Özetle ifade edersek tahrir defterleri Osmanlıların ‘klasik devri’ denilen 15 ve 16. asırlarda, timar sistemini uyguladıkları bölgelerde, vergi mükelleflerine ait çeşitli bilgileri (ki bazen vergiden muaf kişiler de kaydedilirdi), bunların yaşadıkları yerlerden toplanması beklenen vergileri, bu vergilerin hangi kişi veya kurumların tasarrufunda bulunduğunu tespit eden ve genelde sancak esasına göre tertip edilen resmî belgelerdir(Barkan 1940, 1941, 1988; İnalcık 1954, 1993; Fekete 1947; Kaldy-Nagy 1968; Öz 1991).
"Merkezden aldığı bir görevlendirme talimatıyla tahrir yapacağı sancağa giden ve yüksek görevli bir kişi olan emin (il yazıcısı, muharrir vs.) ile kâtibden oluşan tahrir kuruluna, mahallî ehl-i örf ile kadılar da yardımcı olurdu. Yanlarında eski defterin bir nüshası bulunan kurul, dirlik sahiplerinin huzuruna getirdiği vergi mükellefi reâyâyı deftere kaydederken eski defterdeki verileri güncelleştirirdi: Yani önceki tahrirden yeni tahririn yapıldığı zamana kadar geçen sürede vefat edenleri siler, büluğ çağına gelenleri de eklerdi. Çeşitli sebepler yüzünden vergi muafiyeti tanına kişi ve gruplar da bu hususu gösteren belgelerini kurula takdim ederdi. Vergi mükellefleri köy köy yazılırken genellikle tasarruflarında bulunan toprağın büyüklüğü, tapulu toprakları yoksa medenî durumları dikkate alınırdı. Bu durumda tam bir çiftliği bulunan bir hane sahibi çift, yarım çiftliği olanlar nîm-çift, yarım çiftlikten az toprağı bulunanlar bennâk veya ekinlü-bennâk, topraksızlar ise genelde caba-bennâk nadiren de kara olarak yazılırdı.Bazen evli (hane sahibi)-bekâr (hane-mücerred) ayırımıyla yetinilirdi. Gayrımüslimlerde ise, genelde müzevvec-mücerred (evli-bekâr) ayırımı esas alınarak ve hane sahibi dul kadınlar da bive olarak kaydedilirdi....
Te sa istina i az ti pojelavam da byde6 po logi4en
i 4etete tva
Ulu_bey arkadaşım bu belgeler tamamen gerçek bunun münakaşası dahi yapılamaz. Ayrıca bildiğimiz kadarı ile 15.yy ve 17.yy arası gönüllülük esası ile kitleler halinde islamiyetin kabulüne sair kaynaklarda da rastlamaktayız. (özellikle nevrekop "gotse delchev" ve ahirçelebi "smolyan" yörelerinde) Bulgar devletinin kendi asimilasyon politikaları ve millet oluşturabilmek için başvurduğu yalanlar neticesinde belgeleri buradaki halkın zorla müslümanlaştırıldığı şeklinde kullanması bulgar tarihi açısından güvensizlik yaratmıştır. Biz ise bu belgeleri tamamen objektiflik esasına göre işliyoruz ve herkese gerçeklere hoşgeldiniz diyoruz. Ферман за даване право на църквата “Св. Димитрий” в с. Тешово, Неврокопско да бие клепало по време на църковни религиозни обреди, 1836 г.
Osmanlının Nevrokop-teşovo'da bulunan saint dimitry (aziz dimitri) kilisesinin yapımına izin ve önemi ile ilgili saldığı bir ferman*
*Bu şekilde barışçı ve dinlere saygı gösterdiği bilinen osmanlının zorla müslümanlaştırmasından söz edilebilirmi?