Ölmekte olan Karadeniz Rumcası’nı Trabzon-Atina-İstanbul hattında çekilen bir belgeselle yaşatacaklar…
“Mamika, emen allo mian pulim ipe me...” Bu cümle muhtemelen sizin için bir şey ifade etmiyor çünkü Anadolu’da ölmekte olan bir dilde söylenmiş. “Mamika, bana yine yavrum de” demek… Dilin adı ise Romeyika.
Lafı, 21 Mart’ta Ankara Film Festivali’nde kendi kategorisinde ikincilik ödülü alan, İstanbul Uluslarası Film Festivali’nde ise 15 Nisan günü, 2009’un en iyi belgeselleri seçkisi kapsamında gösterilecek olan bir belgesele getireceğiz: Romeyika’nın Türküsü.
Bu belgeselin önemi, Anadolu'nun ölmekte olan dili Romeyika'nın son temsilcilerinin yitip gitmeden kayıt altına alınmış olması. Daha da önemlisi ise Trabzon’da bir tabu olan ve konuşulmayan bir konu hakkında yöre halkıyla, Yunanistan’da bu dili yaşatan üçüncü nesil torunlarının aynı belgeselde bir araya getirilmiş olması.
Belgeselin yapımcı- yönetmeni Yeliz Karakütük şöyle diyor: “Belgesele başlarken çok umutsuz başladık çünkü bu konuda konuşmak Trabzon için büyük bir tabuydu. Tepki alacağımızı görüntü alamayacağımızı, Rumca’ya dair derleme yapamayacağımızı düşünerek işe koyulduk. Ama tahminimizden farklı bir tablo ile karşılaştık. Trabzon-Atina-İstanbul hattında geçen 70 dakikalık bu belgesel üç yıllık bir rüyaydı... Kültür Bakanlığı’nın katkılarıyla hazırlanan bu belgeselde Anadolu’nun gerçek sahiplerine ses verebilmeyi umud ediyoruz.”
TRABZON’UN KÖKNAR KÖYÜ’NDE BAŞLADI
Belgeseli hazırlarken amaçlarının, kaybolmakta olan bir dilin son temsilcilerini de yitirmeden söyleyeceklerini dinlemek, coğrafyalarına dair pek çok hikâye ve türküyü kayıt altına almak olduğunu söylüyor Karakütük. Ama hikâye onları farklı coğrafyalara sürüklemiş: “Trabzon’un Köknar Köyü’nde başlayan ‘kaybolan bir dilin seslerini arama serüveni,’ atalarından kendilerine miras kalan hatıralarla bildikleri Karadeniz’i ve Romeyika’yı yaşatmaya çalışan ikinci nesil Yunanistanlı Karadenizliler’e kadar uzandı. Ardından kendimizi medeniyetlerin buluştuğu İstanbul’da bulduk. Çünkü dilin doğduğu Anadolu topraklarının doğusunda Romeyika yavaş yavaş ölürken, aynı Anadolu’nun batısında yeniden keşfediliyor ve müzik diliyle yeniden can buluyordu. Romeyika’nın Türküsü, Trabzon-Atina- İstanbul hattında bize anlattıkları ile yanlış anlamaları bir kenara bırakıp, Karadeniz kültürünün farklı coğrafyalardaki kardeşliğine dikkat çekiyor.”
ROMEYİKA NEDİR?
“Karadeniz Rumcası” olarak da bilinen Romeyika, Türkiye’de konuşulan 28 ila 36 dilden biri. UNESCO’nun 2008’de dünya çapında yaptığı araştırmalarla oluşturduğu dil atlasına göre dünyadaki pek çok dille birlikte artık ölmek üzere olan bir dil. Genellikle Trabzon-Of-Çaykara ve çevresinde konuşulan dil, artık yüksekte kalan birkaç köy dışında hemen hemen konuşulmuyor. 60 - 90 küsur yaşları arasındaki nüfus tarafından konuşma dili olarak kullanılan dil, yeni yetişen gençlerin köylerden uzak olması sebebiyle unutuluyor ve sadece onların diliyle “mamikaları” (büyükanneleri) ile anlaşabilmeleri için mecburi bir kullanım haline geliyor. Dil üzerine yapılan çalışmalar dilin yazılı olmaması gerekçe gösterilerek çok kısır kalıyor. Dilin kökenlerinin en eski Helence’ye dayandırılması ise bu dili ve o toprakları özel kılan bir sebep. Ama çalışmaların azlığı sebebiyle bu konuda yeterli kaynak yok. Romeyika, bugün Azerbaycan ve Kırım topraklarında da oradaki coğrafyanın koşullarına uyum sağlayarak yaşıyor. Ancak bu dili konuşanların nüfus yoğunluğunun ve ilgisinin en çok olduğu yer Yunanistan.
YUNANİSTAN’DA KEMENÇE SESLERİDilin tarihçesi de bugün geldiği nokta kadar ilginç. 1924 Lozan Antlaşması sonucunda yapılan nüfus mübadelesinde Türkiye’de yaşan Rumlar Yunanistan’a, Yunanistan’da yaşayan Türkler de Türkiye’ye getirildi. Yeliz Karakütük’e göre, Anadolu’dan Yunanistan’a giden Rumlar arasında isimleri fazla anılmayan Karadenizliler, bugün hâlâ Yunanistan’da atalarından kalan bu dili ve kemençe kültürünü sürdürüyor. Şu an Yunanistan’da kullanılan Rumca ile Romeyika arasında farklar olmasına rağmen, Türkiye’den Yunanistan’a giden ve Rumca konuşan Karadenizliler arasında uyum problemleri yaşanmıyor. Bu durum iş imkânı sağlamak isteyen ve Romeyika konuşan Karadenizliler’in ilk yurtdışı tercihi olarak Yunanistan’ı seçmelerine sebep olmuş. Şöyle diyor Karakütük: “Türkiye’de 90’lı yıllarda iş amaçlı Yunanistan’a gidenlerle, Karadeniz’deki Romeyika ile Yunanistan’daki Rumca’yı birbirine bağdaştırmak isteyenlere karşı tepkiler yoğundu. Ancak; iki ülke insanlarını ilk kez Karadeniz kültürüyle birleştiren bu belgesel, herkesi konuya başka bir açıdan bakabilmeye davet ediyor. Bu başka açı ise Anadolu’nun kültürel bir hazinesi olan bu yaşlı dile saygı duymak ve ana kucağındaki huzurlu yaşamında onu yargılamadan iki ülkedeki ortak değerler açısından ele alarak, aslında ne kadar da aynı olduğumuz konusunda dillerimiz ve tüm bizi biz yapan, bizi Anadolu yapan birliğimize sahip çıkmak.”
E PULİM PULİM…
“Kortsopon lal me,” “E pulim pulim,” “Thalassa Karadeniz…” Bunlar belgeselde karşınıza çıkacak türküler. Filmde, Karadenizli sanatçılardan Gökhan Birben ve Fuat Saka’nın iki anonim düzenlemesi var. Onlarla birlikte Nikos Michailidis, Beşköylü Adem Ekiz ve Grup Helesa da Rumca yorumlarını belgesel için dile getirmiş. “Rehime Teyze’nin artık boş kalan yaylalara ve gurbetteki çocuklarına yaktığı ağıt ise Romeyika’nın gerçek türküsüydü” diyor Karakütük.
Haberturk