Author Topic: SELANİK KARACAOVA  (Read 123706 times)

0 Members and 1 Guest are viewing this topic.

Offline bello

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 588
  • Gender: Male
  • Göçler, göçler, göçler...
Ynt: SELANİK KARACAOVA
« Reply #30 on: March 07, 2009, 12:51 »
@ razloglu,
Karacaovalıların büyük çoğunluğu pomaktır. Oralarda pomak, türk,rum, bulagar, birlikte yaşamış fakat nüfusun büyük çoğunluğunu pomaklar oluşturyormuş.


Size 100 yaşıda karacaovalı mehmet dedenin bir röportajından 2 satır aktarayım yazının tamamına izn verilseydi hepsini yayınlardım..


 EDİRNE’DE “Çeşmeci Mehmet” diye tanınan, Vodina’nın (Edessa) Sıbıska (Aridea) Kazası doğumlu Alibey’in, bir başka deyişle Alibeyaga’nın oğlu Mehmet Ürgün

“1909 yılında doğmuşum. 12 sene Yunan idaresinde kaldık biz Sıbıska’da.

 Her şeyimizi orada bıraktık. Burada yeniden hayat kurmak, ev düzmek çok zor oldu. Türkçe de bilmiyorduk. O da ayrı bir zorluk. Sıbıska’ya gidemediğim için üzülüyorum. Binde bir olsa da rüyamda görüyorum. Ama orası aslında babamların, benim değil.Yine de Sıbıska gözümün içinde…”

Evet gördüğünüz gibi mehmet dedemiz türkçe bilmediğini söylemiş. Sizce mehmet dede hangi dili konuşurdu dersiniz!!!
''Neden olmasın güzel günlerimiz''

Offline bello

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 588
  • Gender: Male
  • Göçler, göçler, göçler...
Ynt: SELANİK KARACAOVA
« Reply #31 on: March 08, 2009, 12:17 »


   Kırmızı daire içi karacaova. Harita 1912 yılına ait ve karacaova pomak yerleşim yeri olarak belirtilmiş
''Neden olmasın güzel günlerimiz''

Offline severnili

  • Member
  • **
  • Posts: 10
Ynt: SELANİK KARACAOVA
« Reply #32 on: March 28, 2009, 00:35 »
slm karacaovalılar rujne ve severni kökenliyiz diye biliyorum havsa-edirne-kemerburgaz-sarıyer,bahçeköyde akrabalar varmış

Offline bello

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 588
  • Gender: Male
  • Göçler, göçler, göçler...
Ynt: SELANİK KARACAOVA
« Reply #33 on: April 02, 2009, 11:48 »
Karacaova  Exaplatanos  (kapiyani)





''Neden olmasın güzel günlerimiz''

Offline severnili

  • Member
  • **
  • Posts: 10
Ynt: SELANİK KARACAOVA
« Reply #34 on: May 02, 2009, 00:45 »
bello nivor,kapini,tristanik,vudinisa,notia,sevirni,latinia,rujinanın şimdiki yunan isimlerini yazarmısın

Offline bello

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 588
  • Gender: Male
  • Göçler, göçler, göçler...
Ynt: SELANİK KARACAOVA
« Reply #35 on: May 02, 2009, 11:19 »
Nivor (Neohiro)
Kapiyani( Exaplatanos)
nutya (Notia,  Νώτια)
Tristenik (Triopetra)
Diğerlerini bulmak zor olacak , fakat arayan bulurmuş, bulucam..
''Neden olmasın güzel günlerimiz''

Offline bello

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 588
  • Gender: Male
  • Göçler, göçler, göçler...
Ynt: SELANİK KARACAOVA
« Reply #36 on: May 02, 2009, 16:08 »
Sevirni (Vorino)
Rujiani (Rizohorio)


Vudinisa diye bir yer yok

selamlar..
''Neden olmasın güzel günlerimiz''

Offline severnili

  • Member
  • **
  • Posts: 10
Ynt: SELANİK KARACAOVA
« Reply #37 on: May 04, 2009, 23:31 »
slm bello vudinisayı babam söyledi biz rujianiden gelmişik.karacaovanın saydığım köyleri aynı anda gelmiş.ben kemere daha önce gelmiştim rafet dayılar vardı rahmetli oldu hala akrabalar var ayrıca sizin ordan ve tuzladan bir grup iki yıl önce gitmişler karacaovaya

Offline bello

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 588
  • Gender: Male
  • Göçler, göçler, göçler...
Ynt: SELANİK KARACAOVA
« Reply #38 on: May 04, 2009, 23:34 »
 severnili Beni tanıyormusun başka biriyle karıştırıyor olabilirmisin :)
''Neden olmasın güzel günlerimiz''

Offline bello

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 588
  • Gender: Male
  • Göçler, göçler, göçler...
Ynt: SELANİK KARACAOVA
« Reply #39 on: May 06, 2009, 14:56 »
               Bir görebilse memleketini...


