Кои "турци", неграмотнико! Казах ти, че "тюрки" и "турци" на български език не е едно и също понятие!
Май наистина ти е промит мозъка.
Неграмотничка си ти ма, значи македонците могат да бъдат българи а Булгарите от Казан не могат да са Турци ( Тüрк ) въпреки че така се чувстват и го заявяват навсякаде.
Ето ти доказателство и замълчи ако малко имаш срама.
Открито писмо на турскоговорящите Волга Урал булгари, към събратята си от Турция.Türkiye Cumhuriyeti’nin özgür insanları!
Sizlere
Kuzey Oğuzların torunları olan Volga-Ural Bulgar kardeşleriniz seslenmektedir.
Bulgar halkının son derece vahim durumu, 2 Ağustos 1992 tarihinde gerçekleşen Kazan Bulgar Topluluğu (KBT)nun olağanüstü cieninde (kongre), topluluğunun yönetim organı olup Bulgar millî menfaatlerini korumak ve ifade etmek ile görevlendirilen Kazan Bulgar Millet Meclisi seçimini gerektirdi.
VII. yüzyılda kendi “Bulgar (Bulgarya)” adlı devletlerini kurup 737-922 yılları arasında İslam dinini kabul eden Bulgarlardan, ilk kez M.Ö. II. yüzyıl tarih vakayinamelerinde söz edilir.
Eskiden bu yana, Bulgar ulusunun edebi dili, Oğuz dillerinden olup, Oğuz Türk dilinin kardeş dili olan Bulgar Türkisi (Bulgar Türkçesi)dir. Bulgarlar kendi Oğuz ana dillerinde IX. yüzyıldan 1920’li yıllara dek yazdılar.
1552-1584 yılları arasında Volga-Ural ile Sibirya’daki bin yıllık Bulgar devleti, Çarlık Rusya’sınca barbarca yıkıldı. Kazan dahil olmak üzere, Bulgarya’nın binlerce köy ile kasabası, kanlı istilanın felaketini yaşadı. O günden 1917 yılına kadar, 1897’de sayısı 1.300.000 kişi civarında olan
Bulgar Türk topluluğu, Rus kolonizatörlerinin egemenliği altında kaldı. 1917 yılında bu zalimleri, Rusya İmparatorluğu’nu Sovyet devleti olarak ilan eden Bolşevikler değiştirdi.
1920 yılında, Tatar komünistleri M. Sultan-Galiev ile G. İbragimov’un ricaları üzerine, Bolşevikler, Bulgarya’nın merkezinde “Tataristan Cumhuriyeti”ni kurup, onu cebren Tatarlaşmanın muazzam toplama kampına dönüştürdüler. Ardından, Bulgarlar tüm ulusal ve siyasi haklarından mahrum bırakıldılar. Bulgar olan her şey -ulusal etnik “Bulgar” adı, tarihi, edebiyatı, bayramları, eğitim kurumları, yayın evleri, kitapları, gazeteleri, dergileri, siyasi partileri vs.- yasaklandı. Bulgar halkının yüz binlerce evladı şehit, sağ kalanlar ise NKVD (Not: 1923-1933 yılları arasındaki İç İşleri Halk Komiserliği. S. K.) - MVD (İçişleri Bakanlığı) organlarınca tahakküm ile verilen “Tatar” ve “Rus” pasaportları (Not: Rusya’da kimlik yerine, pasaport verilir. S. K.) ile cebren Tatar ve Rus halklarına dahil edildi. 1923 yılında Bulgar topluluğunun yönetim organı olan Volga Müslüman Bulgarları Meclisi yasaklanıp, mal varlığına (bina, kütüphane vs.) Kazan yönetimince el kondu.
Bulgar Oğuz dili de yasaklanıp, yalnızca Tatar (Kıpçak) ve Rus dilleri eğitimi zorunlu kılındı. Bu yüzden çağdaş Bulgar kuşakları Bulgar kültür ile tarihini, hatta Bulgar ana dillerini dahi bilmeyip, yalnızca Tatar ve Rus dillerini konuşabilmekte. Ulusal bilincini koruyabilen Bulgarların sayısı ise, sadece 10 bin kişi ile sınırlı.
