inşallah mustafa ağbey inşallah
Bu çekince niye? Her demokratik, insan haklarına ve kendi ülkesinde yaşayan diğer halklara saygı duyan devletler gibi keşke Pomakçayı da öğrenme şansımız olsaydı. Keşka pomakçayı okullarda ek ders olarak da görme imkanımız olsaydı. Avrupa'da gayet demokratik görülen ve saygı duyulan bu talepler ülkemizdeki bazı kötü olaylar yüzünden sanki bir suçmuş gibi içselleştirilmiş. Evet 1878'de gelindiğinde msülüman milletine mensup olduğumuzdan bu imkanımız yoktu daha sonra da Türkiye buna hazır değildi şimdi ise çok da geç olmamasına rağmen anadilimizi öğrenme imkanı üzerinde durmamız sanki başka amaçlar taşıyomuş gibi anlaşılcak diye çekiniyoruz gibi geliyor bana.
Türkiye bizi kucaklayan devlet olmuştur ancak kültürümüzü korumak istiyoruz anadilimizde eğitim istiyoruz deseydik acaba ne olucaktı? Ayrıca Pomaklar öz be öz Türk'tür tezinin devlet eliyle desteklenmesinin amacı Pomakların Türkleştirilmesi midir? Bunlar da insanın aklına gelmiyor değil
Bir dilin var olması için belli şartlar gerekiyor bu da bir kaç Milliyetçi Bulgarın ve ben Bulgar olamam diyen (sanki Bulgar olmak hakaretmiş gibi) Pomakların yorum yapmasıyla olan şeyler değil. Dilbilim kürsülerinde yazılan makalelere bakmak gerekir. Bir şivenin (dilbilimsel anlamda) lehçe kabul edilmesi için belli şartlar gerekmektedir anca sosyo-politik faktörlerde çok etkili olmaktadır. İşte buyrun 3 Ekim 1996 tarihinde Türk Dil Kurumu'nda çalışan Doç. Dr. Timur Kocaoğlu'nun makalesinden bir alıntı;
Günümüz Amerikali dilbilimcilerinden Noam Chomsky "Dil Hakkinda Bilgi: Onun Tabiati, Kökeni ve Kullanilisi" adli çalismasinda, dil ile agiz arasindaki ayirimin aslinda sosyo-politik bir olgu olduguna isaret ederken, Max Weinreich adli dilciye atfedilen asagidaki espiriyi hatirlatir: "Bir dil ordu ve deniz kuvvetlerine sahip bir agizdir!" Biz burada bu cümledeki kelimelerin sirasini biraz degistirerek, anlamini daha da belirginlestirebiliriz: "Bir agiz orduya sahip oldugu zaman dil olur!" Chomsky ayni eserinde dilin sosyo-politik boyutuna deginerek, "Biz çincede n bir dil olarak sözederiz, halbuki çesitli çin agizlari birbirinden Roman dilleri kadar apayridirlar. Biz Alman ve Hollanda dillerinden apayri iki dil olarak sözederiz, halbuki Almancanin bazi agizlari Hollandacaya yakindir ve Almancaya anlasilmayacak derecede uzaktir." der.
Chomsky dil ve agiz arasindaki ayirimin temelde sosyo-politik boyutuna gönderme yaptigi halde, bu konuyu daha detayli olarak islemez. Biz burada sunu belirtebiliz: Dilbilimde asli olan "Konusma Dili"dir. Yani sosyolojik bir varlik olan dil elbette insan topluluklarinda ilk önce konusma dili olarak dogar, o toplulugun sosyal gelismesine paralel olarak geliserek kültürel boyut kazanir ve politik olaylar sonucunda ise agiz durumundan dil düzeyine yükselerek yazi diline sahip olur. Bunun örneklerini dünyadaki türlü dillerin gelismesinde görebildigimiz gibi, kendi dilimizin tarihinde de açik-seçik olarak yakindan izleyebiliriz.
Sanırım yukarıda iki paragraf bize Pomakça'nın başlı başına bağımsız bir dil olup olmadığı konusunda fikir sahibi olmamız için bir nebze de olsa yardımcı olucaktır.
Bu sebeple Pomakça konuşalım diyen site üyeleri hangi Pomakçayı konuşalım? Atatürk'ün yaptığı gibi bir dil devriminden geçmemiş hiç bir dil 100 yıl içinde anlaşılamaz hale gelemez. Makedonlar nasıl bir yüzyılda Makedonya Bölgesinde yaşayan ortodoks-günay slavcanın en doğu kolunu oluşturan (bugün Bulgarca denilen) dilden Makedoncayı Makedonya Bölgesinde yaşayan insanlardan da Makedonları yarattılarsa bizim de "Pomakça" konuşmamız için benzer süreçlerden geçmemiz gerekmektedir. Aksi halde herşey ortada...