Author Topic: Mübadeleden Kurtulma Çabası Olarak: İhtidâ (din değiştirme)  (Read 6542 times)

0 Members and 1 Guest are viewing this topic.

Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2348
  • Gender: Male
  • % 100 + POMAK
Mübadeleden Kurtulma Çabası Olarak: İhtidâ  (din değiştirme)
 
İhtidâ (Conversion to Islam) as an Effort to be Exempt from the
Exchange of Populations

Download:
http://rapidshare.de/files/48474665/ihtida.rar.html




Offline daylek

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 551
  • Gender: Female
  • pomakinka gorda sam jena... SorguluYorum
80. Yılında Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi Sempozyumu ÇTTAD, V/12, (2006/Bahar) KISA NOTLAR:

Sempozyumun ikinci gününün, ikinci oturumunda, “Lozan Öncesi ve Sonrasında Azınlık-Millet Kültürü” konusu ele alındı. Oturum başkanı, Elçin Macar’dı. İlk konuşmacı, Kostas Tsitselikis’ti. Bildirisi “Yunanistan”da Müslüman Toplulukların Örgütlenmesi: Süreklilik ve Aykırılık” başlığını taşıyordu. Tsitselikis’in ana tezini, millet sisteminin, bugün de iki ülkede de uygulanıyor saptaması oluşturuyordu. Bu elbette tartışılır bir yaklaşımdır. Bunun yanı sıra konuşmacının mübadele konusundaki yaklaşımlarında, ilginç saptamaları bulunuyordu. Mesela, Venizelos’un daha 1906’da bir konuşmasında, Yunanistan’ın yakında önemli bir Müslüman güç olacağı söylemi… Tarihte ilk kez, mübadele ile uluslar arası hukuk bir çözüm üretmiştir v.s. Ardından, Georgios Marommatis “Yunanistan’da Azınlık Müslümanlar ve Hıristiyan Mülteciler: Ulusal Homojenleşme Sorunu ve Eğitimin Rolü” adlı bildirisini sundu. Önce mübadil, göçmen ve muhacir terimleri üzerinde duran konuşmacı, belki Türkçeye yeterince hâkim olamamasından dolayı kavramları yanlış yorumladı; ama diğer uzmanların katılımlarıyla, yanlış düzeltildi. Yunanistan’a yığılan göçmenlerde, Yunan ulusal bilinci olmadığını belirtti. Onlar hala, ulus öncesi durumdaydılar ve cemaat ve din kavramları bu insanlar için önemliydi. Trakya’da da çok az Türklük bilinci vardı. Yunan toplumuyla, göçmenlerin kaynaşması, oldukça geç bir dönemde olmuştu. Uzun süre, kız alıp kız verilmemişti; üretim süreçlerine geçilmesi, bu kaynaşmayı hızlandıran bir etken olmuştu. Yunan eğitim sistemi, çocuklara Yunan dilini ve kültürünü vermişti. Burjuva ailelerden gelenler ve Yunanca dili olanlar daha başarılı olmuşlardı; hatta, çiftçi göçmenler, uzun süre, Türkçe konuşmuşlardı, bunlar, bundan dolayı utanç duruyorlardı. “Yıllar geçince, Küçük Asyalı, Karadeniz, Trakya’dan gelenler, Yanan vatandaşı ve Perikles’in saygıdeğer torunları oldular”… Azınlık okullarında Kuran, matematik ve Türkçe öğretilmişti; burada ulus öncesi eğitim veriliyordu. Bu anlaşılmaz bir neden değildir; aslında, benzer saptamalar, Türkiye’ye gelen göçmenler için de yapılabilir. Bir kitlenin, bambaşka bir devletin sınırları içinde yaşarken, diğer bir ülkenin yücelttiği ideolojilerde bilinçli bir etkileniminin olmasını beklemek, ne kadar doğru olabilir ki?
Nükhet Adıyeke ise, “Girit’te Osmanlı Kimliği Altında Müslüman Kimliği Oluşumu ve Müslüman Ortadoks Cemaatleri Arasındaki İlişkiler” konusun ele aldı. Oldukça geç bir tarihte Osmanlı topraklarına katılmış olan Girit’te şenlendirme politikası uygulanmamış, Türk görevliler, Rum kadınlarla evlenerek, Müslüman bir nüfus yaratmışlardı. Din değiştirme süreçleri üzerinde duran Adıyeke, bunun daha çok, yerli ahalinin, mülkiyetlerini kaybetmeme düşüncesiyle böyle bir yönteme başvurduklarını açıkladı. Üstelik, söz konusu adada Bektaşilik yaygındı, bunun tarihsel olarak açıklaması, belki İslamiyet’in yumuşak yorumu ile ada sakinlerini yüzleştirme çabasında yatıyordu. Son oturumun son konuşmacısı, Boğaziçi Üniversitesi’nden Elif Babül’dü. “İmroz’dan Gökçeada’ya: Bir Ada Hikâyesinin Peşinden” adlı bildirisiyle Babül, İmroz’a dönük politikaları inceden hicveden bir yaklaşım sergiledi.


