http://www.pomak.eu/board/index.php/topic,646.msg1900.html#msg1900 Sitemizde yer alan bir bölüm:
Османски думи в българския език - 1850 г. Bulgar dilindeki Osmanlıca kelimeler - sene 1850
Maalesef kril harfleri ile...
Çeşitli kaynaklarda Bulgarcadaki Osmanlıca-türkçe kelimelerin sayısının onbine yakın olduğunu okumuştum. Ancak buradaki verilen bile ne kadar yaygın olduğunu göstermeye kafidir.
Bugün elimde 1960 yılında basılmış 50 000 kelimelik bir Bulgarca Türkçe sözlüğün her sayfasında 5-6 adet türkçe kelime bulunmaktadır. En yeni modern sözlüklerde bile bolca türkçe kelimeye rastlanır. Dahası bu kelimeleri hiç de antika niyetine sözlüklerde değil, günlük hayatın içinde kullanılan kelimelerdir.
Bizim derlemekte olduğumuz ve genellikle Rodop Pomaklarının şivesini içeren sözlükte de Osmanlı döneminden miras türkçe kelime sayısının yüzde on civarında olduğunu gözlemliyorum. Sözlük aşağı yukarı tamamlandığında bizim Pomakçamızdaki türkçe (osmanlıca=türkçe, arapça, farsça), rumca ve slav kelimeleri bir sayacağım bakalım. Nasıl bir durum ortaya çıkacak. Ancak şu durumda benim kanaatim. Yaklaşık yüzde 10 civarı osmanlıca, yüzde 5 eski rumca, bir kısmı eski trak kökenli ve kalanı slav kelimelerdir.
Bulgarca biraz tuhaf kaçıyor. Bulgarların sadece adı kalmış ama kendileri slavlaşmış bir millet. Bulgar milletinin de alt bileşenleri: Eski Trak halkı üzerine (onların bile homojen bir kütle olmadığını peşinen kabul edelim) MS 6.Yüzyılda Proto-bulgarlar ile slavlar geldi. İki asır içinde iki etki ortaya çıktı.
Uluslaşma süreci: Devleti yöneten egemen azınlık olan proto-bulgarlar; yönetilen çoğunluk slavlar içinde asimile oldular. Adı bulgar ama dil ve kültürü slav bir ulus ortaya çıktı.
Din değişim sürecinde ise eski Tangra inancı yayılan hristiyanlık karşısında terk edildi. Tabi devletin resmi dininin hristiyanlıkla değişimi buna direnç gösteren 55 Bulgar soylusunun idamı ile gerçekleşebildi. Demekki Bulgarlar kılıç zoruyla hristiyan olmuş oluyor. Onun yüzünden biz Pomakların Osmanlı tarafından zorla müslümanlaştırıldığını iddia ediyorlar.
Daha sonra ülkeye gelen Kumanları ve Vlahları hatta diğer bir çok küçük grupları da Bulgar uluslaşma sürecine katmak lazım. İkinci Bulgar kırallığı hanedanlarının Kuman kökenli olduğunu biliyoruz. Sonuçta köken öyle olsa da bulgarlaşmış oluyorlar.
Onun için benim tezim Türkleşme, Bulgarlaşma ve Pomaklaşma üzerinedir. Pomaklar dahi tek bir etnik kökene indirgenemez. Genetik açıdan da bunun böyle olmadığını biliyoruz. Mesele genetik kırıntılar olarak kalmış ancak kültürel kimlikte hemen hiç göze batmayan elementleri ayıklayıp ön plana çıkarmak anlamsız süblimasyonlara yol açıyor.
Kumanlık, Peçeneklik var mı ? Varsa bile ancak genetik kalıntılar halindedir her halde. O dahi isbata muhtaç. Mesela Pomaklar içinde genetik açıdan arap kökeni kalıntıları da mevcuttur. Bu nedenle kimileri Pomakları Arap kökenli yapmaktadırlar. Şimdi Pomakların araplarla ne alakası var. Varsa bile genetik yüzdeler bindeler halinde kalmış. Dominant kültürel ve dil etkisi kalmamış.
Ancak ben halen Osmanlı dönemi Türk-Yörük ve Pomak ilişkileri üzerinde derinleşmek isterim. İskanların yerleri ve etkisi üzerinde ortaya çıkarılması gereken çok şey var. Buna göre 16 yüzyılda Rodoplar hem Meriç ovasından hem de Batı Trakyadan yörük oymaklarıyla sarılmış. Haritalar ve kaynaklar böyle diyor. Ancak Rodoplara o asırda henüz Yörükler çıkmamış.
Sonraki 400 yıl boyunca yörüklerin konar-göçer hareketleri nedeniyle karşılılı etkileşim olmaması imkansız. Çünkü heryede hristiyan tebadan birçokları müslüman olmuş ve bir kısmı da askeri gösrevlere girmiş. Al sana Pomak bu işte. Pomaklaşma böyle başlamış.
Ancak Rodoplardaki köylerin sülale isimleri üzerinde yapılan araştırmalarda Boşnak, Arnavut, Yörük, Tatar ve daha başka sülale isimleri gösteriyor ki; yöre halkı kaynaşarak ortaya 400 yıllık süreçte Pomaklık etnosunu ortaya çıkarmış. Biz kendimize bakınca böyle görüyoruz. Hadi ben böyle görüyorum diyeyim. Onun için Pomak eşittir şu yada bu denilmesinin doğru olmadığını düşünüyoruz. Çünkü biz Pomak'ız. Dilimizin adı da Pomakça'dır.
Ancak şu bir gerçek ki, 100 yıldan fazladır yaşanmış olan göçler nedeniyle Türkiyedeki Pomakların dil ve kültürlerinde ciddi erozyon olmuştur. Ayrıca buradaki resmi bilgiler nedeniyle Pomakların büyük çoğunluğunun kendi kökenini Türk olarak düşündüğü bir gerçektir. Ancak bizim kendi psiko-sosyal hafızamızda Türk kelimesi müslümanlık ile eşdeğerdir. Zira Balkanlarda müslüman olan bir kimse Türk olmuş demektir.
Bu açıdan bizim Türk milleti ile kader birliği etmiş bir halk olarak Türk olarak anılmaktan ve Türk olarak değerlendirilmekten bir gocunmamız söz konusu değildir. Bizi rahatsız eden şey Türklük kavramına ilerleyen zaman içinde neredeyse ırk temelli bir tanım getirilmesi ve bu nedenle Türkiyedeki Pomaklar için bir üst kültür çatısı anlamına gelen Türk milleti ve Türklüğün kan ve soy birliği yönünde vurgulanmasır ki; bu hem gerçek değildir, hem de Türk milletinin bütünlüğünü dağıtacak bir ırk reaksiyonunu başlatacaktır. Biz de bir Pomak olarak bizi koruyan bu Türk Milleti çatısının üzerimize yıkılmasından son derece rahatsız oluruz. Çünkü buraya aidiz.