Vodina’nın Kapiyani Köyü’nde doğan Ali Solmaz yüz yaşında. O, mübadelenin son tanıklarından biri. Hâlâ doğduğu köyün özlemiyle yaşıyor. Solmaz, “babam buraya bir türlü alışamadı. Kapiyani’ye dönme umudu içindeydi hep. Annem de öyle” diye konuştu.



Yüzündeki her çizgi ona bir asrın armağanı.

Gözlerindeki bakış hayatın armağanı bir asra meydan okuma.

O gözler, “ben neler gördüm, nelere tanıklık ettim” diyor.

Hiçbir zaman acısı dinmeyecek anıları ve “memleket” özlemiyle yaşıyor inzivaya çekildiği köşesinde.

Zaman zaman “Ah bir görebilsem...” diye iç geçirdiği memleketi Vodina’nın (Edessa) Kapiyani (Eksaplatonas) Köyü anılarında 81 yıl önceki haliyle duruyor. O, mübadelenin son tanıklarından biri.

1905 yılında Kapiyani’de doğan Ali Solmaz kır atlarla yüce dağları, köhne vapurlarla denizleri aşıp yeni vatanına geldiğinde 19 yaşındaydı.

Birazdan yüz yıllık ömründe üç padişah, bir halife, on cumhurbaşkanı gören Solmaz’ın Kapiyani’de başlayan ve Bilecik’in Vezirhan Beldesi’nde devam eden hayatını okuyacaksınız.

 “Softalar”dan Ali Solmaz, her mübadilin yaptığı gibi köyünü anlatarak başladı konuşmasına:

“Bin hanelik köyümüz Türk köyüydü. 40-50 hane Hıristiyan vardı. Hıristiyanlar Rum, Bulgar ve Roman karışıktı. Bize ağa derdi gâvurlar. Ağalar gâvurlara küçük küçük evler yapmıştı. Onlar bizim işçimizdi. İş zamanı dışında özel hayatımızda aramıza sokmazdık Hristiyanları. Köyümüze sekiz on hudut köy vardı. Meselâ Sıbıska (Aridea), Atatürk’ümüzün annesi Zübeyde Hanım’ın köyü Karlodova (Milya). Zübeyde Hanım Karlodova’dan Selanik’e gitmiş. Sonra Gustulüp (Kostandi), Fuştan, Bizova (Megaplatonas) ve Slatin şimdi hatırladıklarım. Dört kardeştik. En büyüğümüz Makbule buraya evli ve iki çocuklu geldi. Kocası hafızdı. Sonra ben, kardeşlerim Havva ve Mehmet. Babam Hasan çiftçiliğin yanında kasaplık da yapardı. Çanakkale Savaşı’nı hatırlıyorum. Nasıl hatırlamam. O zamanlar on yaşındaydım. Çanakkale içinde vurdular beni, nişanlımın çevresiyle sardılar beni diye türküsü bile vardı.” 

 

Rumlar geliyor

 

“Balkan Savaşı’ndan sonraki zorluklara rağmen köyde hayatımız güzel geçiyordu” diyen Ali Solmaz’ın köyü Kapiyani’ye bir gün Türkiye’den Rumlar gelir. İşte o zaman Kapiyanililerin hayatları alt üst olur.

