Balkanlar'da eski süreç sahneleniyor
Burak ARTUNER 24.08.2009
Halil İnalcık, bugün Türkiye'de yaşananları Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerine benzetenlere cevap verdi: Avrupa'da, Balkanlar'daki süreci günümüzde tekrar sahneye koymak eğiliminde olanlar var
Hocam, Türkiye'nin etnik bir bölünme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu düşünüyor musunuz? "Tarihçilerin Kutbu" kitabınızda bundan endişe duyduğunuza dair açıklamalarınız olmuştu... Aradan geçen 4 yılda bu yöndeki endişeleriniz ortadan kalktı mı yoksa arttı mı? Etnik kimlik, dünyada her devlet içinde bir gerçektir. Fransa'da, Hollanda'da, ABD'de kendi kültür değerleri ve sembolleri olan etnik azınlıklar yaşar. Bu etnik gruplar siyasi bir maksatla çalışmaz, yalnız kendi kültür kimliklerini korumak için toplum içinde Anayasa garantisi altında ayrı kurumlara sahiptir. Fakat belli bir etnik grup, kültür ayrıcalığı ötesinde birtakım siyasi hedefler iddia ederse, tabii bu, o memleket için tehlikelidir. Buna hiçbir devlet izin veremez. Hükümetlerin yapması gereken şey, etnik kültür kimliğinin korunması için garanti vermek, etnik kültürlere kendilerini ifade edecek hukuki bir nizam tanımaktır.
OSMANLI ŞEMSİYESİ ALTINDAYDI
Osmanlı'nın son dönemlerinde yaşananları günümüzdekilere benzetenler var... Bulgar halkı yüzyıllarca devletin himayesi altında kendi günlük yaşamını sürdürmekte idi. Kilisesine gidiyor, kendi millî adetlerini hiçbir müdahaleye maruz kalmadan uyguluyordu, bu alanda devletin müdahalesi yoktu. Aksine Osmanlı devleti Ortodoks kilisesini tanıyor, cemaatin tarihî kültürel varlığına saygı gösteriyordu. Kendi kültür geleneğini sürdüren bu cemaatler üzerinde bir devlet şemsiyesini oluşturuyordu. Osmanlı egemenliğinde Balkanlar'da Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan yüzyıllarca bir düşman istilasına maruz kalmamıştır. 19'uncu yüzyıla gelince, bu milletler kendi devletlerini kurabilmişler, Osmanlı devletinin hâkimiyet şemsiyesi altında, kültürlerini koruyabilmişlerdir.
FRANSIZ DEVRİMİ ETKİSİ
Buna karşı İspanya'da hiçbir Müslüman, hiçbir Yahudi kalmamıştır. Katolik İspanya devleti yüzbinlerce Müslüman'ı, 100 bin kadar Yahudi'yi ülkeden sürüp atmış, onlara Osmanlı sahip çıkmıştır. Büyük Yahudi tarihçi S. Baron, "Dünyanın hiçbir yerinde Osmanlı himayesi altındaki Yahudiler kadar serbest ve mutlu bir yaşam süremediler" tespitini yapıyor. Cemaatlerin, milli kimlik kazanmaları, milli bir devlet peşinde koşmaları şöyle bir süreçle olmuştur: Rum, Sırp gençler batı ülkelerinde üniversitelerde okumuşlar, Fransız devriminin milletlerin self detarmination (kendi kaderini tayin) prensibini benimsemişler. Bir ulusalcı intelligentsia (aydınlar kesimi) ortaya çıkmıştır. Paris'te, Viyana'da, Odessa'da Rumen, Bulgar, Sırp komiteleri kendilerinin hür bağımsız bir devlete sahip olması, Osmanlı boyunduruğundan kurtulma ideolojisini özümseyip, halklarını bu doğrultuda harekete geçirmek üzere ihtilâl komiteleri kurup halkı tahrik ve tehditle isyanlar çıkarmışlardır. Halkları için bir milli tarih yazmışlar, bir kelimeyle milli bilinçlenme sürecini başarmışlardır.
AYNI SÜRECİ SAHNEYE KOYMAK
Bu hareketleri, ya demokrasi ideolojisi ya da Osmanlı'ya karşı siyaset icabı, batı devletleri desteklemişlerdir. Osmanlı devletine notalar vererek bu halkların iddialarını içeren bir takım dosyaları kabullenip Osmanlı'ya karşı siyasi baskılara başlamışlardır. Bu süreç sonunda o milletlerin bağımsızlıklarını tanımışlar, devletlerini himayede ayak diremişlerdir. İlk defa Yunanlar, Avrupa'nın baskısıyla 1830'da bağımsız bir Yunan devletini kurmuşlardır. Osmanlılar Yunan isyanını bastırdıkları halde, Avrupa büyük devletleri ortak bir donanma ile gelip Navarin'de Osmanlı donanmasını yaktılar. 1830'da Yunan bağımsız devletini tanıdılar. Osmanlı imparatorluğunu böyle parçaladılar. Avrupa'da, Balkanlar'daki bu süreci günümüzde tekrar sahneye koymak eğiliminde olanlar v a r - dır.
http://www.sabah.com.tr/Gundem/2009/08/24/balkanlarda_eski_surec_sahneleniyor