Biz kimiz sorusuna cevap ararken iki önemli hata yapıyoruz.. Birincisi: hep şimdiki zamanı göz önüne alıyoruz. Biz kimiz sorusuna cevap ararken farklı zaman aşamalarının farklı sonuçlarını çok az dikkate alıyoruz. İkincisi: Biz hangi kökenden geldik diyerek yaptığımız köken araştırmalarında en önemli hata da galiba kökenimizi tek bir etnik gruba indirgemeye çalışmamızdır.
Hiçbir ulus veya etnik yapının aslında saf olmadığını unutuyoruz. Ulus devletler her bir halk grubunun birer karışım ve kaynaşım olduğunun; ya farkında değil, ya görmezden geliyor, yada bildiği halde gözden saklamaya çalışıyor.
Toplumların tarihsel süreç boyunca bulundukları coğrafyaya göre nasıl değişim ve dönüşümler geçirdiğinin iyi izlenmesi gerekir.
Örneğin Pomakların ortaya çıkması konusunu incelerken coğrafyadan mı işe başlayacağız, yoksa Pomakları oluşturduğu varsayılan ve genellikle hatanın büyüğünü oluşturan belirli bir etnik grubun tarihsel süreç içindeki göç yolunu mu araştıracağız.
Coğrafya bazlı araştırmalarda biz genellikle Rodopları temel alıyoruz. Rodoplara tarih boyunca yerleşmiş farklı etnik grupların kimler olduğunu ve ne ölçüde o bölgeyi etkisi altına aldığını araştırarak, bugüne ulaşan kimlik izlerinin tarihsel bağlantısını kurmaya çalışıyoruz.
Diğer yönelim de Pomakların oluşumunda esas alınan etnik grupların tarihsel göç izlencesinden hareketle bugüne ulaşan bir çizgi çizmeye çalışıyoruz.
Bu iki ana yönelimden coğrafi temelli yönelime göre Pomakların oluşumunu açıklarken şu tezleri ortaya atıyoruz:
Rodoplar Pomakların anayurdudur. Ancak bu argüman daha başta Kuzey Bulgaristan, Makedonya ve hatta Arnavutluktaki Pomak varlığını açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Yine de Rodoplardaki Pomakların durumunu açıklama yönündeki savlarımızı öne sürmeye devam edelim.
Rodoplar bölgesine tarihte iki bin yıl boyunca Traklar başta olmak üzere milat öncesindeki yüzyıllardan başlayarak önce Roma sonra Bizanslılar egemen olmuştur. 5-6 yüzyıllarda balkanlara Protobulgarlar ile Slavlar gelip yerleşmiş ve bunlar zaman içinde Ortodoks hristiyan bir dönüşüme uğrayıp Bulgar hristiyan ulusu oluşturmuşlardır.
Bizans döneminde Anadoludan getirilip yerleştirilen Türkler de genellikle burada hristiyanlaşıp erimişlerdir. 7 yüzyılda Bulgar devletine bugün Beyaz Rusya ile Rusya arasındaki bölgeden 7 slav kabilesi gelip sığınmıştır. Bu slav kabileleri de başta Rodoplar ve Trakya olmak üzere balkanların çeşitli yerlerine Bizansa karşı tampon oluşturmak için yerleştirilmiştir.
Biz de özellikle Rodop Pomaklarının kökenini aydınlatmak amacıyla başta Smolyani, Mirvatsi, Berezevitsi ve Draguvitsi gibi bu slav kabilelerini temel almaktayız.
Elbette 10. yüzyılda yoğunlaşan ve kuzey göç yolunu kullanan Türkler; balkan coğrafyasında önemli izler bırakmıştır. Ancak göçebe nitelikli bu toplumlar yerleşik hayata geçtiklerinde genellikle mevcut halk arasında erimişlerdir.
İkinci Bulgar devletini kurulmasına yol açan ve Bizansa karşı yürütülen ayaklanma slav-bulgarların yanı sıra Ulahların ve Kumanların yardımıyla kazanılmıştır. İkinci Bulgar devletinin yönetici elitini oluşturan Asen-Terter ve Şişman hanedanlarının Kuman asıllı olması; onların da Slav-Bulgar halk içinde hristiyanlaşıp eridiğinin kanıtıdır. Israrla Pomakların Kumanlardan geldiğini öne süren tezlerin gerçeklik payı bundan ibarettir.
Osmanlı döneminde ise Başta son Bulgar Çarı olan İvan Şişman’ın sülalesinden başlayarak, Bulgar yönetici elitin kimilerinin ayrıcalıklarını ve topraklarını korumak amacıyla Müslümanlaştığını görüyoruz. Müslümanlaşmanın halka inmesi ise şu biçimde gerçekleşmiştir. Hristiyanlığın başka mezheplerine bağlı olan halk, dinsel egemenliği elinde bulunduran din aracılığıyla halkı soyan ve hor gören Rum Ortodoks din adamlarına tepki olarak, Osmanlı döneminin göreceli hoşgörü ve gizli teşviklerinden yararlanmak için zaman içinde Müslümanlaşmasıyla Bulgar halkın bir kısmı Müslüman olmuştur.
Osmanlı döneminde eksik olmayan bazı isyan hareketlerini çarpıtarak Pomaklar arasında Müslümanlığın kılıç zoruyla olduğunu iddia etmek tarihi çarpıtmaktır.
İşte Müslüman olan, dilini ve kültürünü koruyan halka, uzun süre yani 1830’lara varıncaya kadar ayrı bir etnik tanım getirilmemişken; barış ortamının balkanlarda ayaklanmalar döneminin başlamasıyla bozulması üzerine slav dilli Müslüman halk gerek hristiyan Balkanlılar ve gerekse yabancı gözlemciler tarafından türk tarafını tutan anlamında Pomak sıfatıyla tanımlanmışlardır.
