Author Topic: Abdülhamid Han’ın müthiş Rodop hamlesi - Aziz Üstel  (Read 8065 times)

0 Members and 1 Guest are viewing this topic.

Offline bogutevolu

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 999
  • Gender: Male
Aziz ÜSTEL
Abdülhamid Han’ın müthiş Rodop hamlesi
 
Siz yarım aydın tayfası sövmeyi sürdürün Abdülhamid’e. Ama onunla ilgili hiçbir şey bilmeden, yaptıklarını incelemeden, otuz küsur yıl batıyla nasıl satranç oynayıp bir kez şah-mat olmadan tahta başında kalabildiğini incelemeden sallayın durun. Şimdi kulak verin hele bir hamlesine de belki yüzünüz az biraz olsun kızarır.

Ayastefanos Antlaşması imzalanmış, Osmanlı’nın Rumeli’deki toprakları ikiye ayrılmış, İstanbul’un Selanik, Yanya ve Arnavutlukla kara bağlantısı kesilmiş. Antlaşma sonucu Bulgar’a bırakılan yerlerde nüfusun ezici çoğunluğu Türk. Abdülhamid gene çöker satranç masasının başına. Ruslar nasıl Osmanlı topraklarında Ermenileri kışkırtmışlarsa, o da Türk ve Müslümanları, Bulgarlarla Ruslara karşı kışkırtmak ve çete savaşları başlatmak için kolları sıvar. Ve Çirmen’de 14 Nisan 1878’de, Abdülhamid’in bölgeye sürdüğü istihbaratçılar, Türk ve diğer milletlerden Müslümanları örgütleyerek Bulgar’la Rus’a karşı saldırılar düzenler, Ayastefanos Antlaşması’nı tanımadıklarını içeren bildiriler, İstanbul’da, Selanik ve Yanya’da basılarak halka dağıtılır.

Çirmen’de Kazak süvarilere saldıran Abdülhamid’in çeteleri onlara büyük kayıplar verdirerek geri çekilmelerini sağlar. Bu çeteleri örgütleyen, yönlendiren İngilizlerce İstanbul’a gönderilen, saraya sızmayı başaran bir casustur. Padişah adamın casus olduğunu Yıldız’a adımını attığı saat anlar. Gece yarısı çağırtır yanına ve birlikte çalışmayı önerir. Yıldız Saray Kayıtlarında adı Hidayet Paşa olarak geçerse de gerçek adı Robert Sinclair’dir.

Abdülhamid’in adamları gecelerini gündüzlerine katarak çalışır Rodop ve Doğu Rumeli’de; her ajan bir çetenin başındadır. Rodop’lu çeteler, son bir kez Grandük Nikola’yla da görüşüp yapılan Rus ve Bulgar zulümlerine son verilmesini isterse de Grandük bunları huzurundan kovar. Bunun üzerine Rodop’lu çeteler dağa çıkar. Nikola çetelere yerel halkın da destek verdiğini görünce, Osmanlı’dan gelebilecek bütün yardım yollarını kapatır. Bunun üzerine çeteler birleşerek düzenli bir orduya dönüşür ve Rodop Türk Mukavemet Hükümeti’ni kurar. Bu adı veren de Abdülhamid’dir. Hükümet 4 Mart 1878’de Sultanyeri kazasının Karatarla Köyü’nde kurulur. Hükümetin dört kişilik kurucu heyeti vardır: Ahmet Ağa Timirski, Hacı İsmail Efendi, Hidayet Paşa (Sinclair) ve Kara Yusuf Çavuş. Dahası 30 kişilik bir Temsilciler Meclisi de ilan edilir. Yaklaşık 4 milyon Türk’ün yaşadığı bölgenin hükümeti hemen kolları sıvar. Vergi toplama, asker alma, adalet, eğitim, sağlık hizmetlerine başlar. İşgalci Rus ve Bulgar orduları, Nisan 1878’de 11 süvari taburu ve 8 piyade gönüllü taburuyla Kırcaali Mestanlı arasında Türk çetelerinin oluşturduğu birliklerle savaşa tutuşur. Türk Milli Kuvvetleri müthiş bir zafer kazanır; Rus ve Bulgar birlikleri toplarını, cephane ve yiyeceklerini savaş alanında bırakarak dağılır çil yavrusu gibi!

Bunun üzerine Ruslar, 8 Şubat 1879 tarihinde Osmanlı Devleti’ne bir öneride bulunarak Berlin Antlaşmasının hükümlerini kabul ettiğini bildirir; zulüm, Müslüman kıyamı, toprak gaspı sona erer. Abdülhamid Han’da yorgun ama hasmını mat etmenin huzuru içinde satranç masasından, kısa süreli de olsa kalkabilir...Neyse düşünceniz Abdülhamid Han’la ilgili, ondan Allah’ın rahmetini esirgemeyin, günaha girersiniz!