Kemal ARI

Offline daylek

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 551
  • Gender: Female
  • pomakinka gorda sam jena... SorguluYorum
Cumhuriyet döneminde Yunanistan'dan Anadolu'ya en büyük göç, 1923'te Yunanistan'daki Türklerle, Anadolu'daki Rum halkının mübadelesidir. Her ne kadar iki hükümetin rızalarıyla gerçekleşmiş olsa da mübadele olayında halk tarafından bakacak olursak, bu bir tür zorunlu göçtür. İnsan hakları ve mülkiyet hakları bir ölçüde askıya alınmış, mübadele sırasında bir çok gerginlik yaşanmıştır.

Lozan Barış antlaşması kapsamında kurulan Muhtelit Mübadele Komisyonun hazırladığı antlaşma metni, 10 Kasım 1923'te yürürlüğe girmiştir. Bu değişim sonucunda 100 bin Rum Yunanistan'a gitmiş, yaklaşık 100 bin aileye mensup 400 bin Türk'te Anadolu'ya göç etmiştir.

Mübadele hakkındaki tartışmalar ve suçlamalar hala devam etmektedir. Rumların bu konudaki iddiaları şu şekildedir: göç sırasında çok fazla ölüm olduğu, göçün zorunlu oluşu ve göç edecekleri belirlerken tek ölçütün din oluşu bu yüzden de istem dışı bir şekilde İslamiyet'e yönelerek din değiştirme yoluna gidenlerin olmasıdır.

Lozan Barış Antlaşması'yla ayrıca Batı Trakya resmen Yunanistan'a bırakılırken burada kalan Türk azınlığında hakları garanti altına alınmıştır. Batı Trakya Türk toplumunun hakları Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan 1926 Atina, 1930 ve 1933 Ankara, 1952 Türk-Yunan Kültür, 1968 Türk-Yunan Kültür Protokolü anlaşmalarıyla da pekiştirilmiştir.

Tüm bunlara rağmen mübadeleden sonra Yunanistan etnik olarak homojen bir ülke olduğunu iddia etmektedir. Tek bir azınlığı tanımaktadır ki bu da etnik kökene değil, dini farklılığa göre yapılmakta olup, Müslüman bir azınlıktan bahsedilmektedir. Ülkedeki Müslümanlar Türkler ve Pomaklardır. Bu tür bir politika izlenmesinin amacı azınlık tanımlamasının getireceği hak ve özgürlükler taleplerinin önünü kesmektir. Yunanistan 1923 ten bu yana Türkleri göçe zorlama, bu sağlanamadığı takdirde de onları asimile etme politikaları izlemektedir.

Mübadeleden sonra en yoğun göç, Kıbrıs krizi sonrasında baskıların artmasıyla olmuştur. Aslında bu konuda çok değişik kaynaklar farklı rakamlar gösteriyor olsa da yaklaşık olarak 1934-1960 yılları arasında 23,788 göçmenin Türkiye'ye geldiği söylenmektedir. Bu tarihten sonra daha çok iltica etmek suretiyle Türkiye'ye gelenler veya Türkiye'de ikamet etmekte iken Yunan yönetimince Türk oldukları için vatandaşlıktan çıkarılanlar olmuştur. 1960-1980 döneminde iltica veya vatandaşlıktan çıkmak suretiyle Türkiye'ye gelen Batı Trakya Türk'ünün 20.000 civarında olduğu tahmin edilmektedir. 1980'den sonra 1200 civarında iltica olmuş, birkaç binde pasaportla ikamet ederken Yunan vatandaşlığından silinmiştir.




BİRAZ TERS OLDU EKLEME SIRASI AMA...

Offline bello

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 588
  • Gender: Male
  • Göçler, göçler, göçler...
Konu güzel.. Bir Mübadil Torunu olarak Teşekkür ediyorum, zamanım ksıtlı olduğundan eklemek istediklerimi ilerki günlere bırakıyorum.