Author Topic: Bir gazete haberi: Türkleşmiş pomaklar  (Read 47335 times)

0 Members and 1 Guest are viewing this topic.

Ziyaretçi

  • Guest
Ynt: Bir gazete haberi: Türkleşmiş pomaklar
« Reply #60 on: August 20, 2008, 15:40 »
sanırım anlatilmak istenen şu : Bulgar diyorki ''siz Bulgarsınız..eğer aramızdaki ''müslümanlık'' duvarını kaldırırsanız ne farkımız kalıcak Pomak ve Bulgar olarak'' demekte...ve müslümanlık şu ifade ettiğim noktada Pomaklar-Bulgarlar arasindaki en ciddi ayrım olarak gözükmekte..ama tek ayrım dersek Pomaklara haksızlık etmiş oluruz bunuda söylemeliyim... daylek olaya daha evrensel baktığı için ( haklı olarak )  bu ayrıntıyı kaçırıyor diye düşünüyorum.
 

Offline Pomak_1925

  • Avarage member
  • ***
  • Posts: 87
  • Gender: Male
  • ALAYINA İSYAN ÖLÜMÜNE GÖZTEPE
Ynt: Bir gazete haberi: Türkleşmiş pomaklar
« Reply #61 on: October 26, 2008, 01:43 »
İş dolayısıyla Kuşadasındaydım.O nedenle uzun zamandır sitemize yazamıyordum.Özlemişim :)

Konuya gelecek olursak;Balkanlar'dan Türkiye'ye uzanan göç dalgasına bakacak olursak (18. sonların'dan 20.yy'ın sonlarına kadar olan süreçte) Türkiyede ki Pomak kökenlilerin sayısının 600 binin çok çok üstünde olduğunu düşünmekteyim.Özellikle 93 harbi ve 1950'li yıllara kadar olan zaman zarfı içinde Bulgaristan'dan gelen göç dalgasının büyük çoğunluğunu Pomakların oluşturduğunu hesaba katarsak mantıken bu sayının 600 binin çok çok üstünde olduğuna ulaşmış oluruz.Anadan ve babadan pomak olanların sayısı 600 bin civarı olabilir ama dışarıdan kız alıp dışarıya kız veren Pomakları hesaba katacak olursak bu sayısı2 milyonu çok rahat geçecektir.

Birde işin şu boyutu var.Pomaklar tarihin hiç bir döneminde kendilerini Türklerden farklı görmediler.Her dönemde Müslüman Türktüler, o şekilde ifade edildiler.Tarihçilerinde yaptıkları araştırmalara bakacak olursak 18.yy'ın sonlarına doğru "Pomak" adına ilk defa rastlanıyor.Pomakların gerek Türkçeyi gerek Bulgarcayı bilmeleri Osmanlı ordusunda Pomakların önemli yerlere gelmelerine neden olmuştur( Şahsen bizim sülalede çok sayıda üst düzey asker varmış,aynı zamanda da Tımraşın en varlıklı ailesiymişler,nitekimde annemin dedesi Çanakkale Savaşında komutanmış).Hatta zaman zaman büyüklerimiz anlatırdı "Türkçe ve Bulgarca bilmemizden ötürü Bulgarlar bizleri en büyük tehlike olarak görürlerdi,zaten savaş döneminde ilk başta bizim köylere saldırdılar,ilk bizi asimile etmeye çalıştılar".Büyüklerimiz kendilerini hep Türk olarak tanımlarlardı.Pomak olduklarını her daim söylerdi ama dediğim gibi asla kendilerini Bulgar,Yunan yada Trak olarak tanımlamazlardı.Hatta çok ciddi bir şekilde Anti-Bulgar Milliyetçiliği vardı.Bu deyimlere,pesnalara bile konu olmuştur.İş birazda buradan kopuyor,biriyle yeni tanıştığın vakit "nerelisin?" diye sorduğun vakit "Göçmenim yada Balkan Türküyüm" cevabını alıyorsun anca deştikten sonra "Pomak" olduğunu öğrenebiliyorsun.Yani direkman ben Pomak'ım diyene rastladığım bir elin beş parmağını geçmez.İşte bu da bu olay işin özü,istatistiklerde bu nedenle sağlıklı sayılara ulaşılamıyor.

