Türkçe > Edebiyat

POMAK EDEBİYATI

<< < (2/4) > >>

bogutevolu:
KOLKU GUDİNİ JUVE ÇİLÉK / İNSAN KAÇ YIL YAŞAR?

Aga Saybiyena storil dünyasa, izbral vrut hayvanaten, da hmi utseçe gudini, kolku da jivot.

Ne zaman ki Sahibi dünyayı yaratmış, toplamış bütün hayvanları, hüküm kesmek için yılları, ne kadar yaşayacaklar.

Na vrut dal pu 25 gudini. Na magarenu, na volan, na kuçenu, na çilékan, da sa ni soardet. Ta çe gi pupital iştat li oşte ili sa kail (saglasni sa). Vrut sa bili kail. Lu çilékan rekal çi mu sa malku gudinine za jivéne. Tugava Saybiyena zoal pu 15 gudini ut magarenu, ut volan i ut kuçenu, ta gi dal nemu.

Hepsine vermiş 25 yıl. Eşeğe, öküze, köpeğe, insana. Kavga etmesinler diye. Ta ki onlara sormuş istiyorlar mı daha, yoksa kabul ettiler mi. Hepsi kabul etmişler. Ama insan demiş ki ona azdır bu yıllar yaşamak için. O zaman almış 15’er yıl eşekten, öküzden ve köpekten, ta onları vermiş ona.

Zatva siga çilékas jive 25 gudini katu çilék. Setne ut tam nagore kara 15 magareşki gudini, setne -15 volski gudini i nakraya izkarva i 15 kuçeşki gudini.

Bu sebeple şimdi insan yaşar 25 yıl insan gibi. Sonra oradan yukarı 15 yıl eşek gibi, sonra 15 yıl öküz gibi ve sonunda tamamlar 15 yıl köpek gibi…
 

bogutevolu:
STRİKO KOLÔVATA ÇEKİYA  / TİTİZ KOLÔ’NUN ÇAKISI

Sgadal se striko Kolô da ide na Bogazan da kosi. Predi dva dni stariya Bodur bil minal ottam i mu kazal: “Komşu, livadana pretsaftéva, kolkutu baviş kosenetu, gubiş ot senutu.” Çiça stanala ranu, sbrala mu yadene: pulvina furnit hléb, tas pitena kaşa, krivaçka imansız sirene, varenu patatu i bokal za voda.” Za dva dena şte ti stigne – mu rekla.-Katu doydem da suşim, şte dunesem oşte.”

Titiz adam Kolô Boğaz’a ot biçmeye gitmeye hazırlanmış. İki gün önce Yaşlı Bodur oradan geçmiş ve ona demiş: “Komşu, tarla sararmaya başlamış, ot biçmeyi ne kadar gecikirsen otları kaybedersin.” Amcanın karısı erken kalkmış, ona yemek hazırlamış: Yarım fırın ekmeği, bir tas pideli çorba, bir parça yağsız peynir, kaynamış patates ve su için matara. “İki gün için sana yeter- demiş ona. –toplamaya geldiğimde, ayrıca getireceğim.”

Striko turil kosaciyskiya haygot – çukçetu i nakovalnéta,  faf torbata pri patatutu, brusa zatoaknal faf  poyasa i naramil kosata. Ala takmo izlel ot portata, çiça se razrukala: “Kade bre, Kolô, sas tiya poturi? Ne setiş li se, çe tam şte sédaş, şte légaş po çepetu, şte gi opisûviş! Varni se ta nadeni starite!

Titiz adam kosacı aygıtını koymuş. –Çekiç ve örs, torbada patateslerin yanında, çapak aleti kuşağa sokulmuş ve kosayı da omuzlamıştı. Ama tam kapıdan çıkmıştı ki, amcanın karısı bağırmıştı: “Nereye bre, Kolô, bu poturlar ile? Anlamıyor musun, ki orada oturacaksın, yatacaksın kuru otların üzerine, onu kirleteceksin! Git de eskileri giy!

Striko Kolô se sepnal, katu da mu bili puknali sas tûfek. Znael toy, çe da se voarneş sled kato veçe si tragnal nakade, toya den gu pişi zaguben. No kato pogledneş poturite, oşte bili novi, mahat ot voalnata oşte ne bil iztoarkan, voarnal sa da gi smeni.

Titiz Kolô şaşıp kalmış,  sanki tüfek ona tüfek atılmış gibi. Bilmişti ki, eğer bir yere bu kadar geç yola çıkıp da geri dönersen, o günü kayıp yaz. Ama poturlara bakarsan, daha hala yenidir,  yünün tüyleri  henüz  bozulmamış, onları değiştirmek için geri dönmüş.

Sled ças i polovina (adin saat i pulvina) zdrav hod vaz Kutela nagore i prez Rojen, striko zakaçil torbata faf Bogazan na negovata si ela. Ogledal livadata – prav bil Bodure: trevata po kraya bila iztöanéla, plûskavetsat, ofçarskata kitka i drugi blagi bilki pregoreli.