Rumlarla yaklaşık 1,5 yıl birlikte yaşayan Solmaz o günleri şöyle anlattı:

“Kapiyani’ye Türkiye’deki Kurtuluş Savaşı’ndan kaçan Konyalı ve Bursalı Rumlar geldi. Evlerimizi alıp bizi samanlıklara  koydular. Bizim eve iki hane Rum verdiler. Bursa’nın Rumları Anafor (Çaylı) ve Filidar (Gündoğdu) Köyü’nden gelmişlerdi. Filidar’dan gelenlerin ana dili Rumcaydı. Bursa’dan gelenlerden Petro muhtar seçildi sonra. Ona Petro Dayı dedik. Yola çıkarken hayvanlarımızı kaçak olarak Rumlara sattık. Sonra hayvanlara damga vurdular elimizde kaldı. Konya’dan gelenler fenaydı. Gazi Paşa’ya ‘Kör Kemal’ diyorlardı. Bizim moralimizi bozmak için ‘Türklerin durumu çok fena. Herkes çıplak ve fakir’ diye konuşuyorlardı.”

A ltı kişilik Softalar Ailesi’nin Kapiyani’de Rumlarla paylaştığı sıkıcı günleri bir gün “mübadele olacak, Türkiye’ye gidilecek” haberiyle birden bire değişmiş.

“Mübadele haberini bize İsmet Paşa göndermiş” diyen Ali Solmaz köyden ayrıldıktan sonra  üç ay süren zorlu Türkiye yolculuğunu şöyle anlattı:

“O günlerde bize ‘parası olanlar kendi başlarına ve erken gidecek, olmayanlar bekleyecek’ denildi. Babam, paramızla gitmeyi tercih edince Konyalı Kapitan Petro’yla dört beygir bulması ve bizi sağ salim Selanik’e götürmesini için anlaştı. Kapiyani’den ayrılırken, sevdiğim kızla göz göze geldik. Ağlaşarak, gözlerimizle birbirimize veda ettik. O ayrılığı hiç unutamadım. Yola çıktığımızda 1924 yılının ocak ayıydı. Biz paralı olarak on hane yola koyulduk. Kapitan Petro bizi kır atlarla dağlardan aşırarak Selanik yakınlarında bir yere getirdi bıraktı. Selanik’te beklerken bir yere çıkamıyorduk. Sadece bir zamanlar mahpushane olarak kullanılan Beyaz Kule’yi hatırlıyorum. Bizi Selanik’ten Sulh Vapuru getirdi. Yolculuğumuz İzmit’te sona erdi.”

 

Önce Gölpazarı

 

Ali Solmaz ve ailesi, Vodina’nın Kapiyani Köyü’nden başlayıp Bilecik’in Vezirhan Beldesi’nde süren yolcuğunun ara duraklarından biri olan İzmit’te de bir süre beklemiş. Daha sonra kara trenle ver elini Osmaneli.

Solmaz anlatıyor:

“Osmaneli’nde iki gün durduk tren içinde. Sonra kafile halinde Gölpazarı’nın Reşadiye Mahallesi’ne gittik. Tarih 15 Mart 1924’tü. Gölpazarı’nda  iki sene oturduktan sonra buraya, Vezirhan’a yerleştik. Vezirhan’ın yerli halkı fakirdi. Biz gelince sevindiler. Yanımızda sarı liralar getirmiştik. Ama ilk başlarda çalışmadığımız için liraları bitirdik. Sonra Gazi Paşa bize ayda 50’şer lira verdi bir zaman.”

Ve sıra bu röportajın da son satırlarında. “Babam buraya bir türlü alışamadı. Kapiyani’ye dönme umudu içindeydi hep. Annem de öyle. Annem ‘buradan ne kız alırız, ne de kız veririz’ derdi. Tabii ki köyümü görmek isterim. Ama yaşım 100. Oraları özlüyorum. Ah bir görebilsem... Götürün de göreyim.”

İSKENDER ÖZSOY

 
http://www.haberbu.com/haber/Bir-gorebilse-memleketini-/3063
''Neden olmasın güzel günlerimiz''

Offline bello

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 588
  • Gender: Male
  • Göçler, göçler, göçler...
Ynt: SELANİK KARACAOVA
« Reply #40 on: May 06, 2009, 15:11 »
                 Kırıla kırıla geldiler!


GİRİŞ


Türkiye ile Yunanistan arasında 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan Yunan ve Türk Halkların Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol sonucu iki ülkeden yaklaşık iki milyon insanın kaderi değişti, hayatları alt üst oldu. Dünyada sözleşmeye bağlanmış ilk karşılıklı toplu nüfus ihracı olan mübadeleyle Yunanistan’a giden Rum Ortodokslarla  kara Yunanistan’ı ve adalardan  Anadolu’ya gelen Müslümanlar kendilerine yeniden hayat kurarken zorlu süreçlerden geçti.

