öğrencilerine “Tanrı yok, şeytan var” görüşünü aşılamaya çalışır. Bir noktaya kadar bunu başarır da. Ancak, o bir noktadan sonra söz alan bir öğrenci, sorduğu sorularla ve getirdiği açıklamalarla kendisini yanlışlar. Bilimsel verilere işaret ederek yürüttüğü “mantık”la ona, savunduğunun tam aksini, “Tanrı var, şeytan yok” görüşünü kabul ettirir. Sonuçta profesör, süklüm-püklüm yerine oturmak zorunda kalır. Nasıl ? Baştan sona aşağıdaki gibi. Buyurun :

Öğrencilerine “Tanrı yok, şeytan var” görüşünü aşılamayı amaçlayan üniversite profesörü, bu amacını, sınıfta şöyle bir soru sorarak başlatır ;
- Var olan her şeyi Tanrı mı yarattı?
Cesur bir öğrenci ayağa kalkar ve yanıtlar.
- Evet her şeyi Tanrı yarattı !
Profesör sorusunu tekrarlar ve öğrenci yine
- Evet efendim
diye yanıt verir. Profesör devam eder;
- Eğer her şeyi yaratan Tanrı ise ve şeytan var olduğuna göre, şeytanı da Tanrı yaratmış olur ve çalışmalarımızda uyguladığımız ‘Kesinleştirme’ prensibine göre bu durumda Tanrı, şeytan demektir.
Öğrenci böyle bir önerme karşısında şaşırır ve yerine oturur. Profesör ise öğrencilerine bir kez daha Tanrı’nın bir efsane olduğunu kanıtlamaktan dolayı oldukca mutlu ve huzurludur. Kısa bir sessizliğin ardından başka bir öğrenci
- Bir soru sorabilir miyim profesör ?
der. Profesör de sorabileceğini söyler. Ögrenci ayağa kalkar ve
- Soğuk var mıdır ?
diye sorar. Profesör;
- Nasıl bir soru bu böyle, tabii ki vardır
diye yanıtlar.
- Sen hiç soğuktan üşümedin mi ?
diye de ekler.
Ögrenci ;
- Aslında, fizik yasalarına göre soğuk yoktur. Yaşamda/realitede biz soğuğu, sıcaklığın yokluğu olarak düşünürüz. Herkes veya nesneler o enerji oradaysa veya bir şekilde enerji iletiyorsa onu deneyimler. Örnegin, “Absolute 0” (-460 derece F) sıcaklığın kesin yokluğudur yani hiç olmadığı seviyedir. Tüm maddelerin bu seviyede reaksiyon verme özellikleri bozulur ve değişir. Soğuk yoktur, o yalnızca sıcaklığın yokluğunda duyumsadıklarımızı tarif etmek için yarattığımız bir kelimedir
der ve devam eder,
- Profesör, karanlık var mıdır ?
Profesör ;
- Tabii ki vardır.
Öğrenci yanıtlar ;
- Korkarım gene yanılıyorsunuz efendim. Çünkü karanlık da yoktur. Yaşamda/realitede karanlık, ışığın yokluğudur. Biz ışık üzerinde çalışabiliriz ama karanlığı çalışamayız. Gerçekte, biz Newton'un prizmasını kullanarak beyaz ışığı kırar ve renklerin çeşitli dalga uzunlukları uzerinde çalışabiliriz. Ama karanlığı
ölçemeyiz. Bir basit ışık ışını, karanlık bir mekanı aydınlatarak karanlığı kırmış olur yani karanlığı geçersiz kılar. Siz belli bir mekanın/uzayın ne kadar karanlık
olduğundan nasıl emin olursunuz? Işığın miktarını ölçersiniz ! Bu doğrudur değil mi ? Karanlık insanlık tarafından, ışığın olmadığı yer/mekan için kullanılan bir kelimedir.
Son olarak öğrenci profesöre yine sorar;
- Efendim şeytan var mıdır ?
Bu kez profesör pek emin olamamakla birlikte yanıtlar;
- Tabii ki, açıkladığım gibi biz her gün, her yerde onu görüyoruz. Şeytan/kötülük, bir kişinin başka bir kişiye her gün sergilediği insaniyetsizliğin bir örneğidir. O, dünyadaki işlenmiş tüm suçlarda, şiddette yeralır. Bunların tümü, şeytanın kendisinden başka bir şey de değildir
der. Öğrenci devam eder;
- Şeytan yoktur efendim. Yani o kendi başına yoktur. Şeytan, basit olarak Tanrı’nın yokluğudur. O aynen karanlık ve soğukta olduğu gibi insanın Tanrı’nın yokluğunu tarif etmek üzere yarattığı bir kelimeden ibarettir. Tanrı, şeytanı yaratmadı. Şeytan/kötülük insanın Tanrısal sevgiyi yüreğinde duyumsamadığı zaman deneyimlediklerinin bir sonucudur. O aynen sıcaklığın olmadığı yere gelen soğuk yada ışığın olmadığı yere gelen karanlık gibidir.
Profesör yerine oturur. Genç öğrencinin adı Albert Einstein'dır

Offline ЖАРКО ЖЕГЛЕВ

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 1479
  • Gender: Male
Ynt: Чаша кафе
« Reply #18 on: May 10, 2009, 12:27 »
İnsanlık başkalarının yüzüne dost görünüp arkasından kuyusunu kazmak mı ?? Yoksa insanların başarısını kıskanıp ona bazı yollarla daha çok başarılı olmasına engel olmak mı... İnsanlık huzurun olduğu yerde huzursuzluk yaratmak mı ??? Haksız yere insanlara iftira atmak ve onları dostlarına küçük düşürmek mi ??? İnsanlık düşene birde ben vurayım mı demek yoksa elini uzatım düşeni kaldırmak mıdır ????

İnsanlığımızı kaybettimiz yerde dostlarımızı, arkadaşlarımızı, hayatımızı kaybettimiş oluyoruz... Ne kadar kabullenmesekte etraftaki insanlara zarar verdiğimizde çevremizdeki dostların teker teker kaybedildiğini görmezden geliyoruz.... Herşey Sadece çok kazanmak hırsından öne çıkıyor... İnsanlara yardım ederek onlara huzurlu bir hayat yaşamasına yardımcı olarak çevredeki dostluk zincirini genişleteceğimiz yere tersini yaparak bu zinciri daraltıp nefes alınmayacak bir hale getiriyoruz... Belki kendimizi değil ama etraftakinlerin bundan etkilenmesi ve onlara zarar vermemize neden olabiliyoruz...

Şimdi Geçmişe Bakın ve Düşünün Hak Yediğiniz Yerde Durun ve Yaptığınız Yanlışları Düzeltmeye Çalışın....

Bir Dost kazanmak o kadar kolay değil ama kaybetmek ise 1 saniyelik olay...

İnsalığımızı, dostluklarımızı ve en önemlisi dostlarımız kaybetmeyelim....

İnsan olmak o kadar kolay değil insanlık başka bişey... aramızdaki insan kılığına girmiş yaratıkları kendimizden ve çevremziden uzaklaştıralım....

İnsan sevilince ve sevince güzeldir....