Türkiyede ki ve Yunanistanda ki Pomaklar Pomakça'dan çok Türkçe konuşuyorlar.Ama Bulgaristanda geçtim Türkçeyi artık neredeyse Pomakça konuşulmuyor.Çok ciddi anlamda asimilasyon uygulanıyor.Pomakça konuşanların sayısı ne yazıkk ki günden güne eriyor.Birde dikkatimi çeken diğer bir husus Deliormanda ki etrafı Türk Köyleri ile çevrili Pomak Köylerinde hemen hemen çoğu kişi Türkçe bilmez iken hiç bir Türkün yaşamadığı,sadece Bulgarların ve Pomakların yaşadığı Blagoevgrad'ta ki Pomakların büyük çoğunluğunun Türkçe biliyor olması.

Yazın Kuşadasında Clup Mersin Beach'de resepsiyonda iken Bulgar bi Profesör ile tanıştım.Pomak olduğumdan bahsettim kendisine.Derken iş döndü dolaştı Pomakçaya geldi.Bana dediği aynen şuydu "Pomakça diye bir dil yok!O Bulgarca'nın bir aksanıdır.Blagoevgrad yada Velingrad'a git.Pomak Köyleri dışında o bölgede yaşayan Hristiyan Bulgarlar köylerinde de aynı dil konuşuluyor!" doğruluğu nedir bilemiyorum tabi ama araştırmak çok isterim.

Pomakların soyuna gelecek olursak.Bana göre ağır basan Proto Bulgarlar(yani Tuna Bulgar Türkleri)akabinde Smolyani slavları,Kumanlar ve Peçenekler diye düşünüyorum.Yunanistan tarafında Trak karışımıda olabilir ama çok etkin olduğunu düşünmüyorum şahsen.Önemli olan hangi ırka mensup olduğun değil,ülkeni ne kadar sevip,ne derece hizmet ettiğindir ;)

Saygılarımla...

Offline Rahmie

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 1981
  • Gender: Female
Ynt: Bir gazete haberi: Türkleşmiş pomaklar
« Reply #62 on: October 26, 2008, 09:07 »

Türkiyede ki ve Yunanistanda ki Pomaklar Pomakça'dan çok Türkçe konuşuyorlar.Ama Bulgaristanda geçtim Türkçeyi artık neredeyse Pomakça konuşulmuyor.Çok ciddi anlamda asimilasyon uygulanıyor.Pomakça konuşanların sayısı ne yazıkk ki günden güne eriyor.Birde dikkatimi çeken diğer bir husus Deliormanda ki etrafı Türk Köyleri ile çevrili Pomak Köylerinde hemen hemen çoğu kişi Türkçe bilmez iken hiç bir Türkün yaşamadığı,sadece Bulgarların ve Pomakların yaşadığı Blagoevgrad'ta ki Pomakların büyük çoğunluğunun Türkçe biliyor olması.


Arkadaslar bu konun bu kismi benim cok fazla ilgimi cekti o uzden bunu turkce ve bulgarca yazmaya karar verdim. Blagoevgradska oblast benim memleketim. Tabi cok buyuk bir bölge farkli yerlerde farkli olabilir. Ancak Gotse Delchev bölgesinde benim bildigim, yasadigi akraba, arkadas birkac köyden Breznitsa, Kornitsa, Lajnitsa, Riubnovo, Tuhovishte, Slashten olan köyler counlukla pomak köyleri. Benim 22 yil Bulgaristanda yasadigim surece o bölgeden cikmayan ve sadece orada yasadigi insanlar turkce bilmezlerdi, yada cok az turkce-arapca kelimeler! O uzden ben simdi bilmek isterim tam Blagoevgrad/Eski Cumaya neresinde bulgarca-pomakca bilmeyen yerler var...?

Lutfen herkes katilsin bu konuyu tartisalim...


Priyateli po gorniyat komentar mi napravi vpechatlenie sas tova, she nashiyat priyatel tvardi, che vav Blagoevgradska oblast pomatsite vav po golemiyat protsent ne znayat pomashki-balgarski a se govori vav povecheto sluchai turski. Az, koyto sam Sas koreni ot Gotse Delchevsko i imam poznati  i rodnini vav tozi rayon selata Breznitsa, Kornitsa, Lajnitsa, Tuhovishte, Slashten sas sigurnost moga da tvardya tochno obratnoto, che tam preobladava ne turski, turski pochti ne se znae sas izklucheniye na nyakoi opredeleni tursko-arabski dumi vav govora. Ót chisto lubopitstvo iskam da znam za rayonite, kadeto ne se znae pomaski ili balgarski a turskiyt preobladava, stava vapros za pomashki sela...?

Molya vi priyateli da go obsadim. Vseki, koto ima nyakakvi znaniya ili konkretni sluchai da gi spodeli. Jelaya da se komentira, poneje mene dosta me razvalnuva. Tay kato moi leli, chichovtsi, bratovchedi ot tezi rayoni vse oshte ne znayat turski..?


