Author Topic: Bulgaristan müslümanlarının dini yapılanması ve sorunları  (Read 12426 times)

0 Members and 1 Guest are viewing this topic.

Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2348
  • Gender: Male
  • % 100 + POMAK
Bulgaristan müslümanlarının Dini yapılanması ve sorunları


Bulgaristan  Müslümanları,  Osmanlı'nın ardından  Balkanlarda  yetim  kalan  ilk Müslüman  topluluklardandır. 1878 yılında Osmanlı’nın çekilişinden sonra Bulgaristan'da kalan büyük bir Müslüman-Türk  varlığının  korunmasında  en  önemli rolü  oynayan  İslam  dininin  Müslüman halkın  kalbinden  silinmemesi  için,  bütün olumsuzluk  ve  zorluklara  rağmen,  130 yıllık bir varolma  mücadelesi yürütülmüştür. Zamana  ve  şartlara  göre  değişiklik  arz eden eğitim-öğretim,  irşad  ve  kültür çalışmaları  sayesinde Müslümanlarda  dinî bilinç  canlı  tutulmuş  ve  Müslüman-Türk kimliği  en  zor  anlarda  bile  bu  sayede korunmuştur.  Müslüman  olan Türkler, Pomaklar  ve  Romanlar  arasından  dinî kimliğini  kaybedenler  ülkedeki  çoğunluk tarafından  ilk fırsatta  eritilmiştir. Dün olduğu  gibi  bugün  de  Bulgaristan Müslümanlarının  kimliğinin  korunması büyük  ölçüde  İslami  bilgilenme  ve bilinçlenmeye  bağlıdır.  Yeni  oluşan
şartlarda  bir  taraftan  serbestlik  ve çoğulculuk  gibi  değerlerin  ön  planda tutulması  olumlu  neticeler  doğururken, diğer  taraftan  ise aynı şartlarda azınlık olmanın getirdiği zorluklar ve Batı destekli misyoner  teşkilatların, özellikle Müslüman Pomak  ve  Romanları kendilerine  çekerek eritme  siyasetleri,  Avrupa'ya  tamamıyla açıldığımız  şu  günlerde,  Avrupa  Birliği içindeki  en  büyük  yerli Müslüman  nüfus olarak  kimliğimiz  açısından  büyük  riskler taşımaktadır.  Bu  riskleri  bertaraf  etmenin en  güçlü  yolu;  geçmişin  mirasına  bağlı, günümüzün  problemlerine  açık,  çağdaş ve geleceğe  yönelik  İslami  çalışmaların güçlendirilmesi  olacaktır.  Bu  konuda
başmüftülük  sistemine  büyük  görevler düşmektedir.  
 
Bulgaristan Müslümanlarının dinî  idare kurumları hakkında kısa bilgi
 
 Bugün Bulgaristan Müslüman cemaati 1,5 milyon  civarında  bir  nüfustan oluşmaktadır.  Müslüman  cemaatinin  dinî idaresi  seçimle iş  başına  gelmektedir. Beş yılda  bir  yapılan  Millî  Müslümanlar Konferansı’nda,  temsilci  ve  yönetici fonksiyonlarına  sahip  başmüftü  ile
cemaatin  karar mercii  olan  Yüksek  İslam Şurası  Başkanı  ve  şura  üyeleri seçilmektedir. Bulgaristan'da şu anda 16 bölge müftülüğü
bulunmaktadır. Bölge müftüleri, Yüksek  İslam   Şurası  tarafından seçilmektedir.  Bölge  müftülükleri genellikle  bir  ili  kapsamaktadır,  ancak Müslüman  nüfusun  daha  az  bulunduğu  bölgelerde  daha  fazla  ili  kapsayan  bölge müftülükleri de bulunmaktadır.  
Başmüftülük, Bulgaristan Müslümanlarının dinî işlerini  yönetmekte  ve  Bulgar makamları  ile  yurt dışındaki  kurum  ve kişiler  önünde  Bulgaristan'da  yaşayan Müslümanları  temsil  etmektedir. Başmüftünün  vekâletiyle  bölge  müftüleri de  yerel  makamlar  önünde  Müslümanları temsil etmektedirler. Merkezi  başkent  Sofya'da  bulunan başmüftülük,  25  kişilik  personelle  hizmet vermektedir.  Başmüftülüğün  bünyesinde Vakıflar Müdüriyeti, eğitim Dairesi,  İrşad Dairesi, Yayın Şubesi ve Muhasebe Şubesi çalışmaktadır.  Bölge  müftülükleri  ise büyüklüklerine  göre  iki  ya  da  beş personelle hizmet vermektedir. Başmüftülük,  bölge  müftülükleri  ve Müslüman  encümenlikler  vasıtasıyla  ülke içinde  bulunan  vakıf  mallarını  -bina  ve tarla-  yönetmekte,  devlet  tarafından  el konan  veya  kişiler  tarafından  kanunsuzca satılan  vakıf  mallarının  iadesiyle  ilgili davalar yürütmektedir.  Başmüftülüğe bağlı olarak müftü, din dersi
öğretmeni,  vaiz  ve  imam  yetiştiren  bir Yüksek  İslam  Enstitüsü;  imam  ve  hatip yetiştiren üç İmam Hatip Lisesi ve yaklaşık
500  köy  ve  kasabada  çocuklara  temel İslami  bilgiler  veren  yaz  Kur'an  kursları faaliyet   göstermektedir.  başmüftülük, 2000 yılından  bu  yana  devlet  okullarında okutulan İslam Dini dersinin programlarını hazırlamakta,  dersin  hoca  ve  kitaplarını temin etmektedir.  
 
