Rafine edilmemiş tarih yapraklarına hoşgeldiniz demek gerekliliği ile başlayıp devam edelim. Şimdi bazıları çıkıp efendim son bulgar devleti çarları ve çariçeleri kuman asıllı diyecek bakalım bunlar nasıl kumanlarmış ? Bulgar çarı İvan-Alexander'in kızı Tamara ile Sultan I. Murat Hudavendigar'in evliliklerinin… Sultan Murat ile Tamara'nin hikâyesi, ve esas ilginci bu konuyla ilgili yakılmış Bulgar türkülerinde çok ilginç bakış açılarıyla anlatılmış. Bir bakıma Batı’yla Doğu’nun, Hıristiyan dünyasıyla Müslüman dünyasının çatışmasının hikayesi olan bu türküleri, paylaşmak istiyorum.
İkinci Bulgar Devleti'nin son hükümdarı ivan Şişman’ın kız kardeşi de olan prenses "Tamara", "Marya" ve daha çok da "Mara" olarak anılmaktaydı. 1370 yılında Sultan I. Murat ile siyasi bir evlilik yapmıştı. Bulgar kaynaklarında bu evlilikte, Tamara'nin asla Müslüman olmadığı savunulur. Tarihsel Bulgar halk türkülerinde, Sultan I. Murat ile Tamara arasında, genelde inanç eksenli olmak üzere farklı toplumsal yasam biçimlerinden kaynaklanan Doğu-Batı karşıtlığı gözlenmektedir. Tamara'nin ülkesini egemenliği altına alan, üstelik karşıt dinden bir sultanla evlenmek zorunda kalmasına karşın inançlarını koruması, onu halk gözünde “azize” kılmış. Osmanlı sultani I. Murat ise bu türkülerde; "geleneklerine bağlı ve tarihsel sorumluluğunun bilincinde olan soğukkanlı ve hoşgörülü bir devlet yöneticisi olarak gösterilir. Ancak bazen sevdiği kadın uğruna bedeli ağır olabilecek tavizler vermekten çekinmeyen veya çaresizlik içinde kıvranan, bazen de kuralcı, acımasız bir hükümdar" olarak gösterilir.
Bu Bulgar türküsünün asırlar içinde, halkın, devrin politik ve ideolojik yapısına göre de değiştiği görülür. I. Murat ile Tamara evliliği 14. yüzyıla tarihlendirilen bir Bulgar kaynağı olan Palauzov Elyazması’nda şöyle yazılı: "Ulu çar İvan-Aleksandir'in kızı ve ulu Emir Murat’ın esi Tamara ki, Murat'a Bulgar halkının kurtuluşu için verilmişti; oraya gidip Ortodoks dinini korumayı başararak kendi soyunun günahlarını üstlenen, dindar ve namusluca yaşadıktan sonra huzur içinde teslim etti." 15. yüzyılda yazıldığı varsayılan Anonim Bulgar Kroniği’nde ise şu bilgi verilir: "Ve çarlığa Alexander oğlu çar Ivan Şişman getirildi. O zaman I. Murat, kız kardeşi çariçe Tamara'yi kendisine vermesi için Şişman’a elciler gönderdi. İstememesine rağmen, Şişman İvan kız kardeşini verdi.
Bulgaristan’ın Sofya'dan Eski Zağara, Daridere, Tirnova, Gabrova, Razgrad'a kadar çok farklı coğrafi bölgelerinde söylenen, Sultan Murat ile Tamara'nin tarihsel halk türküsünün yazılı ilk kaydı, 1846 yılında bir Bulgar gazetesinde yer almıştı. "Bulgar tarih bilimcilerinin arasında, bu evliliğin bir boyun eğme ve Osmanlı’ya bağımlılığı koşulsuz kabul etme anlamında algılanması gerektiğini savunanlar olduğu gibi, bunun Bulgar cari Ivan Şişman ile I. Murat arasında varılan politik birliğin diplomatik bir ifadesi biçiminde yorumlanmasının daha doğru olacağını öne surenler de var. " Tamara bu evlilikle bir bakıma kendini kurban ederek Bulgar topraklarının bütünüyle Osmanlı egemenliğine geçmesini çeyrek yüzyıl kadar geciktirmiş olur. Bundan dolayı halkın gözünde yücelerek adeta azizeliğe erisen Tamara'nin başkent Veliko Tirnovo'dan ayrılışı yürek dağlayıcı sahneler biçiminde anlatılır.
Bu türkülerde, güzel bir Bulgar kızı kimliğiyle karşımıza çıkan Tamara ile Sultan Murat’ın evlenmesi, bazı siyasi ve dinsel tavizlerle gerçekleşebildiği anlatılmakta. Kendisine yapılan baş döndürücü öneriler karşısında Tamara, genellikle zaman kazanmak kaygısıyla kararını birilerine danıştıktan sonra verebileceğini söyler. "Bazen danıştığı kişi yaşlı annesi veya dayısı olarak gösterilen Kralı Marko veya Selanik piskoposu kimliğindeki ağabeyidir. Danışılan kişiler Tamara'ya sultandan asla kabul edemeyeceği şeyler istemesini öğütlerler. " Hatta türkülerin bazı varyantlarında; kırmızı şarap içmesi ve her turlu yemek yemesi istenir ki, domuz etine göndermede bulunulduğu anlaşılır. "Bu noktada dini inançların yeme ve içme geleneklerine getirdiği
bazı kısıtlamalardan kaynaklanan bir başka Bati-Doğu karşıtlığının vurgulandığına tanıklık ederiz."