Offline bogutevolu

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 999
  • Gender: Male
Re: Abdülhamid Han’ın müthiş Rodop hamlesi - Aziz Üstel
« Reply #1 on: April 30, 2012, 09:22 »
Timraş Pomak devletinin bazı yönlerini aydınlatması açısından makaleyi yorumsuz sunuyorum.

Offline bogutevolu

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 999
  • Gender: Male
Bağımsız Batı Trakya Cumhuriyeti

Aziz ÜSTEL

Balkan Savaşları’nda Osmanlı’nın bozguna uğraması, ülke içi dengeleri de değiştirmişti. İttihatçılar darbe yaparak iktidara el koyduğunda, kolu kanadı kırılmış, beli bükülmüş bir devlet vardı. Ordu darmadağın olmuş, umut buharlaşıp uçmuştu.

“Hadi aslanlarım; hadi yiğitlerim... Gün şanlı bayrağımızı semalarda dalgalandırmak günüdür!” narasıyla askeri toparladı Enver Paşa; kırılan kollar sarıldı, bükülen beller doğruldu...
Osmanlı Ordusu 30 Haziran 1913’te Batı Trakya’ya doğru harekete geçti. Keşan, İpsala, Uzunköprü ve Edirne bir haftada geri alındı. Ama ne yazık ki, orduya dur emri geldi. Cepheden değil, yanlış anlamayın. Masa başından, masa başından!

Devlet-i Muazzama elçileri Sadrazam Sait Halim Paşa’nın ümüğüne çökmüş, Osmanlı’nın Londra Antlaşması’nı tek taraflı olarak bozduğunu ve hemen “işgal ettiği” topraklardan çıkmasını buyurdu. Görüşmeler sürerken, Enver Paşa 16 subay ve 100 Mehmetçik’ten oluşan birliği, Bulgar zulmü altında inim inim inleyen Batı Trakya’ya yolladı Kuşçubaşı Eşref komutasında. Edirne’den yola çıkıp da Ortaköy’e geldiğinde, bin 200 kişilik Bulgar çetesince vahşi bir biçimde katledilen 400 Osmanlı köylüsünün cesediyle karşılaştı. Kuşçubaşı Eşref bir gün sonra Bulgar çetesini yakaladı; darmadağın etti; beşi subay 95 kişiyi tutsak aldı!

Bütün silahlarına da el koyduktan sonra Bulgar’ın, önüne çıkanı ezip geçerek Mestanlı ve Kırcaali ele geçirildi. Yedi düvelin baskısıyla İstanbul, Enver Paşa’ya geri çekilmesini emretti. Enver Paşa dinlemedi; Kuşçubaşı Eşref’in yanınaSüleyman Askeri Bey komutasında bir askeri birlik daha yolladı. Kısa sürede Eşref ve Süleyman Askeri BeylerGümülcine’yle İskeçe’yi de geri aldı.

Düvel-i Muazzama’nın baskısı öylesine artmıştı ki, Enver Paşa durun demek zorunda kaldı. Durmak yetmiyordu ama. Adamlar, geri alınan yerlerin Bulgarlara geri verilmesini de istiyorlardı!
Bunun üzerine Batı Trakya’yı ele geçiren Kuşçubaşı Eşref ve Süleyman Askeri Beyler bir açıklama yaptı: “Bizim Osmanlı’yla hiçbir ilgimiz yoktur! Biz Garbi Trakya Müstakil Hükümetiyiz!” Bağımsız devletin yönetim biçimiyse cumhuriyetti! Devlet Başkanı Süleyman Askeri Bey, Genelkurmay Başkanı Kuşçubaşı Eşref Bey. Bayrağı ay-yıldızlı, yeşil-beyaz-siyah renklerden oluşuyordu. Sözlerini Süleyman Askeri’nin yazdığı milli marşları da vardı. Posta teşkilatı kurup pul bastılar; pasaport düzenini kurdular. Öyle herkes elini kolunu sallaya sallaya gelemeyecekti.

Ama başta Rusya olmak üzere, Avrupalılar eğer bağımsız bu devlet kendini lağvetmezse, Osmanlı’nın Doğu’sunda, merkezi Van olarak Ermenistan’ı kuracaklarını açıkladılar! Sonuçta Osmanlı Hükümeti zorla masaya oturtuldu ve İstanbul Antlaşmasıyla Garbi Trakya Müstakil Hükümeti tarihin sayfalarına gömüldü kurulduktan tam 55 gün sonra!

http://www.stargazete.com/yazar/aziz-ustel/guncel/bagimsiz-bati-trakya-cumhuriyeti/yazi-577263
Kaynak: 17 Mayıs 2012 tarihli Star gazetesi.