Başmüftülük  tarafından  aylık  olarak Türkçe  ve  Bulgarca  "Müslümanlar" dergisi,  zaman  zaman  da  değişik  İslami kitaplar ve broşürler yayımlanmaktadır. Bulgaristan'da 1200'ün üzerinde cami, 200 kadar  da  mescit  bulunmaktadır. Başmüftülüğün  idaresinde  bölge müftülüklerinin  tayin  ettiği  950  dolayında imam  görev  yapmaktadır. Ancak  bunların yalnızca  150'sinin  maaşı  başmüftülük
tarafından  karşılanmakta,  diğerlerine maaşları  ya  bölgedeki  cemaat  tarafından ödenmekte  ya  da  bu  kişiler  karşılıksız görev  yapmaktadırlar.  Ayrıca başmüftülükçe  görevlendirilen  sekiz bölge vaizi,  bölge müftülükleri  çapında  vaaz  ve irşad faaliyeti yapmaktadır.  
 
 Bu  hâliyle  başmüftülük  ve  alt birimlerinden oluşan yapı, Bulgaristan'daki son  derece  önemli  kurumlardan  birini teşkil  etmektedir.  Çalışmalarında  birçok sıkıntılarla karşı karşıya bırakılan bu yapı, çıkmazlar  içine  sokulmaktadır.  Bunun  da birkaç sebebi vardır:
 
Hukuki:  Tüzük  gereğince,  yapılan  her başmüftü  seçiminden  sonra,  müftünün Sofya  Şehir Mahkemesi'nce  kaydedilmesi
gerekmektedir.  Bu  hukuki  süreç,  bazı olumsuz  yaklaşımlar  sebebiyle  uzun sürmekte,  çalışmaları  aksatılmakta  ve Müslümanların  bölünmesine  sebep olmaktadır.  Oysa  ülkedeki  Ortodoks Kilisesi bu hukuki işlemden muaf tutularak kilisenin birliği "yukarıdan" sağlanmıştır.
 
Ekonomik:  Başmüftülüğün  gelirlerinin ana  damarını  teşkil  eden,  ancak  merkezî yönetimce  el  konulan  vakıfların  iadesi  15
yıldır  gerçekleşmemiştir.  Yine,  devlet bütçesinden dinî  topluluklara  tahsis  edilen malî  yardımlar  da  orantılı  olarak verilmemektedir.  
 
Siyasi:  Başmüfülük  idaresinin  seçiminde veya  tescilinde zaman zaman büyük siyasi müdahaleler görülmektedir. Özellikle 1995
yılında,  Bulgar  Sosyalist  Partisi hükümetinin  doğrudan  müdahalesiyle, halkın seçtiği idareye rağmen, başmüftülük görevine  eski  emniyet  görevlisi  ve komünizm  dönemi  başmüftüsü  Nedim Gencev  yönetiminde  bir  ekip  getirilmiştir. 5-6 yıl  süren  hukuki mücadeleden  sonra halkın  desteklediği  müftülük  idaresi, Uluslararası İnsan Hakları  Mahkemesi'nde Bulgaristan  devletini  mahkûm  ettirmiş  ve tazminat ödetmiştir.
 
