Edno izkazvane v stihotvorna forma ot Mehmet Akif Ersoy za perioda na balkanskata voina.
V nego a op'san' dosta ne6ta napraven' ot bulgar'te po tova vrem.
P. S. Nadqvam se da ste slu6ali za nego toi e avtora na sega6niq himn na Turciq.,
Vaiz Kürsüde
Mehmet Akif Ersoy
Sadeleştirilmiş metin
إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيماً
.
.
Demek tiyatro severmiş benim sevgili beyim...
O halde ben ona tam altı sahne arzedeyim:
Ki her birinde değişsin bütün bütün ahenk;
Dekoru aynı olsun, havası renk renk!
Edirne kalesidir gördüğün heybetli kale;
O zirvesinde biten simsiyah ağaç da: Haç! (1)
I. Murâd'ı sırtında gezdiren tepeler,
Nasıl eğiliyor Ferdinand'a (2) bak, bu sefer!
Bizim midir sanıyorsun şu yükselen bayrak?
Çeken: Savof (3)... Lala Şahin (4) değil, kuzum, iyi bak!
Edirne... İşte o islâm'ın demirden kalesi;
Edirne... İşte o Doğu'nun gururlu alnı;
İkinci yükseliş tahtı Osmanoğullarmın
Berekette birinci bölgesi belki dünyânın;
Edirne... İşte o İstanbul'un demir kilidi;
Sefil ayakları altında Bulgar'ın şimdi!
Muzaffer ordusu istediği gibi intikam alıyor:
Çoluk, çocuk, kadın, erkek, ne bulsa parçalıyor.
Bu katliâma da razıyım eğer saygı duyulsa,
Dinin kutsallığını da geçtik, namusun kutsallığına!
Şu dört minareli cami (5) ki yoktu hiç bir eşi;
Ki parlıyordu hilâlinde san'atın güneşi;
Haçı sineye çekmiş de bekliyor... Ümitsiz!
Ezan sesi değil duyduğun o uzayıp giden çan sesleri!
O, Allah'ın mağrifetine kavuşmuş Sultan Selim'in şanlı ma'bedi,
Ki mahmur sabah aydınlığının ihtişamına benzerdi,
Nasıl batıvermiş ki: Bir ışık, bir aydınlık
O kanlı bezlerin (6) altından görünmüyor!
(1) Burada Balkan Savaşı'nda 1912'de Edirne'nin Bulgarlar'm
eline geçmesi ve 1913'te geri alınmasına kadar işlenen
zulümlere işaret ediliyor. (2) Ferâinand: Balkan Savası sırasında Bulgar kralı.
(3) Savof: Balkan Savaşı'nda Bulgar ordusu kumandam.
(4) Lala Şahin Paşa: I. Murad'ın Lalası olan ve Hacı İl Beyi
ve Evronos'la birlikte 136I'de Edirne'yi fetheden kumandan.
(5) Selimiye Camii.
(6) Kanlı bezler: Burada düşman bayrakları kastedilmektedir.
Ne sinesinde Huda var, ne hatırında Nebi...
Küfür karanlığına gömülmüş boyunca leş gibi!
Birer ebedî mezar kesilmiş evlere bak:
Beş ayda kırk bini sönmüş ki yanmıyor tek ocak!
Sokak sokak duyulan çığlık: Ölenlerin son çığlıkları
Derin derin duyulan ses: İmdat inleyişleri.
Dışarda kendisi mahkûm, içerde namusu...
Esirleri öldürüyor, bak ki, zulmün en koyusu!
Meriç'le Tunca'nın üstünde gördüğün kümeler
Nedir bilir misin? Darmadağınık insan cesetleri!
Sarayiçi'ndeki çaresizler ki hepsi kadın...
Kenara vurmuş olan kısmıdır bu cesetlerin!
Bakışlarında sönen gözlerin sönük bakışları;
Kulaklarında çevredekilerin can çekişen inleyişi:
Kucaklarında birer paramparça ceset gömülü...
Ecelle uğraşıyor bir yığın kemik... Ne kadar hüzünlü!
Yalın ayak, baş açık, bir paçavra sırtında;
Bu tamtakır adanın tamtakır çevresinde;
Acından ölmeye mahkûm olan zavallıları,
Sular bıraksa da Bulgar bırakmıyor dışarı!
Ne kurtulur, ne ölür... Derde bak, felâkete bak:
Hayat? O hakkı değildir. Ölüm? Ölüm de yasak!
-Nedir şu karşıki vadiyi bir alev buruyor;
Fakat yılan gibi yerlerde kıvranıp yürüyor?