Bir buçuk saat sağlam bir gidişten sonra Kutela’nın üstünde ve Rojen bölgesi içindeydi. Sağlamcı adam  torbasını Boğaz’da kendi köknar ağacına asmıştı. Tarlaya bakmıştı: - Bodur haklı imiş. Otlar neredeyse kararmış, püsküllenmiş, Çoban çiçeği ve diğer tatlı otlar yanmak üzereler…

Taya livada trima kosaciya ya okosévat za edin den, a striko Kolô reşil da ya spastrosa sam za dva dni. Predi da nafleze da kosi, otişoal ta napoalnil bokala, nazvékal se sas studena voda, rekal da si otreje i edna filiya hlebets. Kuga  pobaral  za çekiyata –néma ya. Ta vinagi si stoyala fı desniya cob na poturite, no siga ya némalu. Muşkal roaka, rovil doanutu na coba – néma i néma!

Bu tarlayı üç koşacı bir günde biçerlerdi. Ama Titiz Kolô onu iki günde halledebileceğine karar vermişti. Kosaya girişmeden önce, matarayı boşaltmaya gitmiş. Soğuk su ile doldurmak istemiş. Bir dilim ekmek de keseyim demiş.  Ne zaman ki çakıyı aramış – o yok. Her zaman poturunun sağ cebine koyardı, ama şimdi o yoktu. Elini sokmuş, cebinin dibini karıştırmış – yok da yok.

Tertipliya çilék beşe çiço Kolô. Fséku neşto u nego i faf negoviya koaşta si imaşe svoe opredelenu méstu; perustiyata si znaeşe méstutu – na pizulén, pungéta sas ognivutu i prahana – faf raklata, a méstutu na çekiyata beşe faf desniya cob na poturite. Nikade drugade!

Tertipli adamdı Kolô amca. Onun yanındaki  ve evindeki her şeyin belirli birer yeri vardı.   Saç ayağının yerini bilirdi – pizulde, tütün torbası ocağın yanında ve süpürge ise sandıkta, çakının yeri de poturun sağ cebiydi. Başka hiçbir yerde değil.

Taya çekiya çiço Kolô be kupil faf Veles prez 1915 gudina katu dobrovolets faf treti Makedonski polk i ot uvolnenietu ne beşe smenél méstutu î.

Bu çakıyı Kolô amca Veles’te almıştı 1915 yılında gönüllü olarak bulunduğu üçüncü Makedon alayındaki görevinden ayrılmasından beri yerini değiştirmemişti.

Zabil striko Kolô kosata faf livadata du elata i troagnal za selu da troasi çekiyata i da pita çiça kak se vraşta moaş, kugatu e tragnal na rabuta. Prez Kutela nagore se be izkaçil za edin saat, tû nadolu kam selu spirnal za polovin. Slizal i izmislél parlivi dumi za çiça Lika. “Ti mari semô bez (briz) akoal, ni’znayiş li, çi tam , na Bogazan, şte mi trebva çekiya i kade e neynutu méstu? Tvoyata koja jenska, roşava, zaşto me voarna sutrinta da smeném poturite? A?...”

Titiz Kolô kosayı tarlada köknar ağacının yanında bırakmış ve çakıyı aramak için köye yola çıkmıştı. Amcanın karısı da adamın neden döndüğünü ve işi neden bıraktığını ona sorsun diye düşündü. Kutela’dan öteye bir saat çekmişti. Oradan aşağı köye doğru yarım sat tutuyordu. Köye girdi ve karısı Lika’ya acı sözler söylemeyi düşünmüştü. “Sen  akılsız kafalı, bilmiyor musun ki, ki orada, Boğaz’da, bana çakı lazım olacak ve onun nerede olduğunu bilmiyor musun? Senin taranmamış kadın saçınla, neden poturları değiştireyim diye sabahleyin beni geri çevirdin, ha!

Aku se protivi, moje i da î frasne edna...

Eğer karşı çıksaydı, ona bir tane yapıştırması mümkündü…

Faf koaşta pristignal sardit, nakokoren katu petel, gotov da koalve.  Çiça Lika metela dvora. İzpravil se na portata i tugava sluçayno broaknal faf leviya cob na poturite – çekiyata bila tam.

Eve öfkeli halde girdi. Kabarmış bir horoz gibi, gagalamaya hazır… Amcanın karısı Lika avluya girdi ve kapıda durdu ve o zaman elini rastgele poturun sol cebine elini attı – çakı oradaydı.

Anlatan: N. Koyumciyev
 

bogutevolu:
POGOVORKİ İ İDİOMİ / ATASÖZLERİ VE DEYİMLER

Acemiya nalbantin na tsigansko magare sa e uçil da kove 
Acemi nalbant demirciliği çingene eşeğinde öğrenir.

Akıl dohoda ami koga nahoda
Akıl geldi ama ne zaman geldi

Ami koy şa mu darji lehené
Ama kim ona tutacak leğeni
“Bir yere gitmekten korkan birine yapılan şaka”
 
Vazvrel mi î kelés
Kelim kaynadı. 
“Kafamın tepesi attı. Çok sinirlendim”

Vari ta ne mu yela
Git de geri gelmeyesin.