Nüfus bilimcisi ve göç araştırmacısı Prof. Justin Mc. Carthy’nin verdiği rakamlara göre 1821-1922 yılları arasında, beş milyondan fazla Müslüman, ülkelerinden sürülüp atıldı, 5,5 milyon Müslüman da, ya savaşlarda öldü, ya da açlıktan ve hastalıktan  canlarını yitirdi. Bu yıllarda Osmanlı-Rus Savaşları, Balkan Savaşları ve mübadelede yaşanan göç dalgalarının anıları toplumun belleğinde hâlâ canlılığını koruyor.

Altı günlük bu yazı dizisinde “memleketleri”nden, “ana vatan”larından zorla ve zorunlu olarak koparılan altı birinci kuşak mübadilin hayatını okuyacaksınız. Ki onlar “ana”larından, yani vatanlarından koparıldıkları için öksüzdürler. Onlar mübadelenin öksüz çocuklarıdır...

…………….

Yakın tarihimizin en büyük göç dalgalarından biri ve kuşkusuz en önemlisi olan mübadelenin son tanıklarından Cevdet Gümüşsoy Ürgüp’ün Cemilköy Köyü’nde yaşıyor.

81 yıl önce kendi rızaları dışında mübadeleye tabi tutulup doğum yeri ana kucağı, baba ocağı Kastoria’nın  Jerveni (Agios Antonios) Köyü’nü terk etmek zorunda kalan 1919 doğumlu Gümüşsoy  mübadele gerçeğiyle köyündeki düğünde karşılaşmış.Düğün coşkusuna Türkiye’den gelen Rumların hüznü karışmış.


Şimdi sıra Cevdet Bey’in anlattıklarında:

“Bir gün Jerveni’ye Türkiye’den Rumlar geldi. Kış başlamıştı. Anladık o zaman bir şeyler olacağını.Rumlarla altı ay beraber oturduk. Bu altı ay içinde aramızda münakaşalar çıktı, kavgalar oldu. Onlarla mahkemelik olduk.Yaz gelince göç başladı. Kâh at sırtında, kâh at arabalarıyla Jerveni’nden Sorovic İstasyonu’na gittik.Trenle Selanik Limanı’na vardık. Limanda bize aşı yaptılar. Selanik’te 15 gün geminin gelmesini bekledik. Geminin adı Gülcemal’di. Gülcemal İzmir’in Urla İlçesi’ne yanaştı. Üç dört  gün Urla’da kaldık.Urla’dan tekrar gemiye bindik. Mersin’e ulaştık. At arabalarıyla gittiğimiz Tarsus’un Yenice İstasyonu’ndan trenle yola çıktık. Tren Ulukışla’da arızalandı. At arabalarıyla perişan durumda Niğde’ye ulaştık. Bir ay çadırlarda kaldık Niğde’de. Bir aydan sonra yine at arabalarıyla Ürgüp’ün Sinasos (Mustafapaşa) Kasabası’na geldik.1924 yılının Eylül ayının ilk günleriydi. Evlere yerleştik. Beş on gün kaldık. Bize, ‘yukarıda Cemilköy var, oraya gitmek ister misiniz?’ diye sordular. Babalarımız kabul etti. Akrabalarımız Sinasos’da kaldı.Yolculuğumuz neredeyse üç ay sürdü. Köyden 120 kişi o zor şartlara dayanamayarak yollarda öldü. Küçük kardeşim Abidin de yolculuğa dayanamadı ve Niğde’de öldü. Karada ölenleri, öldükleri yere defnettik. Vapurda ölen bazı çocukları kaptana söylemeyip sakladılar. Ölen bebeleri anneleri sanki emziriyormuş gibi göğüslerinde tutarak sakladı. Onları da karaya çıkınca gömdük. Çok perişanlık çekildi, çok.”

 

Açlıktan ağladılar

 

Cevdet Gümüşsoy ve ailesi, Jerveni’den yola çıktıktan sonra kırıla kırıla gelerek yerleştikleri Cemilkköy’de bu kez de açlıkla karşılaşmış.