-Nedir mi? Kükremesinden de bellidir: Arda... (1)
-Ya heybetle uzanırken üzerinde yükselen her ada?
(1) Arda: Bugün büyük bir kısmı Bulgaristan ve
Yunanistan 'da kalan Meriç Nehri'nin bir kolu.
-Yüzen mezarı binlerce gövdenin, kafanın!
-Bu kıpkızıl derenin ateşe benzer rengi, sakın,
Şafak bulutlarının gölgesi olmasın?
-Ne gezer!
Sahillerinde onun söndürüldü o kadar hayatlar:
Ki aktı sel gibi aylarca mazlumların kanı!
-Bu kanlı perde nedir?
-
Hangi kanlı perde, şu mu?
Gümülcine'yle çevresidir ki, bir canavar
Bu lânetli kötülükleri yapmaz - meğer ki Bulgarlar!
-Ne ihtiyar seçiyor, bak, ne kimsesiz tanıyor;
Beş altı günde otuz bin adam boğazlanıyor!
Pomakların deşilip süngülerle vicdanı;
Alınmak isteniyor tâ içinden imânı!
Irzı, malı, yuvası birer birer yok ediliyor...
Gidince hepsi elinden: "Ya Bulgar ol, ya geber!"
Şu, göğsü baltaların en körüyle parçalanan,
Şu, beyni taşların altında uğrayıp kafadan,
Karın, çamurların üstünde, inleyen canlar;
Şu, bir yığın kömür olmuş, kül olmuş insanlar;
Ki gazlı bezle, o olmazsa, yağlı
katranla Yakıldı Bulgar'a yakışır bir soğukkanlılıkla;
"Haça secde etmek Hûda'ya isyandır."
Diyen bu insanlar Hûda'sına kendini kurban eden şehitlerdir.
" Ya Bulgar ol, ya geber!" sâdece hainin dediği...Halkın Hıristiyan olmasına engel oluyor
Bahanesiyle, imam görünce çıldırarak,
Kuduzca saldırıyor intikam için ite bak!
Sarıklarından asılmışların sayısı mı var?
Yetişmiyor gibi yer, bir de gökyüzünde mezar!
Siz, ey başındaki sarığı etmeyip de feda,
Onunla manevî âleme yükselen şehitler!
Ne mutlu sizlere: Dünyada çok ölüm gördüm;
Hatırlamıyorum böyle kahraman bir ölüm.
Dünyada Allah'ın ipine sımsıkı sarılmayı,
En güzel temsil eden tablo, sizin şu kahramanca ölü
Siz, ey bir mezar toprağı bile bulunmayıp da,
Tertemiz rüzgârlara gömülmüş bahtiyar insanlar!
Biz almasak bile düşmandan intikamınızı;
Allah ki makbul kullarının defterine yazdı adınızı,
Günün birinde şu dağlardan indirir elbet,
O intikamı alacak kanlı canlı bir millet!
http://tr.yenisehir.wikia.com/wiki/%D8%A5%D9%90%D9%86%D9%8E%D9%91_%D8%A7%D9%84%D9%84%D9%8E%D9%91%D9%87%D9%8E_%D9%88%D9%8E%D9%85%D9%8E%D9%84%D9%8E%D8%A7%D8%A6%D9%90%D9%83%D9%8E%D8%AA%D9%8E%D9%87%D9%8F_%D9%8A%D9%8F%D8%B5%D9%8E%D9%84%D9%8F%D9%91%D9%88%D9%86%D9%8E_%D8%B9%D9%8E%D9%84%D9%8E%D9%89_%D8%A7%D9%84%D9%86%D9%8E%D9%91%D8%A8%D9%90%D9%8A%D9%90%D9%91_%D9%8A%D9%8E%D8%A7_%D8%A3%D9%8E%D9%8A%D9%8F%D9%91%D9%87%D9%8E%D8%A7_%D8%A7%D9%84%D9%8E%D9%91%D8%B0%D9%90%D9%8A%D9%86%D9%8E_%D8%A2%D9%85%D9%8E%D9%86%D9%8F%D9%88%D8%A7_%D8%B5%D9%8E%D9%84%D9%8F%D9%91%D9%88%D8%A7_%D8%B9%D9%8E%D9%84%D9%8E%D9%8A%D9%92%D9%87%D9%90_%D9%88%D9%8E%D8%B3%D9%8E%D9%84%D9%90%D9%91%D9%85%D9%8F%D9%88%D8%A7_%D8%AA%D9%8E%D8%B3%D9%92%D9%84%D9%90%D9%8A%D9%85%D8%A7%D9%8B