Tamara, daha ileri giderek "mühürlü yüzük", "vezirlik", "sultanlık" makamlarının da kendisine bağlanmasını ister. Sultan Murat’ın yanıtı su sözle reddeder: "Devletim baba yadigârı, vezirliğim dede mirasıdır." Yapılan aynı dine geçme önerilerini "İki ayrı dine inanamayız, sen kiliseye, ben camiye gidemeyiz", biçiminde yanıt verir.
Osmanlı sultanları, özellikle Balkanlardaki devletlerin prensesleriyle yaptığı siyasi evliliklerinde, eslerinin dinlerini değiştirmek için asla bir baskı yapmadığı bilinmektedir. Nitekim Orhan Gazi'nin Rum eşi Thedora ile Sultan II. Murat’la evlenen Sırbistan despotu George Brankovic'in kızı da, yaşamını yitirinceye kadar Ortodoks dinini korumuştu. 1372 yılında bir başka Bulgar (Kostendil) beyi Konstantin'in kızı ile de Sultan Murat evlenmişti. Hatta bu Bulgar prensesinin iki kız kardeşi de, I. Murat’ın oğulları olan Yıldırım Beyazıt ve Yakup Celebi ile ayni zamanda evlenmişti. Gulcicek Hatun, Osmanlı Sultani I. Murat’ın esi ve Yıldırım Bayezid'in annesidir. Bulgar kaynaklarında da, Tamara'nin Yıldırım Beyazıt’ın annesinin olduğu gösterilmektedir. Bu da aslında tarihi Bulgar halk türkülerinde gecen ve Sultan Murat'la evli Bulgar Prensesi Tamara'nin, Altıparmak’ta türbesi olan Gülçiçek Hatun'dan başkası olmadığını gösterir. Müslüman olan Tamara, Bursa'da Yahşibey'de bir cami ile bir medrese yaptırmıştı. Türbesi de buradadır. Sadece kendisi değil, Osmanlı kaynaklarında kardeşi Prens Alexander da, din değiştirip İskender adını almıştı. Daha sonra Samsun Sancakbeyi olan bu kişi, 1419 yılında da Manisa Sancakbeyi iken Börklüce isyanı sırasında oldurulmuştu.
Müslüman olup İslam bilimi için medreseler açan Tamara, Bulgar halk türkülerinde hiçbir zaman, ne pahasına olursa olsun inançları değiştirmeyecek bicimde anlatılmakta: "Bre enayi Türkler, hiç ben dinimden vazgeçer miyim, hiç ben Türk hanımı olur muyum?" Halk türküsünde, gündelik ve geleneksel yasam biçimlerindeki Doğu-Batı karşıtlığı gösterilerek Tamara'nin, doğulu bir yasam tarzına uyum sağlayamayacağını açıkça belirtilir. "Ben çardakta oturamam, altın gerdanlık dizemem. Ben sabah erken kalkamam, sana kahve yapmaya."
Bu türkülerin bir versiyonunda ise Sultan Murat, din değiştirmeyi bir koşul olarak öne sürmeyerek, Bulgar prensesi olduğu gibi kabul etme durumuna geldiği savunulur:
"Al beni, güzel Tamara iki dine inanacağız, iki çeşit yemek pişireceğiz. Bana Türk, sana gâvur yemeği. İki ayrı yerde tapınacağız Sen kilise, ben camide"
Tamara'nin Müslüman olup olmasının ne önemi var? Bence önemli olan, hangi inançta olursa olsun, herkesin inançlarına saygılı olması… Elbette halk türkülerine bakılarak tarihi yazmak mümkün değildir. Ancak Mara’nın Murat Han’la yaptığı evliliğin sonuçları itibarı ile tarihin akışını kökünden değiştirdiğini de atlamamak gerekir. Çünkü Mara ya da bizim bildiğimiz adıyla Gülçiçek Hatun’un oğlu Yıldırım Beyazıt, daha sonra Osmanlı tahtına geçecek ve Rumeli’nin önemli bir bölümünü fethedecektir.
Bizde tarih konuşulurken çok edilen iki cümle vardır. Yeri gelmişken bunların doğrusunu da yazalım:
Derler ki Osmanlı’nın Rumeli’yi fethetmesinde adaletli yönetimi ve savaşma kabiliyeti önemli rol oynamıştır. Bu faktörlere ilave edilmesi gereken çok önemli başka bir neden de Balkan ülkelerinin hanedanlıklarıyla yapılan siyasi evliliklerdir. Sözün gelişi Yıldırım Beyazıt, Bulgaristan’ın tamamını fetheden Padişah’tır; ama unutulmamalıdır ki Bulgar prensesi olan annesi sayesinde aslında Bulgar tahtının varislerinden birisi zaten kendisiydi.
Hep tartışılır; “Osmanlı neden fethettiği topraklardaki gayrimüslim toplumlara sürgün ya da katliam gibi zulümler yapmamıştır?” diye… Düşünün, Yıldırım Beyazıt’ın annesi Bulgar idi. Neden annesinin soydaşlarına zulmetmeyi düşünsün ki? Rumeli’nin fethini sadece “bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik” dizeleriyle açıklamak ne kadar yeterlidir dersiniz?
1. Murat ve eşi Tamara
İvan aleksandar / eşi ve çocukları ivan şişman ve tamara (ivan şişman'ın ve tamaranın annesi sarah yahudidir)
** Sarah, Theodora or Sarah-Theodora is the name that the second wife of Tsar (Emperor) Ivan Alexander of Bulgaria (ruled 1331–1371) is known under nowadays. There are some Greek and French sources claiming her to be a daughter of a Venetian banker.
Sources agree that she was Jewish, having lived with her family in the Jewish Neighbourhood in Tarnovo.