Véter go vee na byela kobila
Rüzgar esiyor beyaz kısrağa…
“Ondan bir şey bekleme, bir işe yaramaz”

Glôda kato nastopan papuçnik
Bakıyor sanki basık pabuç gibi
“Gözleri faltaşı gibi açılmış bakıyor”

Glôday mu akılan i mu kroy kûléfan
Bak şunun aklına  hem de kesik külahına
“Kafa ne kadarsa şapkası da o kadar olur.”

Da sodnim artık da sa sasétim
Artık oturalım da anlaşalım

Day mu da mu ne padne (ni panna) kondalkana
Ona da ver de düşmesin bir tarafı
“Ona da ver de bir tarafı şişmesin”

Dano mi ostareiş (ustareyiş)
Umarım benim gibi ihtiyarlayasın. “Çok yaşayasın”

Dano ta kuçeta yali
Köpekler yiyesice…

Doyde mi do varhu glavosa
Kafamın tepesine kadar geldi.
“Beni çok rahatsız etti. Sabrımı taşırdı.

Doyde mi na akıla (akoala)
Aklıma geldi ki…

Duhoda mi da kotsam i da forlem!
Aklıma onu tutup fırlatasın geldi.

Déte sas toyaga sa ne oprave
Çocuk sopa ile düzelmez / terbiye edilmez.

Juhan sa lyude izvarveha
Cihan dolusu insan yürüdüler

Zapina sa kato magare na led
Buzdaki eşek gibi asılıyor.
“İnat ediyor, hiçbir şeyi kabul etmiyor”

Znaye na şeytanan gôzan
Şeytanın gözünü bilir.

Kamen da fati na zlato şte stane
Taşı tutsa altın olacak
“Çok yetenekli, işbilir kimse”

Lud ne şte ni çan ni tatralka
Deli ne çan ister ne de dırdır eden
“deli kolayca tanınır”

Lôko mu uvira lôştana / Löku mu uvira löaştana
Mercimeği çabuk kaynar
“ciddiyetsiz kimse”

Moje kôrf da plûyiş, şa vikaş drenki sam yal.
Belki kan kusacaksın, kızılcık yedim diyeceksin.

Mutka kokoşka vse e pulatka
Küçük tavuk her zaman olgun tavuk (gibi davranır.)

Mésa çefutska çerşiya
Çıfıt çarşısına benziyor. “karmakarışık”

Na çornu halişte e roden
Kara kilim üzerinde doğmuş.
“Talihsiz, kadersiz kimse”

Nagada sa da leti…
Yağmur yağmak üzere...

Naléta ma da kotsam i da forlém
Neredeyse onu tutup fırlatacağım.

Ne sam imal nayet
Niyetim yok.

Nefelitu jensku / masku
Tenbel kadın / erkek

Ne voarşi za kuçaşta panitsa
İşe yaramaz, köpek çanağına bile

Nimoy ma glôda atıy.
Bana öyle bakma.

Nimoy ma hala.
Beni elleme, rahatsız etme.

Ot adnoş (od annoş) ma kandardisa
Beni bir kere kandırdın

Oşte e ne yahnal magareno i e zaklatil nogine
Daha binmemiş eşeğe hemen tutacak gibi yapmış ellerini

Pase si sas samaran
Semeri bağlı iken otluyor
 
Pişka mu rahate.
Rahat ona battı.

Podava sa havaya
Havaya savuruyor.

Pritiskat ma barçinise
Tepeler beni sıkıyor.
“Canım sıkılıyor”
 
Ti badi rahat, şa gu kordisa kato star sahat.
Sen rahat ol, onu eski saat gibi kuracağım.

Ustareh veyki, ami  aysakova (asakva) nekvo ne sam vidval.
Neredeyse ihtiyar oldum, ama böyle şey hiç görmemiştim.

Has li?
Gerçek mi, doğru mu?

Hiç mi gu ne gali
Onu hiç sevmem.

Şa mi fati tsarvulese
Çarıklarımı tutacak.
“Bana yetişemeyecek”
 
Şamarés mi e faf rakoasa
Şamarım elimde “Nerdeyse tokat vuracağım”

Yatse (yése) si flûtnat
Çok köpürmüşsün “Çok öfkelisin”

Yatse forkaş
Çok uçuyorsun “Çok hızlısın”
 
 

recep memis:

teşekkürler mustafa. ilgi ve beğeniyle izlediğimi bilmeni isterim...

sevgi ve saygı selam...

bogutevolu:
 İlgi ve beğenin için çok teşekkürler Recep!

Pomakçayı 
az bilenlere,
öğrenmek isteyenlere...
kıyaslama yoluyla iyi bir öğrenim yöntemi sunacağını sanıyorum.

selam ve saygılar...

Navigation

[0] Message Index

[#] Next page

[*] Previous page

Go to full version