Siyasi durumları
Bulgaristan'da  Türkleri  ve  Müslümanları temsil  eden  Hak  ve  Özgürlükler  Hareketi Partisi  bulunmaktadır.  Müslümanların büyük  bir  bölümü  de  bu  partiyi desteklemektedir;  partinin  34 milletvekilinden  32'si  Türk'tür.  Hak  ve Özgürlükler  Hareketi  Partisi  şu  anda
Sosyalist  Partisi  ve  eski  Bulgar  Kralı'nın kurduğu  parti  ile  birlikte  koalisyon hükümetinin  ortaklarından  biridir. Bu sebepten  dolayı  iki  bakan  (Afet  ve Çevre akanları)  ve  bazı  valiler  Smolan'da olduğu  gibi- Müslüman’dır.  aynı  zamanda bütün illerde Müslüman bir vali yardımcısı bulunmaktadır.  bazı  merkezî  yerlerin belediye  başkanları  ve  çok  sayıda  köy muhtarı  da  Müslüman’dır.  Bulgaristan,
2007 yılında  AB'ye  girdi  ve  AB parlamentosu  için  18 milletvekili  seçti  ki, bu  milletvekillerinin  üçü  Hak  ve Özgürlükler Hareketi Partisi üyesidir.
 
Ancak  ülkedeki  dindar  Müslümanlar siyasetten  uzak  durmayı  tercih  ediyorlar. Bütün Bulgaristan halkı gibi Müslümanlar da  siyasetten  ve  siyasetçilerden  memnun değildir.  Her  parlamento  ve  yerel seçimlerinden  önce  Hak  ve  Özgürlükler Hareketi  Partisi,  Müslümanların  oylarını almak  için  çalışmalar  yapar,  ancak seçimlerden sonra vatandaşların  taleplerini yerine  getirme  noktasında  oldukça yetersizdir.  Bulgaristan  Müslümanlarını temsil  eden  siyasetçiler,  aslında  dindar kimseler  değillerdir  ve  dinî  konulara
oldukça mesafelidirler, ancak buna rağmen Hak  ve Özgürlükler Hareketi  Partisi  diğer Bulgar  siyasetçiler  tarafından  İslami  bir
parti olarak algılanmaktadır. Yalınız son 3-4 yıldır  Hak  ve  Özgürlükler  Hareketi Partisi  milletvekilleri  dinî  konularla ilgilenmeye  başladılar.  Bu  durum  da Müslümanlar  tarafından  memnuniyetle karşılanmaktadır.  Ayrıca  bazı  siyasiler, Ramazan  ayında  iftar  vererek  ve  yeni yapılan  camilere maddi  katkıda  bulunarak Müslümanlarla  yakınlaşmak  için teşebbüslerde bulunuyorlar.
 
 Bulgaristan’ın  genel  devlet  politikası, Müslümanları büyük şehirlerden tehcir etmek, kırsal kesimlerde yaşayanları da  cahil bırakmak  şeklindedir. Bu politika sonucunda  Müslümanların  çoğu  köylerde ikamet  etmekte  ve  geçimlerini  tarım  ve hayvancılıkla sağlamaktadır.  Komünizmin çöküşünden  sonra  az  sayıda  da  olsa Müslüman,  ticaretle uğraşmaya başlamıştır. Geçen yıllarla birlikte ticaretle uğraşan  Müslümanların  sayısı  artmıştır. Bugün  yurt  içinde  ve  yurt dışında  büyük şirketlere sahip Müslümanlar vardır. Ancak
ne  yazık  ki  bu iş  adamları  da tıpkı siyasetçiler  gibi  kendi  halklarından oldukça uzaktırlar.
 