Offline semihpyrz

  • Candidate member
  • *
  • Posts: 1
Ynt: Bir gazete haberi: Türkleşmiş pomaklar
« Reply #63 on: January 05, 2009, 01:30 »
hocam haklısınız ben ç,kaleliyim ve canakkalede pomak ve pomak koyleri çok fazla ama biz artık kimliğimizi unutuyoruz kimliğimize sahip cıkmıyoruz pomakçayı sadece nınelerımız dedelerimiz konusuo bizde hiç yokk bence bu çok kötü bize aktarılmayanı biz nası aktaralım...

Offline Ömer Sefa

  • Member
  • **
  • Posts: 5
  • Gender: Male
  • Şiir tadında yaşamak için merhaba...
Ynt: Bir gazete haberi: Türkleşmiş pomaklar
« Reply #64 on: May 17, 2009, 00:12 »
Değerli Dostlar, sizin yaptığını bu tartışmalara havanda su dövmeye benzer bir durum olarak düşünüyorum. Neden diyeceksiniz Türkiye'de yapılan araştırmaların hepsi sağlıklı değildir. Erciyes Üniversitesi, Fırat Üniversitesi ve İnönü Üniversitesi bu eğitim kurumları, 1992 yılında kurulmuş olup siyasal görüşleri aşamamış yani kafatascı zihniyeti aşamamış birer kurumdur. Yani isim olarak üniversite ama kaliteli bir eğitim kurumundan söz edemeyeceğimiz maalesef kendi kimliklerini bulamamış bünyesinde insanları barındıran kuruluşlardır. Bu kurumların etine budu ne ki böylesine hassas konularda sağlıklı araştırmalar yapabilsin! Birincisi Türkiye genelinde böylesi bir konuyu araştıracak bütçeleri maalesef yok. çünkü üniversiteler henüz kendi alt yapılarını tamamlamışlardır. mevcut olan bütçelerinin büyük bir kısmını bina yapmaya aktarmaktadırlar.!!! ikincisi bu üniversitelerin böyle bir araştırmayı yapacak kalifiye elemanları yok. çünkü Türkiye'deki üniversitelerde akademisyen seçimleri maalesef amca dayı ilişkisine bağlıdır. nasıl kendinden bu kadar emin konuşuyor diyebilirsiniz ben bu üç üniversiteyi de yakından tanıyorum. Her üç üniversite'de de akademisyen olarak çalışan sınıf arkadaşlarım bulunuyor.

Türkiye'de yapılan bir çok araştırmada sağlıklı veri elde edilemez çünkü bütün araştırmaların temelinde Avrupa Birliği'ne şirin gözükmek vardır. Türkiye istatistik kurumu yapılan araştırmaları Avrupa Birliği normlarına uygun olsun diye kırpar. Gerçek verileri yansıtmaz. Gazetelerde onun sahte verilerini yayınlar. Örneğin Bazı sendikalar ve kurumlar yoksulluk sınırı araştırması yapar ve bunun sonuçlarını düzenli olarak yayınlarlar. Düşünün 530 lira asgari ücret olan bir ülke'de tek kişinin yoksulluk sınırı araştırmasında yayınlanan rakam 740 lira olarak belirlenir. Aradaki rakam nereye uçtu? Bu ne demek oluyor. yani kurumlar birbirleriyle çelişir. bu da bizleri yanıltır.

Günümüz Türkiyesinde 2004 yılına kadar tespit edilememiş köyler ortaya çıktı. aklıma gelen bir tanesinin sizinle paylaşayım. Urfa'nın bir dağ köyünde 2800 kişi yaşıyor. devlet bu köylerden bir haber, köylü devletten bir haber. Bu insanlar ihtiyaçlarını şehirden karşılıyor. okul yok, elektrik yok, sağlık ocağı yok, hiç birinde kimlik yok üstelik bu köyün haritada adı yok. bu kadar kalabalık bir kasaba büyüklüğünde bir köyden bahsediyoruz. hiç bir erkek askere gitmemiş. olayın vehametini bir düşünün hiçbirinin kaydı yok. Yani Türkiye'de resmi olarak etnik yapıya gönelik hiçbir araştırma yapılmamıştır.