“Evlere girdik, sıçan düşese başı yarılır.” diyen Gümüşsoy şunları anlattı:

“Yiyecek bir lokma ekmek yok. Büyüklerimiz Ürgüp’e gitti zahire almaya. Biz evde  bir sedirde babaannem Fevziye ve ağabeyim; bir sedirde de annem ve  ben yatıyoruz. Dördümüz de açız. Babaannem bir sedirde ağlar ‘açım’ diye, ben bir sedirde. Nihayet babam eve gelebildi. Annem alel acele ekmek yaptı. Mis kokulu sıcacık ekmeği yavan yiyerek karnımızı doyurduk. Buraya gelince açlık da dahil ne çileler çektik bir bilsen. Bir de ilk zamanlar Cemilköy’ün yerli halkı tarafından hor görüldük. Cemilköy mübadeleden önce yarısı Türk yarısı Rum bir köymüş.Bir gün baktık, yerlilerin ileri gelenlerinden biri halkı toplamış ‘Macırlara yüz vermeyin. Bunlar cehennem olup gidecek. Rumların malları bize kalacak’ diye nutuk atıyor. Memleketten ayrılırken bir kadın babaanneme, ‘bize bir isim takılacak ki; o isim kıyamete kadar silinmeyecek’ demiş. Şimdi bize macır diyorlar. Cemilköy halkıyla birbirimizi tanımamız uzun zaman aldı. Aramızda çok kavgalar çıktı. Bizimkilerin gözü biraz karaydı. Yıldırdık yerlileri. Anlaşmamız uzun sürdü. Şimdi birbirimizden kız alıp veriyoruz. Mübadil olmak bizi mahvetti. Jerveni’de ayrıldığımıza annem, babam çok üzülmüştü. Kolay mı malını mülkünü, tarihini geride bırakmak. Memleketimi, doğduğum yeni görmek istiyorum. Eğer memlekete gidebilirsem önce doğduğum evi görmek isterdim.”
http://www.haberbu.com/haber/Kirila-kirila-geldiler/2687
''Neden olmasın güzel günlerimiz''

Offline severnili

  • Member
  • **
  • Posts: 10
Ynt: SELANİK KARACAOVA
« Reply #41 on: May 08, 2009, 22:10 »
bello seni tanımıyorum bi geziye gittim demiştin bizim tanıdıklarla aynı geziye gittiğini zanettim ayrıca kemerburgazda karacaovalı sayısının fazlalığını unuttum.yukarıda anlattığın kapiyanili ali solmaz gibi bizimkilerde rujina dan gelmiş babaannem sevrenli dedem ve babaannemin anlattıkları ile karacaovadaki köyü aramak istedim.verdiğiniz bilgiler için teşekkürler.bu arada kapiyani,ssevren,rujina notya dedemin en çok bahsettiği yerlermiş.kapiyani kapinadan,rujina ipek böcekçiliğinden gelen isimlermiş

Offline bello

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 588
  • Gender: Male
  • Göçler, göçler, göçler...
Ynt: SELANİK KARACAOVA
« Reply #42 on: May 13, 2009, 17:20 »
bello seni tanımıyorum bi geziye gittim demiştin bizim tanıdıklarla aynı geziye gittiğini zanettim ayrıca kemerburgazda karacaovalı sayısının fazlalığını unuttum.yukarıda anlattığın kapiyanili ali solmaz gibi bizimkilerde rujina dan gelmiş babaannem sevrenli dedem ve babaannemin anlattıkları ile karacaovadaki köyü aramak istedim.verdiğiniz bilgiler için teşekkürler.bu arada kapiyani,ssevren,rujina notya dedemin en çok bahsettiği yerlermiş.kapiyani kapinadan,rujina ipek böcekçiliğinden gelen isimlermiş



Rica ederim, Faydam olduysa ne mutlu bana  :)
''Neden olmasın güzel günlerimiz''

Offline bello

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 588
  • Gender: Male
  • Göçler, göçler, göçler...
Ynt: SELANİK KARACAOVA
« Reply #43 on: May 13, 2009, 17:23 »
''Neden olmasın güzel günlerimiz''

Offline FUŞDİNİ murat

  • Candidate member
  • *
  • Posts: 4
Ynt: SELANİK KARACAOVA
« Reply #44 on: June 09, 2009, 14:28 »
benim dedelerim selanik karacaova fuşdiniden gelmişler kütahyaya bilgisi olan varmı