Sorunlar
  
Müslümanlara  ait  vakıf  mallarının devlet tarafından iade edilmemesi  
 
a) Kırcali'de "Medrese" adıyla bilinen Türk ilkokul  binası,  1921-1933 yılları  arasında Müslüman  azınlığa  kadro  yetiştirmek amacıyla  başmüftülüğün  girişimiyle  inşa edilmiştir.  Üzerine  inşa  edildiği  arsa Kırcali'deki  Müslüman  cemaatine  aittir. Okul  binası  tamamıyla  başmüftülüğün yönetimi  altında,  Müslümanların  ortak gayretleri ve paralarıyla inşa edilmiştir.  1947 yılında  "Medrese"  adıyla  bilinen
Türk  ilkokul  binası, Kırcali  cemaati İslamiyesi  mal  varlığı  arasında gösterilmiştir.  aynı  bina,  1949 yılında kabul  edilen  Devlet  Malları  Yasası uyarınca 122/20.04.1950  tarihli bir akit  ile devlet malı olarak kayda geçirilmiştir.  Medrese,  1977 yılında  Ulusal  Kültür Anıtları  Enstitüsü'nün  (NÝPK) 3409/31.10.77 tarih ve nolu bir mektubuyla kültür anıtı olarak kabul edilmiştir. Yine bu karara  dayanarak  7770/15.11.1994  no.  ve tarihli  ikinci  bir  akit  ile bina  tekrar devlet malı olarak ilan edilmiştir.  
 
"Medrese" binasının eski sahiplerine iadesi sorunu, 1992 yılından itibaren ele alınmaya başlandı.  Bununla  ilgili  olarak  Maliye Bakanlığı'yla  K-  08-00-0143/92  no.  ve tarihli  yazışma  mevcuttur.  Bakanlık, konuyla  ilgili bu mektubumuza  red cevabı vermiştir.  Daha  sonra  1542/92  no.  ve tarihli  bir  dilekçeyle  Müslüman  cemaati Bulgaristan  Cumhuriyeti  Yüksek Mahkemesi'ne başvurmuştur. 882/11.05.93
no.  ve  tarihli  kararla  Yüksek  İdare Mahkemesi bu isteği de reddetmiştir.

088/07.02.2001  tarihli  bir  başka mektupla başmüftülük, Kırcali  vilayeti  valisine başvurarak  "Medrese"  binasının  iade edilmesinde ısrar etmiştir.  DC-22-83/04.07.01  tarihli  bir  mektupla vali, Müslüman encümenliğin mal sahipliği iddialarını  reddetmiş, aynı mektupta hiçbir
dayanağı  olmayan  bir sıra  iddia  yer almıştır. Başmüftülük,  tarihsel  önemi  haiz medrese  binasının  vakıf  malı  olarak  iade edilmesinde  ve  aynı  binanın  müze  olarak kullanılmasının  ilgili  devlet  kurumlarıyla imza  edilecek  sözleşmelerle  teyit edilmesinde ısrar etmektedir.  
 
b)  Plovdiv  (Filibe)'de  "Taşköprü Camisi"nin  Müslüman   cemaatine  ait olduğunu  gösteren  ilk  tapu,  95  nolu  ve 12.09.1939 tarihlidir. Cami avlusu aynı yıl içinde  satılmıştır. 1992 yılına gelindiğinde cami sahipliği devlet eliyle avlu sahiplerine devredilmiştir.
 
c)  Yanbolu  Bedesteni,  Veziriazam  Atik (Hadım)  Ali  Paşa  evkafına  ait  kayıtlarla tescil  edilmiş,  bânisi  belli  bir  eserdir.  15. yüzyıl  sonlarına  doğru,  Ali  Paşa  henüz Rumeli  Beylerbeyi  iken  yapıldığı  ihtimali kuvvetlidir.  Osmanlı  devrinde  şehirdeki iktisadi  hayata  katılan  bina,  çeşitli dönemlerin  izlerini  taşıyan  değişikliklerle yakın zamana kadar gelmiş, nihayet 1970-1975 yıllarındaki  inşa  ve  onarım faaliyetleriyle  mimarisini  bozan  unsurlar kaldırılarak  çevresine  bitişik  dükkanların ihyasının  ardından  asıl  görünüşüne  tekrar
kavuşmuştur.  Restorasyondan  itibaren mamur  bir  çarşıya  dönüştürülerek günümüzde yeniden fonksiyon kazanan bu eser, Bulgaristan'da  ayakta  kalabilen  tek bedesten binasıdır.
 
d)  Devletleştirilmiş  diğer  camiler  vb. eserler:  
 
-  Razgrat'ta "İbrahim  Paşa  Camisi”nin devletleştirildiğine  dair  13/20.11.96  no  ve tarihli karar vardır.

-  Küstendil'de  "Fatih Mehmet  Camisi”nin devletleştirildiğine  dair  3859/10.05.1996 no ve tarihli karar vardır.
 