Canice suçunu saklayan Moskova yönetimi, Sovyet enformasyon organlarına Bulgar halkının varlığından söz etme, istatistikçilere ise SSCB nüfüs evrak yazışmalarında Bulgarları ayrı bir ulus olarak belirtmesini yasakladı.
1991 Rus demokratik devriminin akabinde Bulgarların durumu değişmedi. Rusya’da olduğu gibi, Rusya Federasyonu dahilindeki Tataristan Cumhuriyeti’nde de Bulgarlar eskisi gibi ulusal ve siyasi haklarından tümü ile mahrumlar. Bu nedenler, Bulgar ulusunu yok olma sınırına getirdiler. Bunda, Bulgar halkının yüzyıllarca dostluk içinde yaşamakta olduğu Rus ve Tatar halklarının hiçbir suçu olmayıp, suç tamamen Rusya Federasyonu ile Tataristan Cumhuriyeti yönetimlerinindir. Ancak bu yönetimler, Bulgar halkının varlığını inkar edip, onu Tatarlaştırıp Ruslaştırıyorlar.
Dünya uygarlığına büyük katkıda bulunmuş olan çalışkan Bulgar halkı, asla sadaka dilemeyip, her zaman yardıma hazır bir halk olma vasfına sahip olmuştur. Rus zülmü altında bile, Türk dünyasının kalbi olan Türkiye’yi düşmanlarından ellerinde silah ile korumak, mutlu ve gelişen Türkiye devletinin inşaasına katılmak üzere Volga Bulgar Türkleri gizlice Türkiye’ye iltica edip, kutsal Türk topraklarına bütün köyler göç etmiştir.
Fakat bugün, kendini Bulgar olarak adlandırma, kendi Oğuz Bulgar Türk dil ve edebiyatını öğrenme, Bulgar ders kitaplarını yayımlama, kendi okul ve yönetim organlarında temsilcilere sahip olma, eğitim ile kültür alanında herhangi bir hükümet yardımı alma olanaklarından mahrum kalan Bulgarlar, tek başına kendini savunup Bulgar Oğuz kültürünün yok oluşunu önleyememektedir. Rusya Federasyonu ile Tataristan Cumhuriyeti ise, ulusal haklarının iadesi konusundaki Bulgarların tüm dilekçe/başvurularını görmezlikten gelmektedir.
Bu bağlamda, KBT, Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası ilişkileri, Birleşmiş Milletler ve AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) mekanizmalarını kullanarak, Rusya Federasyonu ile Tataristan Cumhuriyeti’ndeki Bulgar azınlığına uygulanan insanlık dışı ayrımcılığa son verilmesi talebinde bulunmasını arz eder. Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti ile halkından,
Kazan Bulgar topluluğu için bir Türk Kültür Merkezi kurup finanse etmesini, bu merkezde bir
Bulgar Türk müzesi oluşturulmasını desteklemesi ve Bulgarcanın akraba dili olan Türkiye Türkçesinin yaygınlaştırılması ile Bulgar müzik sanatının gelişimine yardımcı olmasını diler.
KBT, Türk halkının, öz Volga-Ural kardeşlerini güç durumda bırakmayacağı,
Türk ocağının sönmesine izin vermeyeceği ve Bulgar halkına birkaç yüzyılık ayrımcılık esaretinden kurtulmasına yardımcı olacağı umudunu ifade etmektedir.
Saygılarımla, 6 Eylül 1992
KBT adına ve KBT’nu vekaleten, Kazan Bulgar Topluluğu Meclisi Kültür, İdeoloji ile Uluslararası İlişkiler Daire Müdürü (Başkanı), “Bulgar al-Cadid (Bulgar el Cedid - Yeni Bulgar)” Klübü (Derneği) Başkan Koordinatörü Fargat Abdul-Hamitoviç Nurutdinov