Osmanlı Tarihinde ilk nüfus yayımı 1870'ler de sadece erkeklere yönelik yapılmıştır. Erkeklere yönelik yapılmasının nedeniyse askerin sayısını belirlemektir. Kanuni esasinin kabulü ve ardından patlak veren 93 harbinden büyük bir yenilgi ve ardından başlayan bir Balkanlardan ve kafkaslardan başlayan bir göç hareket. Sürekli yaşanan isyanlar, bağımsızlığını ilan eden yeni devletler, ikinci meşrutiyetin ilanı ve ardından patlak veren Trabulsgarp harbi, sonra I. ve II. Balkan Savaşları Ki bu balkan savaşları sırasında bulgaristan yunanistan baskısından kaçan sivil halk kendisini I. dünya savaşından bulması, 1915 tehcir kanunu ile Anadolu'da yaşanan göç hareketleri. ardından Rusların Doğuanadoluyu işgali sonrasında kurtuluş savaşı. ülke tam huzura kavuştu derken çıkan şeyh said isyanı isyanın bastırılmasından sonra. isyanda etkin olan kürt ağalarının bölgedeki üstünlüklerini kırmak için batı illerine zorunlu göçü, Musul, kerkük ve batum'daki Türk nüfusunun anadoluya göçe zorlanması. sonrasında yaşanan nüfus mübadelesi. gerek etnik yapının bir çorba olmasına neden olmuş gerekse düzenli kayıtların oluşmasını engellemiştir. birde bütün bunlardan sonra İsmet İnönü'nün 40 vagon dolusu Osmanlı arşivlerini Bulgaristan'a satması ki bunu neden yaptı diye sorarsanız eğer. bu etnik mozaik içerisinde tek kimlik oluşturma çalışması diyebiliriz ki bu da ayrı bir tartışma konusu oluşturur. Kısaca şöyle izah edeyim Müslüman kitle devletin asli unsuru olarak kabul edilmiş. hıristiyan ve museviler ise azınlık olarak kabul edilmiş. Yani Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan herkes Türkiye vatandaşıdır "Ne Mutlu Türküm" diyerek bir üst kimlik oluşturulmaya çalışılmıştır. azınlıkların hakları ise anayasada belirtilmiştir.

Daha sonraki yıllarda Türkiye özellikle 1980'li yıllarda geniş ölçekli bir göç hareketi daha yaşamıştır. Bu göç hareketinde balkanlarda gelenlerin yanı sıra Saddamın zulmünden kaçan Iraklı Türkmenler, Azerbaycan Ermenistan savaşından kaçan Azeriler. Afganistan Rusya savaşından kaçan Afganlar, yine Rusya Çeçenistan savaşından kaçan Çeçenler ve Bosna Savaşından kaçan Boşnaklar Türkiye'ye sığınmış. Bütün bunların yani sıra doğu ve güneydoğu Anadolu'da yaşanan terör olaylarıyla baş gösteren bir iç göç hadisesi yaşanmıştır.

Bütün bunları sizlere neden sıraladım. bu kadar sık göç hareketleri yaşayan bir ülke'de etnik hareketler sağlıklı tutulamaz. çünkü düzenli bir yerleşim birimi açılarak sağlıklı iskan sağlanmamıştır. cebinde parası olan istediği şehre gidip yerleşebilir. kimse bunun etnik kökenine bakmaz. çünkü kimliklerimizde böyle bir ibare maalesef yoktur. herkes kimliğinde ne yazdığını kendisi daha iyi biliyor. Hal böyle olunca sağlıklı bir araştırma nasıl yapılabilir. bir üniversite araştırma komisyonu kapı kapı dolaşıpta
sizin etnik kökeniniz nedir mi diye soracak? bana bu güne kadar hiç kimse sormadı. ya Türkiye'de yaşayan diğer arkadaşlara soran oldu mu?

Bulgaristan'da yaşayan arkadaşlara öneride bulunmak istiyorum. Oradaki büyüklerinizden ve devlet arşivlerinden araştırma yapın. sizleri oraya Osmanlı İmparatorluğu mu iskan etmiş yoksa Kuman Kıpçak Türkleri gibi karadenizin kuzeyindeki göç yollarını takip ederek mi oralara yerşelmişsiniz. Eğer Osmanlı sizleri iskan ettiyse sizin  atalarınız İçanadolu bölgesinden oraya gitmiştir. Bunu Osmanlı tarihine ait kaynaklar yazmaktadır. bir önceki yazımda 1402 Ankara savaşı sonrasında bağımsızlığını ilan eden beyliklerden bahsettim. 1411 yılında I. Mehmet Han (Çelebi Mehmet) tahta geçtikten sonra Anadolu'da Osmanlı'ya isyan eden Türk beyliklerinin nufuzunu kırmak ve böyle bir hareketin bir daha yaşanmasını engellemek için İçanadolu bölgesinde yaşayan halkı balkanlara iskan etmiş. oralara yerleştirmiştir.

Değerli dostlar yazdıklarımdan dolayı şürçi lisan olduysa eğer affola. Gayem sizlere yardımcı olmak....