-  Samokov'da  "Bayraklı  Camisi"  1928 yılında  kültür  anıtı  olarak  ilan  edilmiştir. 1964'ten  bu  yana  da  müze  olarak kullanılmaktadır.  devletleştirildiğine  dair resmî  bir  karar  olamamakla  birlikte  cami, Müslüman  encümenliğince kullanılamamaktadır.  
-  Stara  Zagora'daki  "Eski  Cami"  1954'te kültür  abidesi  olarak  ilan  edilmiştir. devletleştirildiğine  dair  bir  karar bulunmasa  da  Müslümanlarca kullanılamamaktadır.
 
- Belogratçik kasabasındaki "Hacı Hüseyin Camisi"  1771'de  yapılmış  olup  bugün müze olarak kullanılmaktadır.  
 
-  Montana  kasabasındaki  cami,  1964'te kültür  abidesi  olarak  ilan  edilmiş  olup devletleştirildiğine  dair  bir  karar bulunmasa  da  Müslümanlarca kullanılamamaktadır.
 
-  Karlovo'daki  "Kurşunlu  Cami"  1964 yılında  müzeye  çevrilmiştir. devletleştirildiğine dair bir karar olmasa da cami Müslümanlarca kullanılamamaktadır.
 
- Vratsa'daki "Eski Cami" 1972 yılından bu yana  kültür  abidesi  olarak  kabul edilmektedir.  devletleştirildiğine  dair  bir karar  olmasa  da  Müslümanlarca kullanılamamaktadır.
 
Tüm  bu  yapılar Müslüman  topluluğun  bir türlü  iade  edilmeyen  vakıf  mallarından sadece  bir kısmıdır.  Toplumumuza  iade edilmeyen taşınmaz vakıf mallarının sayısı 290  adettir.  İade  edilmemiş  topraklar  ise dekar  hesabıyla  toplam  16.306.841 dekardır.

Hıristiyanlaştırma çalışmaları
 
a)  Ülkedeki  Ortodoksların  misyonerlik çalışmaları  diğer  grupların  çalışmalarına oranla  çok  azdır.  Ortodokslardan  belirli kişiler  bu  faaliyetleri  yürütmektedir. Özellikle  Boyan  Sarıev  adlı  papaz  bu konuda  ön  plana çıkmaktadır.  Aslen Müslüman  Pomak  bir  ailede  doğmuş  olan Sarıev, 1985 yılında polis okulunu bitirmiş ve  Bulgar  istihbaratı  adına  din  adamı olarak çalışmaya başlamıştır. Kırcali'de  ikamet  eden  ve  "Sveti  Yoan Predteça" Hıristiyanlık  ve  Gelişim Hareketi'nin  başkanlığını  yapan  Boyan Sarıev,  Müslüman  Türk  ve  Pomaklar arasında  faaliyet  göstermektedir.  Sarıev, Kırcali'nin  İvaylovgrad,  Krumovgrad, Egrek, Avren, Kirkovo gibi Pomak kasaba
ve  köylerinde;  Smolyan'ın  Nedelino, Zlatograd, Startsevo gibi Pomak kasaba ve köylerinde  Müslümanları  Hıristiyanlaştırma  çalışmaları
yürütmektedir.  Çalışmalarını  sosyal yardımlarla  destekleyen  Sarıev,  zaman zaman  büyük  para  yardımlarında bulunarak Müslümanlığını  unutan kimseleri  etrafına  toplamaktadır.  Ayrıca yetimhanelerde  bulunan  Müslüman çocuklarını  da  vaftiz  etmek  suretiyle kazanmaya  çalışmaktadır.  Özellikle Haskovo  ve Kırcali  bölgelerindeki yetimhanelerle  yakından  ilgilenmektedir. Bölgeden  edinilen  bazı  bilgilere  göre Sarıev, 15 kadar Pomak asıllı Müslüman’ı Hıristiyan  İlahiyat  fakültelerinde okutmaktadır. Yine Sarıev'in öncülüğünde, hiçbir Hıristiyan'ın  yaşamadığı Müslüman köylerine  kiliseler  yapılmaktadır.  Ayrıca yukarıda zikredilen kasaba ve köylere cami yapılması  da  belediye  ve  devlet  gücü kullanılarak  mümkün  olduğunca önlenmeye çalışılmaktadır.  
 