Böylece ilk defa ortaya atılan bu Pomak tanımıyla bir halk ana kütlesinden farklı biçimde tanımlanmıştır. Yani Pomak tanımı Pomakların kendisi tarafından kendilerini tanımlamak üzere kullanılmazken sonradan Pomaklarca da kendilerini hıristiyan Bulgarlardan ayırmak için benimsenmiştir.
Diğer yandan Pomakların kökenini oluşturan topluluklar bazından hareket ettiğimiz zaman; bu konuda bugün her ulus devletin, Pomakların kökenini kendine bağlama gayretinin bir ürünü olarak, Pomakların oluşumunda yer alan etnik yapılardan birini ön plana çıkartıp, gerçekleri kendi istediği yönde yönlendirmek istediği ortadadır. Bu açıdan bakıldığında her ulus devletin savlarının ortak yönünü; Pomakların varlığının inkarı ve Pomakları kendi uluslarının bir parçası olarak kabul etmek ve ettirmek istemeleridir.
Buna göre Bulgar tezleri açısından tartışmasız bir biçimde Pomaklar Bulgar ulusunun Osmanlı zamanında çoğunlukla zorla Müslümanlaştırılmış bir kolu olarak öne sürmektedir. Türk tezi de Pomakların Kumanların Rodoplardaki kalıntıları olan çoğu yerde safkan Türk yada yüzde yüz Türk tanımlamasıyla belirtilmektedir.
Ancak Pomakların yerleşim alanlarının sadece Rodoplar olmadığı ortadadır. Pomaklar başta Rodop dağları olmak üzere Kuzey Bulgaristan’da, Makedonya’da ve Arnavutluk’ta farklı isimler altında yer almaktadır.
Burada asıl tezimiz şudur: Tarih boyunca belirli zaman aralıklarında balkanlarda bulunan halkların bileşimi ve bunların hangi olay ve koşullar altında değiştiğini bilmek zorundayız. Mevcut yerli halkın üzerine başka halkların geliş zamanı ve etkileri irdelenmelidir. Yeni gelen halkların hangisi yerli halka kaynaşıp eridi. Hangisi yerli halkı kendi dil ve kültürü ile etkileyip dönüştürdü., bunlar bilinmelidir.
Pomakların kökenini aydınlatabilmek amacıyla öncelikle tarihsel bir kronoloji dizgesi hazırlamıştık. Ardından bu kronolojik dizgenin devamı olarak bölgeye yerleşen ve izler bırakan halkları incelemiştik. Bununla Pomakların kökenini yada bölgedeki halkların etnolojisini aydınlatmak için ışık tutmaya çalıştık.
Kendi açımdan halen Osmanlı belgelerinin tam anlamıyla aydınlatılmamış olması nedeniyle Osmanlı iskan politikasının Bulgaristan ve Rodoplar üzerindeki etkisi henüz tam olarak değerlendirilmemiştir. Ancak bu etkinin genellikle düzlük alanlarda ve kentlerde etkin olduğu, Bulgaristan’da Türklerin başlıca Deliorman ve Kırcaali yöresinde yoğunlaştığını biliyoruz.
En önemli sorun Balkanlarda bir çok unsurun içinden yoğun bir biçimde Müslümanlaşmalar olduğu halde; sanki sadece Bulgarlardan nedense Müslümanlaşma olmadığı yönündeki izlenimin maksatlı bir yanıltma olduğu kanısındayım.
Nasıl olur da Bosna ve Arnavutluk’ta olduğu gibi, bir ulusun çoğunluğunun Müslümanlaştığı örnekleri ortayken; Osmanlı askeri ve ekonomik düzenine en çok entegre olmuş Bulgarlardan Müslümanlaşma olmadığı kabul edilemez. Yani bu konu sanki Türk tarihçilerince özellikle; ya araştırılmamış yada her ne sebeple olsun, bu veriler topluma açıklanmamıştır. Buna karşın Pomakların Kumanlardan geldiği savı delilsiz ve dayanaksız bir biçiminde sürekli tekrar edilmiştir.
İyi bilinmelidir ki, her mücadele gerçekler üzerine yapılır. Savaşın sonunu da gerçek kazanır. Pomakların geçmişini aydınlatacak verilerin saklanması ve ısrarla dayanaksız tezlerin tekrarlanması sonuçta bu değerli Türk milletine ve bu milletin kaderine ortak olmuş Pomaklarda öyle bir yara açar ki, zamanında Hristiyan Bulgarın, Müslüman Pomaklara vurduğu darbenin yol açtığı acı ve güvensizlikten daha fazlasını bu politikalar verebilir.
Ayrıca kendine Türkçü süsü veren ve aslında bu milletin baş düşmanı olduğuna kesinlikle emin olduğumuz bazı sitelerde ısrarla sürdürülen; “Türk ırkına düşman olan unsurların” yer aldığı ve içinde Pomakların da dahil edildiği listenin, bizce Türk milletinde açtığı yaraları ve ayrışmanın hangi hainler tarafında körüklendiğini bu milletin kaderini elinde tutanların bilmesi gerekir.
Milli mücadele esnasında Biga yöresinde halktan para toplanması yüzünden çıkan 2. Anzavur ayaklanmasında birkaç tane pomağın bu millete verdiği zararın belki yüzbin katı kadar, Türk tarihinin tüm asırlarında bu millet ve devlet için akan Pomak kanının göz ardı edilmemesini rica ve talep ediyoruz.
(bogutevolu)