ekmek şarap sen ve ben
birde sabahın dördü
dışarıda kar odamız ılık
gözlerin ılık ılık
damlarken boş kadehe
anlattın bana ağzı sarımsak kokan
bir çocukla yattığını
aşkı tattığını, karım dediğini
ve aldattığını
kıskandım Gogen'i
Tahitilim terlemiş vücudunu silerken
cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini,
saçların bağlamıştı ellerimi
muz kokulum
güneşi doğurmuştu ölü cisim
martı çığlıklarıyla bir sahil kayalığında
nefesim vücudumu yakıyordu yer yer
samyelim sahyar-i kebirim
kahrettim herşeye ogün
babanın şarap çanağına,
Gogen'e, kadere, sana, bana
birde gittiğin arabanın tekerine
ne diyordum arkadaş...
diyordum ki ben
bu zıkkımı içmek için içerim
ama içerken düşünmem
neden içiyorum diye
daha sonra yaparım hayatın felsefesini
sırayla olurum
Fatih, selim, kanuni
bazen kadın hamamında tellak...
bazen cristof kolomb
Napolyonken düşünürüm
elbede geçen günler
timur ken beyazıt ı yenişimi...
bir kere aristo nun hocası olmuştum
ona verdiğim dersle gurur duymuştum
bazen jan dark ı kurtarmak için
çalışan bir kahraman
bazen odunun ateşleyen bir cellat olurum
eğer dahada içersem shaskespar e halt etmiş derim...
(ihsan yüce şiiri )