Ortodoks  Kilise'si  yönetimi  ile  Sarıev'in arası  görünürde  açıktır,  ancak  stratejik açıdan kilisenin Sarıev'in arkasında olduğu bilinmektedir.  Boyan  Sarıev,  yukarıda  da belirtildiği  gibi, Bulgar  İstihbaratı'ndan  da büyük destek görmektedir.
 
 b)  Protestan Hıristiyanların  -Evangelist, Metodist,  Yehova  Şahitleri  vb.-  ülkedeki faaliyetleri  çok  güçlüdür.  Onlar çalışmalarını  daha  çok  Müslüman Romanlar  arasında  yürütmektedirler. Bulgaristan'daki  Roman  nüfusunun gayrıresmî verilere göre bir milyon olduğu
tahmin ediliyor. bunların çoğunluğu 10 yıl öncesine  kadar Müslüman’dı,  ancak  artık büyük  bir  ihtimalle  pek  çoğu Hıristiyan oldu.  Romanlar  arasındaki  misyonerlik çalışmaları  genellikle  Almanya,  İsviçre, Amerika  destekli  misyoner  teşkilatları tarafından yürütülmektedir.  Buralarda faaliyet  gösteren  misyonerler  çok  zengin teşkilatlarca  desteklendikleri  için Romanlara yıllardır  büyük gıda  ve  giysi yardımları  yapmışlar  ve  bu  yolla Müslüman  Romanları  kiliseye çekmişlerdir. Misyonerler yine Romanların yoğun  olarak  yaşadığı  bütün  şehir  ve köylere kilise-evler yapmaktadırlar. Ayrıca başarılı  Romanları  Bulgaristan'daki enstitülerinde  veya  yurt dışındaki okullarında eğitip  daha  sonra  rahip  olarak görevlendirmektedirler.  aynı  zamanda yetimhaneler, hastane ve klinikler yaparak
buralardaki  Müslümanları  da Hıristiyanlaştırmak  için  çalışmaktadırlar. Bu çalışmalar sonucunda özellikle Sofya, Montana,  Vidin, Vratsa,  Küstendil gibi batı Bulgaristan'da yaşayan Romanlar İslamiyet’ten  büyük  ölçüde  koparılmış durumdadır. Bu  tür  misyonerlik  faaliyetleri  İslami bakımdan  zayıf  olan  Smolyan,  Devin, Kirkovo  gibi  Pomak  Müslüman bölgelerinde  de  yürütülmektedir.  Son birkaç yıldır  Türk  köylerinde  de  kaset  ve kitap  dağıtma,  film  seyrettirme  gibi birtakım  çalışmalar  yapılmaya  başlanmış durumdadır, ancak misyonerler bugün  için çalışmalarında başarıya ulaşmış değillerdir. Bu  yoğun  çalışmalara  karşın  Bulgaristan Müslümanları  Başmüftülüğü  ve  bölge müftülükleri  de  Müslümanları  dinî konularda  bilgilendirme,  İslam’dan ayrılanları  tekrar  "yuvaya"  çekme çalışmaları  yürütmektedir.  Bunun  için dergi  ve  kitaplar  basılmakta,  özellikle misyonerlerin  yoğun  olarak  çalıştığı bölgelerden  Müslümanların  çocukları alınıp  İslami  okullarda eğitilmektedir. Ayrıca  Ramazan  ve  kurban  dönemlerinde yardımlar  yapılmakta,  Kutlu  Doğum Haftası ve mübarek gecelerde değişik dinî ve  kültürel  programlar gerçekleştirilmektedir.  Yine Müslümanların  yaşadığı  bölgelerde  yaz Kur'an  kursları  düzenlenmektedir.  Ayrıca bu yıl 4000'e yakın Roman çocuğu  sünnet ettirilmiştir.  15 yıldan  bu  yana  İslami çalışmaların  aksatıldığı  Vidin,  Montana, Vratsa  gibi  bölgelere  bu yıl  15  hoca gönderilerek  Kur'an  kursları  düzenlenmiş, mescit  açılmış ve yenilerinin  açılması  için imkânlar  araştırılmaya  başlanmıştır. Burada  sayılanlar,  söz  konusu  bölgelerde gerçekleştirilen kısa  vadeli  çalışmalardır.
Orta  ve  uzun  vadede  ise,  Romanlar arasından  imam hatip  liselerine ve  ilahiyat fakültelerine öğrenci  gönderilerek  din adamları  yetiştirilmesi  hedeflenmektedir. aynı zamanda  ilahiyat dışındaki branşlarda da kadro yetiştirmek ve onların vasıtasıyla Romanlara siyasi, idari ve sosyal alanlarda hizmet  etmek  de  yapılan  çalışmalar arasındadır.
 
Bulgaristan'da İslam’ın geleceği
 
Bulgaristan  hükümeti  uzun yıllar  boyunca Müslümanlara  yönelik  eritme  politikası yürütmüştür. Bugün bu politika hâlâ çeşitli şekillerde  devam  etmektedir.  Ancak onların  tüm uğraşlarına rağmen komünizm döneminden  sonra  Müslüman  gençleri dinlerine  ve    kimliklerine  dönmeye başladılar. Bugün yurt içi ve yurt dışındaki ilahiyat  fakültelerinden  mezun  olan gençlerimiz,  din  alanında  hizmet vermektedirler.  Yine  farklı  branşlarda yetişen dindar  gençlerimiz  de  Müslüman  halkın ihtiyaçlarını  karşılamak  için çalışmaktadırlar. Bu gelişmelerin yanı sıra, köylerde  ikamet  eden  ve  tarım  ve hayvancılıkla  geçimini  sağlayan dindaşlarımız  da  dinin  önemini  her  geçen
gün  daha  iyi  müşahede  etmekte  ve dinlerine sarılmaktadır. Kısacası bölgedeki dindarlık günden güne artmaktadır. Bu arada son yıllarda Bulgarlar arasında da İslam’a  karşı  ilgi  artmakta,  hatta  ihtida edenler  dahi  görülmektedir.  Müslüman olan  bu  insanların  bir kısmı,  ailevi problemlerinden  dolayı  Müslüman olduklarını  saklamaktadırlar.  Bu  yüzden İslam'ı  kabul  edenlerin  istatistiğini çıkarmak  oldukça  zordur,  fakat  bu  zorluk bile İslam'ın lehindedir.  
 
Burada  özellikle  belirtmek  gerekir  ki, İslam  dinini  seçenlerin  çoğu  tahsilli  ve aydın  kişilerdir  ve  pek  çoğu  Bulgaristan halkına  örnek  olabilecek  durumdadır. Yukarıda  bahsedildiği  üzere,  ülkede Hıristiyanlaştırma  faaliyetleri  çok yaygındır,  ancak Hıristiyanlığı  kabul  eden kimselerin eğitim  seviyeleri  oldukça düşüktür.  Dolayısıyla Hıristiyanlığı  kabul eden  Romanlar,  Protestanların  maddi
yardımlarından  faydalanmak  için Hıristiyanlığı  kabul  etmiş  olsalar  da, Müslüman bir davetçi onları İslam’a davet ettiğinde  seve  seve  tövbe  edip  İslam’a dönmektedirler. Gelecekte Bulgaristan'daki Müslüman  nüfusun  daha  da  artacağı  ve Müslümanların  dinlerine  ve  İslam kimliklerine  bağlılıklarının  güçleneceği kanaatindeyiz.

Mustafa Aliş
Bulgaristan Başmüftüsü
Si vis pacem, para bellum !

Offline akif aliev

  • Avarage member
  • ***
  • Posts: 98
  • Gender: Male
Evet,sayin basmuftununun aciklamasi gercektir,ama bizim baska bir problemimiz var.Genclerden ilahi okullarinda mezun olanlar var ve mesela sonra imam hatip gibi calismaya basladiktan sonra-cok dusuk maas icin calisacagini anladiktan sonra bu isi terk ediyorlar ve baska meslekle gecinmeye basliyorlar.Bu yuzden mezunlarimiz az ve onlardan imam gibi calisanlar onda biri oluyorlar.Cunku ne devletten,ne muftulukten maasa guveniyorlar.Imamlarimizin maaslarini biz,yani halk topluyor ve biliyorsunuz kimisinde verebilecek para yok,kimisinde var-ama vermek istemiyorlar.Iste,durumumuz budur.Tabii ki,Islami tahsilli ve kulturlu insanlar arayip kabuk ediyorlar,ama onlarda azdir.Yalniz Sofiya'da 30 kisiden fazla bulgar asilli musluman oldular.Insaallah,boyle devam eder.